20 Mart 2022 Pazar

Denetim Sisteminde Yeniden Eskiye Dönüş

Milli eğitim bakanlığında eğitim müfettişliği ile ilgili yeni bir yönetmelik düzenlemesi yapıldı. Müfettişlik sistemi yönetimin denetim fonksiyonunu yerine getirmekle görevli bir organ olarak yönetim kültürümüz içinde yer alıyor. Yönetim sistemimiz içinde tarihi süreç içinde genel anlamda denetim işlevi müfettişler aracılığı ile yerine getirilmeye çalışılmış. Yönetim kavramının bilimsel bir çerçevede ele alındığı batı toplumlarındaki gelişim süreci bizim ülkemizde gerektiği gibi işletilememiştir. Yüzyıllardır devam eden batılılaşma serüveni içinde önceleri askeri alanda ortaya çıkan dünyaya uyum çabası zamanla toplumun tüm kesimlerine yayılmış. Buna rağmen istenen sonuca halen ulaşılabilmiş değil. Bunun sebeplerine dair herkes kendince yorumlar, değerlendirmeler, çıkarımlar yapıyor.

Yönetim kavramını rasyonel bir bakış açısıyla ele alan batılı anlayış, işleyiş sürecinde ortaya çıkan ihtiyaçlara göre sürekli deneme yanılmalarla ancak her adımda sistemi daha güçlü bir hale getirerek yönetim faaliyetlerini sistematik bir yapıya kavuşturmuştur. Denetim kavramı da bu sistemin en önemli parçalarından birisi olarak ortaya çıkmıştır. Yönetim ve denetim kavramlarının geçirdiği bu gelişim süreci ülkemizde yaşanan yenileşme hareketlerinde görülen gelişigüzellikle aynı şekilde taklit edilmeye çalışılmıştır.

Eğitim sistemi de diğer tüm toplumsal hizmet alanlarındaki gibi batıya benzeme anlayışıyla yapılandırılmaya çalışılmıştır.

Son otuz yıl içinde eğitim sistemindeki denetime yönelik düzenleme çalışmalarına bakıldığında derli toplu bir bakış açısından söz edebilmenin mümkün olmadığı görülmektedir. Denetim konusunda mevzuat düzenlemeleri, bürokratik yapıda ve işlevi yürüten görevlilerin isim değişikliğinden öte gitmemiştir. Düzenleme ve değişiklik çalışmalarında bir plan, program ve sistematik bakış açısından söz edebilmek mümkün değildir. Düzenleme ve değişiklik çalışmalarında yetki sahibi kişilerin bireysel bakış açılarından öte adım atılamamıştır.

