Teftiş sistemine ilişkin getirilen düzenlemeyi Bakan Mahmut
ÖZER duyurdu. Düzenlemenin yapılış süreci eğitimle ilgili diğer düzenlemelerin
de bir örneğini oluşturuyor. Eğitim sistemindeki hemen her tür düzenleme benzer
şekilde hayata geçiyor. Yönetimde söz ve yetki sahibi olan birileri yaşanan
sorunlara göre bir düzenleme, değişiklik yapılmasına karar verince ilgili
kişilere buna göre emir veriyor. Emri alanlar rutin prosedürü yerine getirip
düzenlemeyi bürokratik süreçlerden geçirip hazırlıyor. Onaylanan düzenleme
hayata geçiyor. Şekil olarak bakılınca kurallara uygun işlem basamakları
kullanıldığı, görüş ve öreniler alındığı, bilgilendirmelerin yapıldığı gibi bir
görüntü var. Buna karşın düzenlemeyle ilgili işleyiş sürecinde yer alanlardan
veya diğer ilgili kişilerden oluşan bir ortam veya düzlemde konu gerektiği gibi
tartışılıp gerekçelendirme gibi bir durum söz konusu değil. Yetkili birimin
başındakinin gerekçesi doğru-yanlış, eksik-fazla ele alınmaksızın kabul
ediliyor. Bir yönüyle emir-komuta anlayışı ile bir yönetim kültürü işliyor. Kim
güçlüyse onun söylediği geçerlilik kazanıyor.
Bakan Mahmut ÖZER’in teftiş sistemi ile ilgili
söylediklerinin ve söylemlere konu olan düzenlemenin analizi sonucunda aslında
gerçeklikle söylemin birbirini tutmadığını, sorunlu alanların oldukça fazla
olduğunu görmek için fazla bir çabaya gerek yok. Sistemin işleyişine genel
hatlarıyla bakmak yeterli.
Teftiş sistemi diye bir sistemden eğitim sisteminde söz etmek
zor. Yönetimin bir alt sistemi olan teftiş/denetim uzun zamandır işlevsiz hale
getirilmişti. Geçmişte de etkin bir teftiş/denetim sistemi zaten yoktu. AK
PARTİ/AKP iktidarı döneminde tamamen işlevsizleştirilmişti. Denetim/teftiş sistemindeki
erozyon Hüseyin ÇELİK’in bakanlık yaptığı dönemde gittikçe arttı. Hüseyin
ÇELİK’e yakın olan çevreler müfettişlerle yaşadığı sorunları bire bin katarak
aktarınca denetim/teftiş sisteminde yaşanan sorunların çözümüne yönelik
çalışmalar yapmak yerine bu sistemi işlevsizleştirmeyi tercih eden siyasi
iktidar bunun yerine kendi siyasal yandaşlarını sisteme gayri meşru/gayri resmi
şekilde entegre etmeyi tercih etti. Müsteşar Yusuf TEKİN ve Teftiş Kurulu
Başkanı Atıf ALA döneminde tamamen kişiye bağlı bir sisteme dönüşen
denetim/teftiş sistemi adeta dibe vurdu. Mahmut ÖZER âlâyı vâlâ ile geliyor
dediği denetim/teftiş sistemi aslında bitkisel hayatta idi. Şimdi bakan Mahmut
ÖZER’in söylemleri ile bu sistemin dinç bir şekilde hayata geçeceğini beklemek için
eğitim sistemine oldukça Fransız kalmak gerekir.
Bakan Mahmut ÖZER geleneksel işlevler yanında
denetim/rehberlik vb. yeni işlevleriyle kaliteyi sağlayacak bir denetim/teftiş
sistemini sağlayacak bir mevzuat düzenlemesi yapıldığını, bununla eğitimde kalitenin
geliştirileceğini, bunu sağlamak için 750 yeni müfettiş alınacağını söylemiş.
Bu söylemlere ne söylense az. Yapılan düzenleme sorunlu.
Geleneksel ve yeni diye nitelenen işlevlere ilişkin elle tutulur yeni bir
çerçeve yok. Güçlü bir yapı yok. Niteliğe yönelik bir çerçeve yok. Alınacağı
söylenen kişilerin nitelikleri belirsiz. Tersine eğitimle ilgisiz ve hangi
nitelikleri olacağı belirsiz hukuk/iktisat/işletme vb. alan dışı kişilerle
herhangi bir ön yeterlilik eğitimi aranmaksızın seçilme süreci dahi tartışmalı
kişilerle işletilecek denetim/teftiş sistemiyle hangi kalitenin nasıl
geliştirileceğini anlamak mümkün değil.
