24 Ekim 2023 Salı

Eğitimden Yönetime Toplumsal Kısır Döngümüz Üzerine

 


Milli e
ğitim bakanı okullardaki eğitim sürecini öğretmen olan eşinin yaşadıklarından edindiği tecrübelerden biliyor. Bunu nereden biliyorsun denirse müsteşarlık döneminde meclis eğitim komisyonunda eğitimin denetim sistemine yönelik yapılması istenen değişiklikler konusunda yaptığı konuşmalarda açıkça beyan ettiği görülmektedir. İlgi duyanlar meclis komisyon tutanaklarına bakabilirler.

Milli Eğitim bakanının sahip olduğu böylesi bir bilgi derinlemesine bir bilgi değildir. Üstünkörü, uzaktan, yüzeysel bir bilgi türüdür. Bu tür bir bilgi düzeyi ile eğitim sistemini yönetmeye cesaret etmeye ancak cahil cesareti denilebilir. Bu düzeydeki bilgi birikiminin etkin bir yönetim becerisi vermesi mümkün değildir. Ancak ülkemizdeki mevcut yönetim kültüründe bilgiye dayanan bir yönetim becerisi aranmaz. Bizdeki yönetim kültüründe yönetenler kendilerini görevlendiren üst makamları memnun etme endişesi ile hareket ederler. Böyle bir kültürde bilgiye fazla ihtiyaç duyulmaz. Bilgi değil itaate önem verilir. Üst birimler de aynı kültürün etkisiyle alttakilerden kendi kendilerine hareket etmeyi değil, kendilerine verilecek emirlere riayet etmeyi bekler. Bu yönetim kültürü bilimsel yönetim anlayışına uymaz. Bilimsel ilkelere uygun olmayan hemen hiçbir hareketin de istenen sonucu vermesi beklenemez. Rastlantısallık söz konusudur. Kişilerle sınırlı bir etkiden söz edilebilir.

Tarih boyunca da Osmanlı’da yönetim kişilerin yetenekleri ile sınırlı etkiye sahip olabilmiştir. Baştaki yönetici yetkin ise sistemde sorunlar az iken yöneticinin yetkinlik düzeyi düştükçe her alandaki yönetim işleyişi bozulmuştur. İlk dönemler karşıda etkin bir güç olmamasının etkisiyle yayılıp gelişen devlet sistemi zamanla duraklamış ve yıkım kaçınılmaz olmuştur. Halen de bu etkiden çıkış söz konusu değildir.

Osmanlı konusunda hamasi nutuklar atmayı en çok seven İslami hassasiyetleri olduğu kabul edilen mevcut iktidar da yine kısır döngüyü kırmayı başaramamıştır. İktidarın yönetimi dönüştürmek yerine yönetimin sağladığı gücü keyfine göre kullanmayı tercih etmesi yaşanan kısır döngünün oluşmasında en büyük etkendir.

Topluma birlik, beraberlik söylemleri ile mesajlar veren iktidar gerçekte perde arkasında kendine tabi olanlara mevki makam dağıtmayı tercih etmiştir. İlk dönemlerinde toplumun tüm kesimlerini kucaklamaya imkan verecek bir sistem kurulabilseydi zihniyeti ne olursa olsun tüm toplum kesimleri devlet içinde kendilerine yer bulabilecek ve farklı anlayışlar arasında işbirliğinin oluşması sağlanabilecekti. Farklı anlayışların arasında işbirliği adalet anlayışının gelişmesini sağlarken toplumdaki birlik ve beraberlik gerçek anlamda oluşmuş olurdu. O zaman toplumsal güç devasa bir potansiyeli ortaya çıkarabilirdi. Bunun için toplumun tüm katmanlarının hayatına etki eden şeffaf, objektif işleyiş düzenlerinin kurulması gerekirdi. Ekonomide, siyasette, bürokraside başta olmak üzere tüm alanlarda gerçek anlamda yetkin olanların önü açılmış olsaydı adaletli bir toplum da oluşmuş olurdu.

