Memleket bu
günlerde sosyal medya fenomenlerine yönelik yapılan operasyonlarla
çalkalanıyor. Sosyal medya fenomenleri kara para aklamakla, uyuşturucu ve diğer
alanlarda kazanılan paraların aklanmasına yönelik yaptıkları yolsuzluklar her
gün saatlerce haber kanallarında, tartışma programlarında gündeme geliyor.
Benzer şekilde yemek sektöründeki fenomenlerin vergi vermemesi, bankacılık
sektöründeki yolsuzluk ve usulsüzlükler de yine ülkemizdeki gayri meşru
ekonomik faaliyetlerin hangi boyutlara ulaştığını gösteren sayısız örneklerden
ilk akla gelenler. Kaçak elektrik, kaçak göçmen, kaçak işçi ve daha birçok alanda
kaçakların sonu gelmiyor. Geçmişten beri avukatlar, doktorlar ve kuyumcular
gibi toplumun üst düzey ekonomik sınıfı içinde olanlardan alınan/alınamayan
komik vergi gelirleri hep gündemde olurdu. Bugünkü yaşananlar bu düzeyi kat kat
aşıldığını gösteriyor.
Tüm bu
yaşananlar ülkemizde var olan ekonomik faaliyet diye nitelenen üretim, tüketim
ve paylaşım sistemindeki başıboşluğu gösteriyor. Toplumsal hayatın içinde
başıboşluk yaşanan her alan aslında gerçekte boşluk olarak kalmıyor. Mevcut boşluk
fırsatçılar tarafından anında dolduruluyor. Kural ve kaidelerin hakim olmadığı
yerde şahısların menfaatlerine göre oluşturduğu kural ve kaidelerin
hakimiyetini oluşturuyor. Toplumun genel yararına uygun bir sistem kurulup
işletilmediği anda şahısların veya küçük menfaat gruplarının oluşturduğu
sistemler kurulup işletiliyor.
Toplumsal
hayatın içinde en büyük güç ve otorite devlete aittir. Devlet soyut bir yapı
olmakla birlikte kamu hizmeti üretmesi amacıyla oluşturulmuş kurum ve
kuruluşların işleyiş sistemleri, yönetim organları aracılığıyla somutlaşıyor.
Dolayısıyla aslında devlet hiç de soyut bir yapı değildir. Devlet otoritesini
temsil eden makamlarda oturan kişilerin yapıp ettikleri devletin gücünün
toplumun genel yararına bir işleyiş düzeninin oluşmasına neden olur. Devlet
otoritesini temsil eden makamlar üzerine düşen görev ve sorumlulukları yerine
getirmediği/getiremediği zaman boşluk ortaya çıkar. Ülkemizde yaşanan tam
olarak budur. Devlet otoritesini temsil edenler toplumun genel yararına yönelik
işleyişi kuramadıkları için toplumsal hayatın her alanında boşluklar oluşmuş
durumda. Bu boşluklardan yararlananlar yıllar yılı bu ülkede kayıt dışı
ekonominin her geçen gün büyüyüp kökleşmesine neden olmuştur.
Devlet
sistemlerinde en önemli faaliyet yönetim faaliyetidir. Yönetim, toplumsal
hayatın her alanını içine alır. Devletin soyut yapısı yönetim faaliyetleri ile
somutlaşır. Toplumun içinde var olan her faaliyet yönetim faaliyetinin
konusudur. Devlet sisteminin yönetim faaliyeti iyi işlerse toplumdaki huzur,
mutluluk, refah artarken iyi işlemeyen durumlarda güce sahip olanlar kendi
güçleri oranında etki sahibi olup oluşturdukları menfaat sistemlerini kendi
yararlarına kullanır hale geliyorlar. Ülkemizde var olan yolsuzluk, usulsüzlük
ve boşluklar bunun somut bir örneği.
Yönetim faaliyetleri
pek çok alt faaliyetin birleşimiyle ortaya çıkıyor. En güçlü alt faaliyetlerden
birisi de denetimdir. Denetim faaliyeti yönetim faaliyetlerinin istendik
şekilde ortaya çıkabilmesi için hayati bir faaliyettir. Ekonomik hayat en başta
olmak üzere tüm alanlarda etkin bir yönetim için denetim olmazsa olmazdır.
Ülkemizde yaşanan tüm sorunların çözümü etkin bir yönetim ve denetim sisteminin
kurulması ile mümkündür. Yönetim, en üst düzeyde devlet politikasına yön verme
yetki ve sorumluluğunu elinde bulunduranların elinde bir araçtır. Yönetim
faaliyeti ve alt bileşenlerinin tümünün toplumdaki sıradan her bir birey
tarafından tam olarak doğru bir şekilde kavranması, anlaşılması mümkün
değildir. Yönetim faaliyetinin başlaması, gelişmesi ve sonuçlanması bir anda
olup bitmez. Her bir aşama farklı zamanlarda, yerlerde ve şekillerde yapılan faaliyetlerin
sonucu olarak ortaya çıkar. Yönetim faaliyetinin bu karmaşık yapısı nedeniyle
toplumsal hayatın içinde karşılaşılan olaylarla ilgisi doğrudan kurulup
anlaşılamamasına neden olmaktadır.
Ülkemiz özelinde
bakıldığında mevcut siyasal iktidar yönetim aracını son yirmi yılı aşan süre
içinde istediği gibi kullanabilmektedir. Ülkemizde yaşanan son dönemdeki
yolsuzluk, usulsüzlük ve kaçaklar yönetim aracının toplumun genel yararına
yönelik olarak istenen şekilde kullanılamadığının en açık göstergesi. Devleti
yönetme yetkisi ülkemizde demokratik seçim sistemi ile elde edildiği söyleniyor.
Demokratik seçim sisteminin ülkemizde varlığı inkar edilemez. Demokratik seçim
sistemi halka söz hakkı vermeyi gerektiriyor. Halk da seçimlerde bu yetkiyi
istediği kişiye veriyor. Bir yönüyle iktidara gelenlerin yaptığı uygulamaların
halk tarafından beğenilmemesi söz konusu olsa bu yetkiyi mevcut iktidarın
alamaması gerekir. Halk iktidara yönetme yetkisini verdiğine göre yapılan
uygulamaları beğeniyor demektir. Öyle ise halkın mevcut yolsuzluk, usulsüzlük
ve kaçaklardan hoşlandığı iddiası boş bir iddia değildir denebilir. Bir toplum
yolsuzluk, usulsüzlük ve kaçaklardan nasıl hoşlanır sorusuna cevap vermek zor
görünüyor. Bir yerlerde yanlış var ama nerede?
Muhalifbakış |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder