29 Mart 2022 Salı

Denetim Sisteminin Kalite Üretmesi Mümkün Mü?

Teftiş sistemine ilişkin getirilen düzenlemeyi Bakan Mahmut ÖZER duyurdu. Düzenlemenin yapılış süreci eğitimle ilgili diğer düzenlemelerin de bir örneğini oluşturuyor. Eğitim sistemindeki hemen her tür düzenleme benzer şekilde hayata geçiyor. Yönetimde söz ve yetki sahibi olan birileri yaşanan sorunlara göre bir düzenleme, değişiklik yapılmasına karar verince ilgili kişilere buna göre emir veriyor. Emri alanlar rutin prosedürü yerine getirip düzenlemeyi bürokratik süreçlerden geçirip hazırlıyor. Onaylanan düzenleme hayata geçiyor. Şekil olarak bakılınca kurallara uygun işlem basamakları kullanıldığı, görüş ve öreniler alındığı, bilgilendirmelerin yapıldığı gibi bir görüntü var. Buna karşın düzenlemeyle ilgili işleyiş sürecinde yer alanlardan veya diğer ilgili kişilerden oluşan bir ortam veya düzlemde konu gerektiği gibi tartışılıp gerekçelendirme gibi bir durum söz konusu değil. Yetkili birimin başındakinin gerekçesi doğru-yanlış, eksik-fazla ele alınmaksızın kabul ediliyor. Bir yönüyle emir-komuta anlayışı ile bir yönetim kültürü işliyor. Kim güçlüyse onun söylediği geçerlilik kazanıyor.

Bakan Mahmut ÖZER’in teftiş sistemi ile ilgili söylediklerinin ve söylemlere konu olan düzenlemenin analizi sonucunda aslında gerçeklikle söylemin birbirini tutmadığını, sorunlu alanların oldukça fazla olduğunu görmek için fazla bir çabaya gerek yok. Sistemin işleyişine genel hatlarıyla bakmak yeterli.

Teftiş sistemi diye bir sistemden eğitim sisteminde söz etmek zor. Yönetimin bir alt sistemi olan teftiş/denetim uzun zamandır işlevsiz hale getirilmişti. Geçmişte de etkin bir teftiş/denetim sistemi zaten yoktu. AK PARTİ/AKP iktidarı döneminde tamamen işlevsizleştirilmişti. Denetim/teftiş sistemindeki erozyon Hüseyin ÇELİK’in bakanlık yaptığı dönemde gittikçe arttı. Hüseyin ÇELİK’e yakın olan çevreler müfettişlerle yaşadığı sorunları bire bin katarak aktarınca denetim/teftiş sisteminde yaşanan sorunların çözümüne yönelik çalışmalar yapmak yerine bu sistemi işlevsizleştirmeyi tercih eden siyasi iktidar bunun yerine kendi siyasal yandaşlarını sisteme gayri meşru/gayri resmi şekilde entegre etmeyi tercih etti. Müsteşar Yusuf TEKİN ve Teftiş Kurulu Başkanı Atıf ALA döneminde tamamen kişiye bağlı bir sisteme dönüşen denetim/teftiş sistemi adeta dibe vurdu. Mahmut ÖZER âlâyı vâlâ ile geliyor dediği denetim/teftiş sistemi aslında bitkisel hayatta idi. Şimdi bakan Mahmut ÖZER’in söylemleri ile bu sistemin dinç bir şekilde hayata geçeceğini beklemek için eğitim sistemine oldukça Fransız kalmak gerekir.

Bakan Mahmut ÖZER geleneksel işlevler yanında denetim/rehberlik vb. yeni işlevleriyle kaliteyi sağlayacak bir denetim/teftiş sistemini sağlayacak bir mevzuat düzenlemesi yapıldığını, bununla eğitimde kalitenin geliştirileceğini, bunu sağlamak için 750 yeni müfettiş alınacağını söylemiş.

Bu söylemlere ne söylense az. Yapılan düzenleme sorunlu. Geleneksel ve yeni diye nitelenen işlevlere ilişkin elle tutulur yeni bir çerçeve yok. Güçlü bir yapı yok. Niteliğe yönelik bir çerçeve yok. Alınacağı söylenen kişilerin nitelikleri belirsiz. Tersine eğitimle ilgisiz ve hangi nitelikleri olacağı belirsiz hukuk/iktisat/işletme vb. alan dışı kişilerle herhangi bir ön yeterlilik eğitimi aranmaksızın seçilme süreci dahi tartışmalı kişilerle işletilecek denetim/teftiş sistemiyle hangi kalitenin nasıl geliştirileceğini anlamak mümkün değil.