Geçmişte iktidarı elinde bulunduranlar masa başı oluşturulmuş projeleri topluma dayatarak toplum mühendisliği yapıyorken İslami anlayışı kendilerine rehber edindiğini iddia eden bugünkü iktidar sahipleri eleştirdikleri tüm davranışları yapar hale gelmiştir. Geçmişte eleştirilen her davranış, iktidara sahip olunca kendi açısından yapılması gerekir hale gelince toplumdaki kısır döngü kırılmak yerine daha da derinleşmiştir. Yirmi yıl boyunca yaşanan iktidar tecrübesi toplumu birleştirmekten çok parçalamıştır.

Bugün gittikçe küçülen iktidar oluşturduğu menfaat dağıtım mekanizmalarını kullanarak gücünü korumaya çalışmaktadır. Cumhur ittifakı adı altında oluşturulmuş gruba her geçen gün birbiriyle taban tabana zıt da olsa yeni katılımlar dahil edilmeye çalışılmaktadır. Bu ittifaka girenler kendi grup menfaatlerine ulaşma adına kendilerini destekleyen toplum kesimlerini ikna edebilmektedir. Tek başına sahip olunabilmesi mümkün olmayan iktidar gücü oluşturulan ittifaka dahil olunması sayesinde faydaya dönüşmektedir. Bu durum aslında toplumsal yozlaşmayı da gittikçe derinleştirmektedir. Zira oluşturulan ittifak menfaate dayanmaktadır. Menfaate dayalı bu işbirliği uzun süreli olamaz. Cumhur ittifakının temel direği cumhurbaşkanıdır. Şahıslara dayanan bir sistem şahısların hayatları ile sınırlıdır. İktidarın oluşturduğu ittifakın karşısında oluşturulan Millet ittifakı da aslında gerçek anlamda bir alternatife dönüşmekten çok uzaktır. Millet ittifakını oluşturan bileşenlerin toplum nezdinde güven oluşturamayan yapısı iktidar alternatifi olmayı engellemektedir. Zaten iktidar gücünü elinde tutan Cumhur ittifakı da bu alternatifsizlikten beslenmektedir.

Ülkede birlik beraberliği sağlayacak adaletli bir yönetim sistemi cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından istenseydi kurulabilirdi. İktidar özellikle 2010 yılına kadar yaptıklarından dolayı açık bir eleştiriyi hak etmiyor denebilir. Zira iktidarın ilk dönemlerinde karşısında mevcut siyasal, ekonomik, askeri, bürokratik vesayet odaklarıyla mücadele etmek zorunda kalmıştı. Bu mücadele karşısında olması gereken sistem dönüşümünün yapılamamasının bir gerekçesi vardı denebilir. Ancak 2010 yılı sonrası ülkede oluşan yeni düzende Recep Tayyip Erdoğan adeta tek başına bir güç haline gelmiştir. 2010 sonrası iktidarı her yönüyle eline alan cumhurbaşkanı istediği dönüşümü sağlayacak bir sistemi kurabilir ve yaşatabilirdi. Bunu yapmak yerine kişisel iktidarını güçlendirmeyi tercih etmesi büyük bir hatadır. Ülke için de büyük bir kayıptır. Artık bu saatten sonra girilen yoldan geri dönebilmek mümkün görünmemektedir. En başta cumhurbaşkanının kalan ömrü ve şimdiye kadar oluşturduğu yapı geri dönüşe imkan vermez. Yaşanan yirmi yıllık iktidar tecrübesi tarihe büyük bir hüsran olarak geçecek gibi görünüyor. İktidar bunu kamuoyuyla paylaştığı Türkiye Yüzyılı söylemleri ile tersine çevirmeye çalışıyor ama sonucun değişeceğini kabul etmek için çok fazla iyimser olmak gerekiyor. Bu kadar iyimserlik için yeterli ve mantıklı göstergeler, zaman ve imkan mevcut değil.

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...