7 Nisan 2024 Pazar

Seçim Sonuçlarının Düşündürttükleri

 

31 Mart yerel seçimler tamamlandı. 2002’den bu yana iktidarda bulunan AK PARTİ(AKP) ilk defa ikinci parti konumuna düştü. Bu konuda partinin içindekiler ve dışındakiler herkes kendince değerlendirmeler yapıyor. 22 yıllık iktidarın geldiği noktaya ilişkin tümüyle kapsamlı bir değerlendirmeyi tek bir kişinin yapabilmesi mümkün değil. Bu nedenle herkesin kendince yaptığı değerlendirmeler sınırlı bir yönünü ortaya koyuyor. Partinin en yetkilileri dahi gerçek anlamda eksiksiz bir değerlendirmeyi yapabilmesi mümkün değil. Siyasal bir hareket olan AK PARTİ iktidara geldiği günden itibaren sosyal, siyasal, ekonomik alanlarda birey ve toplum olarak herkesin hayatına bir şekilde etki etmiştir. Bu yönüyle ilk günden bu yana pek çok toplumsal olay ve olguyla içli dışlı olmuş AK PARTİ(AKP) iktidarına dair yapılacak her değerlendirme bir yönüyle doğruluk payı olmakla birlikte tek başına bir anlam taşımayacaktır. Toplumsal bir olayın pek çok yönü vardır. Bu nedenle tüm değerlendirmeleri dikkate almak zorunludur. Kesin bir hüküm verebilmek şu aşamada mümkün değildir. Gerçek anlamda doğru hükümler ancak tarih olduktan sonra verilebilir. 22 yıllık iktidarın faaliyette bulunduğu alanlar çok çeşitli olması nedeniyle her alana yönelik değerlendirmeler ayrı bir şekilde yapılması gerekmektedir. Eğitim, sağlık, adalet, ekonomi, bürokrasi, siyaset, alt yapı, iç ve dış her alanda aldıkları kararlarla tüm bu alanlarda toplum hayatına etki eden iktidarı bir yazının sınırları içinde ele alıp değerlendirmek zor bir iştir.

Bu zorluk, ancak sınırlı alanlar dikkate alınarak değerlendirme yapılabilirse kısmen aşılabilir. Toplumsal hizmet alanları şeklinde kategorik olarak gruplandırılmış kamu hizmet alanlarının her biri kendine özgü işleyiş düzeni ve çalışma sistemine sahiptir. Eğitim sektörü ile sağlık sektörü, adalet ve emniyet, ekonomik ve sosyal toplumsal hizmet alanları bu sınırlandırmanın çerçevesinin bir kısmıdır. Ancak tüm bu sektörlerin üzerinde genel bir yönetim sistemi, yönetim anlayışı vardır. Genel yönetim anlayışı bu yönüyle toplumsal hizmet alanlarının tümünü içine alır. Yönetim, topluma yön verme gücünü temsil eder. Bu yönüyle yönetim konusunda yapılacak değerlendirmeler kamu hizmet alanlarının sınırlı alanlarının bir üst basamağı olarak tüm alanlara yönelik değerlendirmeleri içerebilir. İktidarın yönetim anlayışına dair bir şeyler söyleyebilmek için de birincil verilerden yoksunuz. İktidarın yönetim anlayışını ortaya koyacak kesin bir veriye ulaşmak mümkün değil. AK PARTİ(AKP) iktidarının yönetim anlayışına dair herkeste kendince bir algının olduğu kesin. Günlük gazetelerde köşe yazısı yazan yazarların hepsi kendince bu konuda bir kanaate sahipler. İktidar gücünü kullanan partinin yönetim anlayışına dair lehte veya aleyhte herkes bir şeyler söylüyor. Lehte veya aleyhte olanların söylediklerini objektif mi değil mi değerlendirmek de bir başka zorluk içeriyor. Objektif değerlendirmenin halen iktidarda olan bir yönetim açısından yapılabilmesi çok da kolay bir iş değil. Bu yönüyle herkesin kendince bir değerlendirme yapmaya hakkı var denebilir.

