4 Ocak 2024 Perşembe

Yeni Yıla Girerken Eğitimde Eski Sorunlara Devam


 

Eğitim sektöründe otuz yılı aşan çalışma süresinin son günlerine yaklaştığımız şu günlerde ülkenin yaşadığı eğitim sorunlarındaki çözümsüzlük üzüntü verici. Toplumsal hayatın içinde sorunların sıfırlanmasını beklemek yersiz olmakla birlikte beklenen mevcut sorunların çözümlenmesi, ortaya çıkan yeni yaşam şartlarının getirdiği yeni sorunlarla uğraşılmasıdır. Hayat devam ettiği sürece sorunlar var olacaktır. Sistem mevcut sorunlara çözüm bulurken ders alarak işlemesi gerekir. Aynı sorunlarla tekrar tekrar karşılaşmak, sorunların kangrenleşmesi, kökleşmesi sistemin çözüm üretememesini gösterir.

Eğitim sisteminde önemli sorunlar geçmişten bugüne çözülüp sıfırlanabilmiş değildir. Yönetici yetiştirme sorunu üzerinde etkin bir çözüm geliştirilebilmiş değildir. Her düzeyde ihtiyaç duyulacak yöneticilerin yetiştirilmesinde bir sistemden söz etmek mümkün değildir. Halen uygulanan yönetici seçme, yetiştirme sisteminden şikayet edilmektedir. Yöneticilik nitelikleri konusunda zihinler netleşememiştir.  

Eğitimin yönetim sisteminin alt işlevlerinde önemli sorunlar yaşanmaktadır. Eğitimin denetimi konusunda net bir politika geliştirilememiştir. Denetime dair nasıl bir sistem kurulması gerektiği konusunda net bir politika olmaması denetim sistemine dair sürekli bir yap bozun yaşanmasına neden olmaktadır. Bu durum yönetim sisteminin de etkisini azaltmaktadır.

Eğitimin her düzeyde planlanmasında politikasızlık vardır. İstatistik verilerden hareketle sınıflara düşen ortalama öğrenci sayısının düştüğü iddia edilse de sosyal olay ve olgularda istatistik çoğu zaman doğru sonuçlar vermez. Okul türlerine ve okulların bulunduğu yerlere göre dengesiz bir dağılım vardır. Bir tarafta öğrenci olmaması sorunu yaşanırken diğer tarafta çalışanlar öğrenci yoğunluğundan bunalmaktadır. Bu dengesizlik istatistiksel verilerle görmezden gelinebilir ancak yok olmaz.

Öğrenci niteliklerine ilişkin planlama yoktur. Günü birlik kararlarla öğrencilerin eğitim hayatı planlanmaya çalışılmaktadır. Nesilden nesile değişen eğitim uygulamaları çalışanların ve eğitim hizmeti almak isteyenlerin zihinlerini karıştırmaktadır. Sınıf geçme, devamsızlık, kademeler arası geçiş, sınav sistemi, okullar arası nakiller, zorunlu veya seçmeli ders uygulamaları, dersler ve branşların ağırlığı, zorunlu veya seçmeli olması gibi pek çok alanda oturmuş bir uygulama sistemi yoktur. Bu alandaki plansızlık had safhalardadır.

Eğitim sisteminde her alanda verimsizlik, israf, kaynak kaybı ölçülemez düzeylerdedir. Ücretsiz ders kitabı, kaynak kitap uygulaması, FATİH projesi kapsamındaki okullarda teknolojik yatırımlar, personelin iş gücünün verimli kullanılması gibi alanlarda devasa sorunlar varlığını sürdürmektedir. Eğitime ayrılan kaynakların etkin/verimli kullanımına yönelik bir takip ve değerlendirme yoktur. Sistem kendi kendine boşta işlemektedir. Verimlilik kavramı eğitimde yer bulamamaktadır. İş gücü israfı eğitim sisteminde devasa boyutlardadır. İşgal ettiği kadrolarda üzerine düşen görevleri yapmaksızın havuzda bekletilen çalışan sayısına ilişkin bir veri bulunmamaktadır.

Eğitim sisteminin çıktılarına ilişkin sağlıklı bir veri paylaşımı mevcut değildir. Hesabını bilmeyen kasap misali eğitim sistemi insan ve madde kaynaklarını sürekli öğütmektedir. Buna karşı ne yapılmalı sorusu üzerinde düşünen bir işleyiş düzeni sistemde yoktur. Çağdaş yönetim uygulaması konusunda eğitim sistemi içinde bir bakış açısı, uygulama yoktur. Üst düzey yönetim birimlerinde bulunan yetkililerin kişisel başarı değerlendirmeleri herkes tarafından tartışılmaksızın kabul görmek zorunda kalınmaktadır. Bilimsel, akla dayanan bir sistem kurulup işletilir hale gelinememiştir.

