13 Temmuz 2023 Perşembe

Yeni Bakan Yusuf TEKİN İle Rasyonel Eğitim Politikası Mümkün mü?


 

Yeni milli eğitim bakanı Yusuf TEKİN’in bakanlığa başlaması ile birlikte ülkenin eğitim düzeninde yeni bir döneme geçildi. Bu yeni dönemin özelliği Yusuf TEKİN’in kişiliği ile de doğrudan ilgili. Bu iktidar döneminde Yusuf TEKİN geçmişte bir süre bakanlık müsteşarlığı görevinde de bulunmuştu. Bu dönemdeki uygulamalar aslında bakanlık dönemindeki uygulamaların da bir ön uygulaması olarak görülebilir.

Yusuf TEKİN’in müsteşarlık dönemi dönem itibariyle iktidar ile FETÖ’cüler arasında mücadelenin yoğunlaştığı bir dönemdi. Bu dönemde Yusuf TEKİN bakanlıktaki FETÖ’cülerin kısmen tespiti ve saf dışı bırakılmasına yönelik çalışmaların da başladığı dönem olarak nitelense yanlış olmaz. FETÖ’cülerle mücadele konusunda herkes kendine göre değerlendirmeler yapıyor. Bu yönüyle FETÖ’cülerle mücadele belki de Yusuf TEKİN’in en son eleştirileceği bir konu olabilir. Sonuçta paralel devlet yapılanması uygulaması hiçbir devlet için kabul edilemez. Bununla birlikte paralel devlet yapılanması tanımlamasının da doğru bir şekilde yapılması gerekiyor. Zira bir dönem FETÖ’cü diye kötülenen grupların benzeri bugün halen geçmişteki şekliyle var olmaya devam ediyor. FETÖ’cüler paralel yapı olarak kötü ise benzeri yapılar da aynı şekilde kötü olarak görülmesi gerekir. Oysa tıpkı FETÖ’cü diye nitelenen grupların bulunduğu dönemlerde bulunan başka yapılar bugün de aynı şekilde hatta güçlenmiş olarak varlıklarını devam ettiriyorlar. Siyasi iktidarla işbirliği içinde olanları kollarken iktidarla uyuşamayanları kötülemek devlet sistemi içinde yine olmaması gereken bir durumdur. Bu gün iktidarın koruması altında olan yapıların yarın ne yapacaklarını bilmek pek de mümkün olmuyor. Nitekim FETÖ’cü diye nitelenen grup bir dönem devleti yöneten bugünkü iktidarla adeta içtikleri su ayrı gitmez durumda idi. Paralel devlet yapılanması bu yönüyle doğru tanımlanıp devlet yönetim sisteminin buna göre kurulması, işletilmesi, yapılandırılması gerekir.

İktidarın kolladığı FETÖ benzeri paralel yapılar açısından mücadelede en son eleştiriye tabi tutulması gereken Yusuf TEKİN bu yönüyle dahi oldukça ileri düzeyde eleştirileri hak eden birisi konumunda. Yusuf TEKİN sivil toplum görünümlü paralel devlet yapılanması türü kurum, kuruluş ve yapılanmalarla güçlü bağı olan birisi. Bu yönüyle müsteşarlık döneminde bu ilişkilerini iktidarın hizmetine açıkça sundu. Bakanlık makamına gelmesi de aslında bu geçmişinden kaynaklanıyor.