Yönetim anlayışı toplumlar açısından oldukça önemli bir unsur olarak ortaya çıkmıştır. Aslında yönetim anlayışı her dönemde benzer bir öneme sahip idi denebilir. Bununla birlikte dünyanın geldiği noktada iletişim imkanlarının çok gelişmiş olması geçmişteki imkansızlıkların pek çoğunu bu gün mümkün hale gelmiştir. Geçmişte dünyanın herhangi bir yerinde sınırlı bir alanda yapılan uygulamalar diğer yerlerde yaşayan toplumlar tarafından duyulmaz, bilinmezdi. Bu nedenle yaşananların etkisinin herkese yaygınlaşması zaman alan bir durum idi. Oysa bugün dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan bir olay çok kısa bir süre içinde başka yerlere de etki etmektedir. Bu nedenle bugünkü şartlarda yönetim anlayışı geçmişe göre çok daha fazla öneme sahip hale gelmiştir.

Ekonomik sorunlar kaynak yetersizliğinden değil, kötü yönetimden kaynaklanmaktadır.

Dünyada çok daha zor şartlarda bulunan toplumlar etkin yönetim sistemleri kurarak toplumsal refahı yükseltmeyi başarmıştır.

Bizde petrol olmadığı için enerji darboğazı yaşıyor değiliz. Petrolü olmayan nice toplumlar/devletler çok daha üst refah seviyesine sahip iken petrol zengini nice ülkeler çok daha alt düzeylerde refah seviyesinde toplumlarını yaşatmaktadır. Bu durum sorunun kaynak sorunu olmadığını, kötü yönetim ve organizasyon sorunu olduğunu açıkça göstermektedir.

Japonya çok dezavantajlı şartlara sahip bir coğrafyada olmasına rağmen kurduğu etkin yönetim sistemi sayesinde toplumunu organize etmeyi başarmıştır. Yetişmiş insan gücü sayesinde dünyanın her yerinde her tür kaynağa kolayca ulaşır hale gelerek refah seviyesini en üst düzeye çıkarabilmiştir. Benzer şekilde İskandinav ülkeleri, Güney Kore, Singapur ve diğer gelişmiş dünya ülkeleri bu duruma örnektir.

Bizde her alandaki bozuk işleyiş düzeni toplumun ve insanımızın elini, ayağını bağlamaktadır. Eğitimdeki bozuk düzen insan gücü israfına yol açarken benzer şekilde her alanda israf hat safhalara ulaşmaktadır.

Bu iktidar 22 yıl boyunca etkin bir yönetim sistemi kurmak için gereken çabayı göstermedi/gösteremedi.

Yönetim-denetim ilişkisinin ihmal edilmesi yönetimi zayıflatır. Yönetimin zayıflaması toplumda düzenin bozulmasına yol açar. Bu iktidar döneminde bu durum somut bir şekilde yaşanmıştır.

Deprem sonrası yaşananlar imar alanındaki denetimsizliği ortaya koymuştur. Benzer şekilde İstanbul’da yaşanan gece kulübü yangını sonrası ölen 29 kişinin durumu en merkezi ve en büyük şehir olan İstanbul’da itfaiye başta olmak üzere ticari faaliyet yapan işletmelere yönelik denetim boşluğunu ortaya koymuştur. Haber bültenlerinde dinlenen her haber aslında ülkemizde her alanda denetim konusunda yaşanan boşluklara ilişkin yüzlerce, binlerce örnekleri gözümüzün içine sokmaktadır.

Yerlilik millilik söylemleriyle iktidar partinin gücünü devlet gücü haline dönüştürmüştür. Bu yaparken bürokrasinin içinde kendine bağlı sendikalar aracılığıyla kadrolaşma yoluna gitmiştir. Bu yaklaşım ehliyet ve liyakati zedelemiştir. Sendikalar mesleki dayanışma ve gelişim sağlamaktan çok siyasal iktidar makamlarıyla ilişki kurma merkezlerine dönüşmüş yani yönetim yozlaşmıştır.