Denetime daha çok günlük yönetim sorunlarında karşılaşılan sorunlara çözüm üretecek düzeyde müdahaleden daha fazla bir işlev/görev ve yetki verilmesinden kaçınılmıştır. Denetim, yönetim sistemini güçlendirecek bir işlevden ziyade yönetim makamında bulunan anlayışın isteğine göre hareket eden bir organ olmaktan başka amaçla kullanmak düşünülmemiştir. Denetime genel yönetim sisteminin etkisini arttıran rasyonel bir işlev olarak değil, ihtiyaca göre sınırları çizilmiş bir çerçevede kullanılacak bir araç olarak bakılmıştır. Sistemde toplumun ihtiyaçlarına çözüm üreten bir yönetim anlayışından çok topluma yön veren yönetici merkezli bir yönetim anlayışının hakim olması toplumdan çok kişileri önceleyen bir anlayış ve kültürün gelişmesine, işleyişin de bu çerçevede düzenlenmesine yol açmıştır. Toplumu oluşturan her birey de bu anlayış, kültür ve işleyişe göre bir anlayışla hayata bakar olmuştur. Bu andan itibaren yönetim, toplum ve birey birbirine bu paradigma ile bakmaya başlamıştır.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut ÖZER yeni düzenleme ile ilgili olarak, “Bakanlık olarak teftiş sisteminde yeni bir sistem kurduk. Yeni sistemde sadece geleneksel inceleme ve soruşturma fonksiyonu olmayacak, ayrıca okullara yönelik denetim ve rehberlik desteği sağlama ve illere yönelik izleme, değerlendirme ve rehberlik desteği sağlama fonksiyonları da olacak. Böylece, eğitimin kalitesinin sürekli iyileştirilmesine imkân veren bir kalite güvence sistemi kurmuş olduk. Artık her okul eğitim kalitesini artırmaya odaklanacak. Bakanlık olarak okullarımıza ve illere eğitim göstergelerinde hedeflerine ulaşmaları için gerekli kaynakları sağlayacağız. Ayrıca rehberlik desteği de sağlayacağız. Eğitim tarihimizde kalite adına çok önemli bir adım bu... Artık, okuldan ilçeye ve ile, ilden Bakanlık'a kadar eğitim sisteminin tüm bileşenlerinin kalitesini sürekli izleyen, değerlendiren ve rehberlik hizmeti sağlayan organik bir sistem oluşturuldu. Bu sistemin oluşturulması için gerekli mevzuat altyapısını da tamamladık. 78 ve 87 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri yayımlandıktan sonra hazırladığımız Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Müfettişleri Yönetmeliği de 1 Mart 2022 tarihli ve 31765 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı. Tüm illerimizde eğitim müfettişleri başkanlıkları kuruyoruz. İllerimizde eğitim müfettiş ihtiyacını karşılamak için 750 eğitim müfettiş yardımcısı alım sürecini başlattık." açıklamasını yapmış.

1992 yılından bu yana denetim işlevini yürüten müfettişlere yönelik defalarca mevzuat düzenlemesi yapan bakanlık en son adımıyla değişiklik sayısına yeni bir ilave yapmış oldu. Yeni düzenleme ile ilgili açıklamalara bakınca çarpık bir bakış açısının devam ettiği görülüyor.

Teftiş sisteminin kuruluşuyla inceleme, soruşturma fonksiyonu dışında yeni işlevlerin ortaya çıkacağı, denetim ve rehberlik sağlama, izleme-değerlendirme desteği sağlanarak kalitenin geliştirilmesinin hedeflendiği, oluşturulan mevzuat alt yapısı aracılığıyla ortaya çıkacak denetim sisteminin bu hedefe ulaşmada önemli görevler icra edileceğinin beyan edildiği bu açıklamadan anlaşılıyor. Buna karşın bazı değerlendirmelerde denetim ile soruşturmanın ayrılması gereği üzerinde duran görüşlerin ileri sürüldüğü görülüyor.

Kalitenin geliştirilmesinde denetim sisteminin kurulması gereği önemli bir adım olabilir. Ama 2016 yılından bu güne denetim işlevi eğitim sisteminin içinde adeta yok sayılan bir işlev haline getirilmişti. Eğitim sistemindeki denetim tamamen Eğitim Bir Sen sendikasına bırakılmıştı. Bu sendika da kendi taraftarlarını sisteme yerleştirip kendince denetimi yapıyordu. Aslında sendikanın yaptığı bu denetimi resmi anlamda bir denetim olarak saymak doğru olmaz. Sendika tarafından yürütülen bu denetim faaliyeti gayri resmi bir faaliyet idi.

2016 öncesinde de aslında sistemde etkin bir denetimden söz etmek zordu. Geçmişte gerektiği gibi etkin bir araç olmaktan çok uzak olan denetim işlevinin tamamen ortadan kaldırılmış olması eğitim sistemi açısından çok da büyük bir kayıp olmamakla birlikte yeni düzenleme sonrası geçmişten ders alınacağına dair bir beklenti de yok.