2009 yılından beri müfettiş alımı yapılmamış bakanlıkta 750
kişiyle nasıl bir sistem kurulup işletileceğini de anlamak mümkün değil. Eğitimle
ilgili mevut iş yüküne ilişkin bakanın bir fikrinin olmadığı açık. Halen
sistemde gökkuşağının renkleri gibi pek çok kaynaktan gelen müfettişlerin
sayısı oldukça yetersiz. İl milli eğitim müdürlüğü yapmış kişilerin de son
dönemde müfettiş olarak görevlendirildiği biliniyor. Bir dönem şube
müdürlerinden de müfettiş alımı yapıldı. Pek çok ilde kurulacağı söylenen
kurulu oluşturacak sayıda müfettiş yokken kalitenin gelişimine büyük katkısı
olacağı söylenen mevzuatın belirlediği iş alanlarını/iş yükünü kim kaldıracak
belirsiz.
Mevzuatın getirdiği iş yükü/denetim süreci için yapılacak bir
analiz ne kadarlık bir personel ihtiyacı olduğunu ortaya koyabilir. Ancak
eğitim sistemimizde bu tür bir gelenek/kültür yok. Yine de kabaca en azından
3-4 bin kişilik bir sayıya ihtiyaç olduğu açık. Mevcut müfettiş sayısının
1000-1500 olduğu tahmin edilebilir. Bu konuda da tahminde bulunmaktan başka bir
çaremiz yok. Zira bu konularda bakanlığın açık bir veri paylaşım sistemi de
bulunmuyor. Bu durumda ihtiyaç duyulan sayının 3-4 yıldan önce tamamlanabilmesi
mümkün değil. Yine bakanlığın hazırladığı mevzuata göre göreve il başlayan
müfettişler üç yıllık yardımcılık sürecinden geçmeleri gerekiyor. Yardımcı
kadrosu ise 750 ile sınırlı. Dolayısıyla 750 kişilik yardımcılık kadrosunun
artırılmaması halinde üç yıl boyunca yeni bir müfettiş alımı da söz konusu
olamayacağına göre personel eksiğinin 3-4 yılda tamamlanabilmesi de aslında
mümkün görünmüyor.
Bakanlığın geçmişten bu güne denetim/teftişe gösterdiği
ikincil/dışlayıcı muamele mevcut müfettişlerdeki çalışma şevkini de kırmış,
sisteme yabancılaştırmış durumdadır.
Denetim/teftiş sistemine yönelik yok saymacı yaklaşım sonucu
ortaya çıkan boşluğun farkına yaşanan olaylar nedeniyle varan bakanlık 2016
yılında yeni bir yapılanmaya geçmek zorunda kalmıştır. Ancak oluşturulan yeni
yapı keyfi, hukuksuz, ayrımcı bir anlayışla ve tamamen şahsi ihtiraslara açık
bir hale dönüşmüştür. Oluşturulan yeni yapı bilimsellikten uzak, teftiş kurulu
başkanını merkeze alan bir halde devam etmektedir. Denetim/teftiş sistemini
bilimsel bir bakış açısıyla yapılandırmak yerine mevcut müfettişleri bölen,
taraftarlık ve kayırmacılık anlayışıyla gruplayarak başkana bende
olanlar/olmayanlar, siyasal desteği olanlar/olmayanlar ayrımı ile tamamen
kişisel ihtirasın hakim olduğu bir yapıya dönüştürmek elbette ki fayda,
verimlilik ve etkililik üretemez.
Oluşturulan yeni denetim/teftiş sistemi halen ayrımcılıktan
uzaklaşabilmiş değildir. İllerde oluşturulacağı söylenen kurullarda yetişme
yöntem, süreç ve kaynakları bakımından özlük hakları bakımından, eğitim
geçmişleri bakımından önemli ayrılıklar vardır. Aynı işi yapan iki müfettiş
arasında maaş ödemesi bile ayrı ayrıdır.
Bu sistemin kalite üretmesini, kaliteye katkı yapmasını
beklemek için sistemden habersiz olmak gerekir.
Muhalifbakış izmirmuhammedali@gmail.com