Yusuf TEKİN’in müsteşarlık döneminde başlayan iktidar FETÖ’cü mücadelesinde kurulan Aktif Eğitim Sen Eğitim Bir Sen’den yoğun bir şekilde üye devşirmeye başlayınca Eğitim Bir Sen büyük telaşa kapılarak yeni sendika ile mücadeleye girişmişti. İktidarla arası bozulan FETÖ’cüler iktidarı alt etme gayretine girince iktidar da FETÖ’cülere karşı yeni ittifaklar aradı. Eğitim Bir Sen bu ittifakta önemli bir aktör olarak yer aldı. Yusuf TEKİN bu süreçte Eğitim Bir Sen sendikasının iktidarla girdiği işbirliğinde önemli bir organizatörlük rolü oynadı. İktidar eğitimi Eğitim Bir Sen sendikasına adeta teslim etti. O dönemde kurulan bu ilişki halen devam ediyor. Bugün Yusuf TEKİN Eğitim Bir Sen ile en iyi geçinen hükümet üyelerinden birincisi konumunda. Yusuf TEKİN’müsteşarlık dönemi sona erdikten sonraki süreçte gelen bakanlardan Ziya SELÇUK bakanlık kadrolarında değişikliklere gitmeye çalıştı. İktidar Ziya SELÇUK’un eğitim alanındaki kariyerinin toplum nezdindeki olumlu etkisinden yararlanmayı düşünerek açık bir karşı çıkışta bulunmadı. Buna rağmen bazı sivil toplum temsilcileri Ziya SELÇUK’un Yusuf TEKİN tarafından oluşturulan yapıyı bozduğuna dair eleştirileri kamuya yansıdı. Mahmut ÖZER dönemi de kısmen eğitim sisteminde sendika ve diğer paralel yapıların etkilerinden azade kaldı. En azından Yusuf TEKİN’in dönemindeki kadar başıboş bir etki süreci kolay kolay yaşanamadı. Yusuf TEKİN bakanlık makamına gelir gelmez müsteşarlık döneminde kurmaya çalıştığı yapıda ortaya çıkan çatlakları kapatmaya girişti. Çok daha güçlü bir şekilde istediği şekilde bir yapılanmayı oluşturmaya çalışıyor. Bu dönem bu yönüyle eğitim sistemindeki paralel yapıların daha etkin olacakları bir dönem olacak gibi görünüyor.

Paralel yapılarla mücadele süreci bu yönüyle genel olarak genel yönetimde, özelde de eğitim sisteminde doğru şekilde yönetilemiyor. Bu işleyiş düzeni iktidarın en zayıf yönlerinden birisi. Ne yazık ki geldikleri günden beri bu alanda doğru adım atmayı başaramadılar. Bu başarısızlık ülkedeki birlik beraberlik ruhunun gelişip güçlenmesine katkı yerine zarar vermiş durumda. Ülke şu an iki ana gruba bölünmüş durumda. Bir tarafta iktidarın sağladığı rantı kaybetmek istemeyen grup, diğer tarafta iktidara muhalefet oluşturmaya çalışan grup. İktidara muhalif olanların umut vaat edemeyen politika ve söylemleri toplumda istemeden de olsa daha büyük kaos olur korkusuyla iktidarın devamına neden olmuş gibi görünüyor. İktidarın girdiği çıkmazdan geri dönüş adına bazı adımlar atmaya çalışması ne kadar sonuç verecek zamanla görülecek. Bununla birlikte Milli Eğitim Bakanı Yusuf TEKİN’in bakan olarak seçilmesi girilen çıkmazdan en azından eğitim sistemi alanında çıkılmaya niyetli olunmadığını gösteriyor. Ekonomik alanda dönüldüğü söylenen rasyonel politika uygulaması eğitim sisteminde Yusuf TEKİN’in bakanlığında pek mümkün görünmüyor.

Yusuf TEKİN’in bakanlığa geldiği günden beri yoğun bir şekilde bakanlık kadrolarında değişiklik yaşanıyor. Genel müdürler, daire başkanları, il ve ilçe müdürlerinden birisi gelip birisi gidiyor. Bürokrasideki bu hızlı değişim aslında eğitimdeki politikasızlığın en belirgin göstergelerinden sadece birisi. Milli Eğitim Bakanlığı kızakta, çalışmadan maaş alan personelin en yoğun olduğu bakanlıklardan belki de birincisi dense yanlış olmaz. Yıllardır bakanlığın merkez ve taşra teşkilatında görev yapmış olan yönetici kadrolarında çalışmış olanların büyük çoğunluğu uzman, araştırmacı, müşavir adı altında bekletiliyor. Bu yoğun iş gücü aldıkları ücretlere karşın hiçbir hizmet üretmiyorlar. Çoğu evlerinde, memleketlerinde emeklilik zamanlarını bekleyerek zamanlarını geçiriyorlar. Bu konuda bakanlık hiçbir adım atmamakta ısrar ediyor. Ülkenin içine girdiği ekonomik krize rağmen kamuda yapılması gereken tasarruf tedbirlerinden en başta geleni bu personel politikasının değiştirilmesi bir zorunluluk iken yeni bakan Yusuf TEKİN bu konuda adım atmayı hiç düşünmüyor. İşleyişin aynen devam etmesine göz yumuyor.

Eğitim sisteminde ihtiyaç duyulan rasyonel politika uygulama sürecinin şu aşamada Yusuf TEKİN ile hayata geçmesinin mümkün görülmediği söylemi daha pek çok uygulama ile desteklenebilir. Fakat okuma kültürünün gelişemediği toplumumuzda uzun yazmak çok da yararlı değil. Bir başka yazıda devam etmek dileğiyle…

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...