Denetim yönetimin bir alt dalıdır. Denetim işlevinin etkililiği yönetim sisteminin etkililiği ile doğrudan doğruya bağlantılıdır. Kalite ise tüm sistemle birlikte sistemin bağlı ve ilişkili olduğu ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanları da ilgilendirmektedir. Bu nedenle sistemin parçalarından birinde yapılacak bir düzenleme ile tüm sistemin değiştirileceğine inanmak sistemi tanımamak anlamına gelmektedir. Genel yönetimde var olan sorunlar giderilmeden denetim sistemindeki değişikliklerle iyileştirmenin, kalitenin sağlanabilmesi mümkün değildir. Genel yönetim amaçları önceleyen bir hukuk düzeni kurmamaktadır. Hukuk düzeni sürekli değişmektedir. Değişiklikler ihtiyaçtan kaynaklanmak yerine kişilerin istek ve taleplerinden kaynaklanmaktadır. Sürekli değişiklik sistemde istikrarsızlık yaratmaktadır. Yönetim denetimi sınırlı bir alan için kullanmaya çalışmaktadır. Çoğu alan denetimden uzak tutulmaktadır. Denetim sonuçları gerektiği gibi ele alınmamaktadır. Sorunların çözümüne yönelik bir denetim yerine yaptırım uygulamaya yönelik ancak yönetimin belirlediği kişilere olacak şekilde bir yaptırım içeren denetim yapılmaktadır. Böyle olunca sistemde haksız bir denetim algısı oluşmaktadır.

Bakan Mahmut Özer’in sözlerine bakıldığında aslında en üstten itibaren başlayan bir çarpık bakışın, algının var olduğu görülüyor. Bakan Mahmut ÖZER’in ifadelerinden teftiş sistemini doğru bir şeklide algılamadığı/algılayamadığı izlenimi oluşuyor. Teftiş sisteminin geleneksel fonksiyonunun inceleme ve soruşturma olduğu algısı genel anlamda yönetim kavramında doğru olmayan bir değerlendirme. Yönetimin alt işlevi olan denetim/teftiş hakkında doğru bir algı ve bakış açısı olmayınca ilk düğme yanlış iliklenmiş oluyor. Artık yukarı doğru işlerin düzgün gidebilmesi de mümkün değil.

Genel yönetim anlayışı doğru bir temel üzerine oturtulamadığı sürece yönetimin alt işlevlerindeki sorunların da düzelebilmesi mümkün görünmüyor. Genel yönetim anlayışındaki sorunlu alanlar denilince köklerini tarihte, kültürümüzde, siyasal ve sosyal yapımızda aramak gerekiyor. Dolayısıyla yenileşme tarihimizle yönetim sorunlarımız da at başı gidiyor dersek yanlış bir değerlendirme yapmış olmayız. Çağdaş yönetim anlayışına sahip bir devlet sistemi kurulamadığı sürece de bu sorunlar yaşanmaya, büyüyerek yaşanmaya devam eder. Çağdaş yönetim anlayışının gereği olan yönetimde açıklık, istikrar, katılım, rasyonellik, hukukilik, hak temelli yönetim, adaletli yönetim, sürekli iyileştirme faaliyetleri ve bunların gereği bir yapının kurulması öyle tek kalemde gerçekleştirilebilecek hususlar değil elbette. Tüm bu çalışmalar için yetişmiş insan gücü, güçlü bir siyasi irade, etkin bir devlet yapısı, pek çok farklı alanı içeren koordineli ve uzun süreli bir ekip çalışması ve maddi-manevi kaynak gerekiyor. Bunların bir araya getirilebilmesi kolay görünmüyor. Üstelik de tüm bu gerekliliklere muhalif geleneksel bir toplum ve devlet yapısını da gözden uzak tutmamak gerekiyor.