2009 yılından beri müfettiş alımı yapılmamış bakanlıkta 750 kişiyle nasıl bir sistem kurulup işletileceğini de anlamak mümkün değil. Eğitimle ilgili mevut iş yüküne ilişkin bakanın bir fikrinin olmadığı açık. Halen sistemde gökkuşağının renkleri gibi pek çok kaynaktan gelen müfettişlerin sayısı oldukça yetersiz. İl milli eğitim müdürlüğü yapmış kişilerin de son dönemde müfettiş olarak görevlendirildiği biliniyor. Bir dönem şube müdürlerinden de müfettiş alımı yapıldı. Pek çok ilde kurulacağı söylenen kurulu oluşturacak sayıda müfettiş yokken kalitenin gelişimine büyük katkısı olacağı söylenen mevzuatın belirlediği iş alanlarını/iş yükünü kim kaldıracak belirsiz.

Mevzuatın getirdiği iş yükü/denetim süreci için yapılacak bir analiz ne kadarlık bir personel ihtiyacı olduğunu ortaya koyabilir. Ancak eğitim sistemimizde bu tür bir gelenek/kültür yok. Yine de kabaca en azından 3-4 bin kişilik bir sayıya ihtiyaç olduğu açık. Mevcut müfettiş sayısının 1000-1500 olduğu tahmin edilebilir. Bu konuda da tahminde bulunmaktan başka bir çaremiz yok. Zira bu konularda bakanlığın açık bir veri paylaşım sistemi de bulunmuyor. Bu durumda ihtiyaç duyulan sayının 3-4 yıldan önce tamamlanabilmesi mümkün değil. Yine bakanlığın hazırladığı mevzuata göre göreve il başlayan müfettişler üç yıllık yardımcılık sürecinden geçmeleri gerekiyor. Yardımcı kadrosu ise 750 ile sınırlı. Dolayısıyla 750 kişilik yardımcılık kadrosunun artırılmaması halinde üç yıl boyunca yeni bir müfettiş alımı da söz konusu olamayacağına göre personel eksiğinin 3-4 yılda tamamlanabilmesi de aslında mümkün görünmüyor.

Bakanlığın geçmişten bu güne denetim/teftişe gösterdiği ikincil/dışlayıcı muamele mevcut müfettişlerdeki çalışma şevkini de kırmış, sisteme yabancılaştırmış durumdadır.

Denetim/teftiş sistemine yönelik yok saymacı yaklaşım sonucu ortaya çıkan boşluğun farkına yaşanan olaylar nedeniyle varan bakanlık 2016 yılında yeni bir yapılanmaya geçmek zorunda kalmıştır. Ancak oluşturulan yeni yapı keyfi, hukuksuz, ayrımcı bir anlayışla ve tamamen şahsi ihtiraslara açık bir hale dönüşmüştür. Oluşturulan yeni yapı bilimsellikten uzak, teftiş kurulu başkanını merkeze alan bir halde devam etmektedir. Denetim/teftiş sistemini bilimsel bir bakış açısıyla yapılandırmak yerine mevcut müfettişleri bölen, taraftarlık ve kayırmacılık anlayışıyla gruplayarak başkana bende olanlar/olmayanlar, siyasal desteği olanlar/olmayanlar ayrımı ile tamamen kişisel ihtirasın hakim olduğu bir yapıya dönüştürmek elbette ki fayda, verimlilik ve etkililik üretemez.

Oluşturulan yeni denetim/teftiş sistemi halen ayrımcılıktan uzaklaşabilmiş değildir. İllerde oluşturulacağı söylenen kurullarda yetişme yöntem, süreç ve kaynakları bakımından özlük hakları bakımından, eğitim geçmişleri bakımından önemli ayrılıklar vardır. Aynı işi yapan iki müfettiş arasında maaş ödemesi bile ayrı ayrıdır.

Bu sistemin kalite üretmesini, kaliteye katkı yapmasını beklemek için sistemden habersiz olmak gerekir.

 

 

Muhalifbakış                                                                                                                                                                                     izmirmuhammedali@gmail.com

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitim Yönetim İlişkisi Üzerine

Eğitim sistemi insan ilişkilerinin yoğun olduğu bir çalışma alanı/sektör. Her sektörün kendi işleyiş düzeni vardır. Yürütülen faaliyetin öze...