Eğitim sisteminin yetiştirmesi gereken insan tipi konusunda toplumsal uzlaşma oluşturulamamıştır. Yaşanan güç mücadelesi sonucunda yönetim erkini eline geçiren eğitim sistemini keyfine göre dizayn etmek istemektedir. Aynı iktidara mensup farklı bakanlar farklı eğitim uygulamalarına yönelmekte, tartışmasız bir eğitim sistemi kurulup geliştirilememektedir.

Toplumun insan gücünü etkin kullanmada baş sorumlu olan eğitim halen geleneksel bir insan yetiştirme düzeni kurabilmiş değildir. Türlere göre okullar arası nitelik farkları halen sınav odaklı bir anlayışla yapılandırılmakta, okullar bizzat bakanlar tarafından nitelikli/niteliksiz diye gruplanmaktadır. Topluma nitelikli eğitim sunma sorumluluğunu üzerine almış bakanlık bu konularda üzerine düşen görevi yerine getirmek yerine küçük bir azınlığın nitelikli eğitim talebini nitelikli okullar aracılığıyla karşılamayı kendine görev olarak almaktadır.

Öğretmen yetiştirme sistemi konusunda eğitimin diğer tüm alanlarındaki kafa karışıklığı devam etmektedir. Niteliği ön plana tutan bir öğretmen çalışma düzeni kurulabilmiş değildir. Öğretmen nitelikleri konusunda sistemde hiçbir değerlendirme söz konusu değildir. Öğretmen meslek kanunu adı altında çıkarılan mevzuat düzenlemeleri sistemin ihtiyacını karşılamaktan çok uzaktadır. Tartışılmayan bir mevzuat düzenlemesi getirilememiştir.

Özel öğretim sistemi başıboş bir vaziyettedir. Bu alan sürekli mevzuat düzenlemeleri yapılarak ve denetimsiz, kendi haline bırakılarak adeta sahipsiz bir haldedir. Parası olan, işini yürüten istediğini yaparken kim ne yapıyor bakan bir irade yok gibidir. Kural olarak belirlenen düzenlemeler kamuya açık alanlarda açıkça çiğnenerek afişe edilmesine rağmen ne oluyor diyen yok gibidir. Kaçak dershanecilik, kaçak personel, hayalet öğrenci deyimleri özel öğretim alanında her gün bir başka kavramla nitelendirilmektedir.

Eğitimin dezavantajlı kesimlerine veya özel bir eğitim ihtiyacına muhtaç olan bireylere yönelik özel eğitim faaliyetleri konusunda sistemde sağlıklı bilgi/beceri ve uygulama tecrübesine sahip kişi sayısı yetersizdir. Yöneticiler bu konularda eğitim görmeksizin yetki kullanmaları, işleyişi yönetmeleri istenmektedir. Bu durum özel eğitim faaliyetlerinin yönetimi konusunda her şeyin kağıt üzerinde kalmasına yol açmaktadır.

Bakanlık tarafından geliştirilen modüller aracılığıyla çalışanlar hemen her şeyi elektronik ortama kayıt etmeye zorlanmakta, bu durum iş yükünü artırmaktadır. Sistemin merkezinde yer alanlar alandaki her şeye ulaşma, hakim olma endişesi ile merkeziyetçiliği güçlendirmektedir. Güçlü merkeziyetçi yönetim anlayışı çalışanları sorumluluk almak yerine üstten istenen şekilde veri üretmeye sevk etmektedir. Kağıt üzerinde her şeyin mükemmel olduğuna dair bir görüntü verilerek sistemi yönetenler kendi kendilerini adeta aldatmaktadır. Gerçeklik ile kağıt üzerindeki mevcut durum çatışıyor mu diye bir sorgulama yapılamamaktadır.

Eğitimde müfredat, taşımalı eğitim faaliyetleri, kademeler arası nitelik-nicelik farkları, kurumsal ve personel performansı, yaygın eğitim faaliyetleri, mevzuat düzenlemeleri gibi eğitimin tüm alanlarına yönelik ayrıntılı bir değerlendirmeyi tek bir yazının sınırlarına sığdırmak zor. Eğitimdeki sorunların çözümü sadece eğitim sistemini yönetenlerle mümkün olmayabilir. Eğitimin birey, toplum ve kamu boyutları vardır. Bununla birlikte sistemi yönetenden kaynaklanan sorunlar çözülmediği sürece birey ve toplumdan kaynaklanan sorunların çözülmesi mümkün görünmemektedir.

 

Mehmet Ali Demir

izmirmuhammedali@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...