Çağdaş devlet yönetim anlayışında olması gereken katılım kavramı bu çerçevede işbirliğini, yönetişimi, koordinasyonu da gerektiriyor. Yönetim, denetim ve diğer tüm alt işlevler arasındaki bütünlüğü sağlayan çimento ise yapının, organizasyonun, kurumsal sistemin kuruluş amaçları. Kuruluş amaçları ise hukuki metinlere dayalı olarak ortaya konması gerekiyor. Her toplumsal hizmet alanını tanımlayan eğitim, sağlık, güvenlik ve diğer alanların özelliği amaçların da çerçevesini çizmesi gerekiyor. Gerçek hayatın ortaya çıkardığı bu hizmet alanları amaçların çerçevesini belirlerken hukuki çerçeve de işleyiş düzeninin çerçevesini çizmesi gerekiyor.

Eğitim alanı özelinde değerlendirmeler yapıldığı için eğitim hizmetini üretme görevini üzerine alan Milli Eğitim Bakanlığı ve onun teşkilat yapısında yönetim, denetim ve diğer tüm alt işlevlerin doğru bir şekilde yapılandırılması, işletilmesi bu hizmetin kalitesine büyük oranda etki yapacaktır. Bu ise yönetmelik düzeyinde yapılan bir mevzuat düzenlemesi ile olmayacak bir iş. Hele hele geleneksel müfettişlik sistemini yeniden kurup hayata geçirerek bu sorunun çözüleceğini beklemek daha da zor. Yapılan düzenleme geçmişte yapılan bir hatadan dönüşe dair bir adımdan öte anlam taşımıyor. Bakanın söylediği hedeflere ulaşabilmek için eğitim sisteminde çok daha köklü düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Özellikle de 2018 sonrası ortaya çıkan yeni yönetim yapısı sonrası çok daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç var.

Denetime doğru bir işlev ve yapı kavuşturmak bir başlangıç olabilir. Denetim sisteminin bakanlık ve taşra şeklinde ikili bir yapıda olacağı aşikar gibi görünüyor. Bu durumda hiç olmazsa bakanlık düzeyindeki denetim birimlerinin görev alanını sadece il/ilçe milli eğitim müdürlükleri olarak belirlemek çok daha yararlı bir işleyiş olabilir. Zira il/ilçe milli eğitim müdürlüklerinin ildeki denetim birimleri aracılığıyla denetlenebilmesi mümkün görünmediği gibi il/ilçedeki kurum ve kuruluşların bakanlıkta görev yapan denetim elemanları tarafından denetlenmesi de aynı şekilde işlevsel görünmüyor. Yapının kurulması sonrası denetim işlevini yürütecek kişilerin yetiştirilmesi ikinci önemli adım olması gerekiyor. Geçmişte uygulandığı gibi öğretmenler arasından yapılacak bir sınavla seçilecek kişilere verilecek bir-iki aylık eğitimle bu yetiştirmenin olması mümkün değil. Hele hukuk, iktisat, işletme gibi farklı alanlardan alınacak kişilerin de bu sürece dahil edilmesi sorunu büyütmekten fazla bir sonuç vermeyecektir. Yönetici seçme ve yetiştirme sorunlarımızın benzeri denetim sisteminin ihtiyaç duyduğu personel için de aynı şekilde varlığını sürdürmektedir. Yönetici ve denetim elemanı yetiştirmeyi özel bir alan olarak ele almak sistemde kalite için olmazsa olmaz bir bakış açısı olmalıdır. Bu çerçevede yine geçmişte yıllar yılı kağıt üzerinde kalan eğitim akademisinin açılmasını bugün daha ciddi olarak ele almak gerekiyor. Eğitim akademisinin kuruluşu kağıt üzerinde kalmamalı. Hayata geçirilmeli. Eğitim sisteminin ihtiyaç duyduğu her tür yönetim ve denetim elemanı buradan alacakları eğitim sonrası seçilmeli. Buna göre bir kariyer sistemi kurulmalıdır.

 

 

Muhalifbakış                                                                                                                                                                          izmirmuhammedali@gmail.com

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitim Yönetim İlişkisi Üzerine

Eğitim sistemi insan ilişkilerinin yoğun olduğu bir çalışma alanı/sektör. Her sektörün kendi işleyiş düzeni vardır. Yürütülen faaliyetin öze...