Topluma yön verme aracı olan yönetimin yozlaşması toplumsal hayatın içinde düzensizliklerin, boşlukların oluşmasına neden olmuştur. Düzensizlik ve boşluklar her alanda menfaat şebekelerinin gelişmesine/güç çatışmasına/yeni paralel yapıların oluşmasına neden olmuştur. Bu durum ekonomik, eğitsel, sosyal, mali, adli sorunların katlanarak büyümesine neden olmuştur.

Bu konuya somut bir örnek verebilmek için toplumsal sistemin tüm alanlarının tek tek incelenmesi mümkün değildir. Bununla birlikte eğitim sisteminde yaşanan kötü yönetim sorunları somut bir şekilde ortadadır. Eğitim sisteminin içinde bulunan herkes eğitim sistemindeki kötü yönetimin örneklerini her an yaşar ve görür. Aynı iktidar döneminde eğitim sisteminin yönetimini en üst düzeyde bakanların ele alması, temsil etmesi beklenir. Bu iktidar döneminde gelen tüm bakanlar döneminde eğitim sistemindeki sorunlar azalmamış artmıştır. Gelen dokuz bakan döneminin hiç birinde eğitim sisteminin temel sorunlarına yönelik bir bakış açısı geliştirilememiştir.

Geçmişte sorunlara yönelik değerlendirme yapılırken siyasal istikrarın olmaması önemli bir gerekçe olarak ileri sürülürdü. 22 yıllık AK PARTİ(AKP) iktidarı bu tezin çökmesine neden olmuştur. Sorunların çözümü için siyasal istikrarın yeterli bir şart olmadığı bu iktidar yaşatarak bize göstermiştir.

Bu iktidar döneminde eğitim yönetimine dair köklü bir sistem kurulamamıştır. Bakanlık merkez ve taşra teşkilatına yönelik bir yönetici yetiştirme sistemi, okullar düzeyinde düzenli işleyen bir yönetici seçme, yetiştirme sistemi kurulamamıştır. Onlarca defa yönetici seçme sistemi yapılmış ve bozulmuştur. Yönetim alanında bir sistem kurulamadıktan sonra istikrarlı bir yönetim anlayışının olması da mümkün değildir.

Yönetim toplumun eğitilmesinde önemli bir araç görevi görebilecek iken bozuk yönetim anlayışı, tersine toplumda düzensizliklerin kökleşmesine neden olmuştur. Kurallı yaşama alışkanlığını sağlama sorumluluğunu yerine getirmesi gereken yönetim kuralsızlığı besleyerek toplumsal düzeni bozmuş ve olumsuz alışkanlıkların daha da yaygınlaşmasına göz yummuştur. Vergi afları, imar afları, ceza afları ve daha diğer pek çok aflar kuralsızlığı, cezasızlığı alışkanlığa dönüştürmüştür.

Şubat depreminin yaşandığı dönemde uzmanlar günlerce televizyonlarda deprem bilimi diye bir olgunun varlığını dile getirmişler ve bu bilimin ilkelerine uyulmadığı sürece şehirlerin yıkılmaya mahkum olduğunu söylemişler ve herkesi bu konuda uyarmışlardır. Toplumsal hayatın içinde de aynı şekilde bir yönetim bilimi vardır. Yönetim biliminin ilkelerine uyulmaması toplumsal sorunların çözümüne değil, büyümesine, giderek toplumun yozlaşarak devletin de yıkılmasına yol açar. Bu iktidar yönetim sisteminin etkili bir hale gelmesinde üzerine düşen görevleri yapmamış, yönetim bilimini görmezden gelmiştir. Bu gün seçim yenilgisi konusunda bu konunun da üzerinde önemle durulması gerekiyor.

 

 

Mehmet Ali Demir

izmirmuhammedali@gmail.com

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...