Seçimler
yaklaşırken adaylık tartışmaları da her geçen gün ısınıyor. Cumhur ittifakı ve
millet ittifakı diye iki ana cephe yanında marjinal gruplar da kendilerince
yeni gruplar oluşturuyorlar. Seçim sistemi en küçük oy gruplarını dahi önemli
hale getirmiş durumda.
Cumhur
ittifakının adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iken karşısındaki adaya
ilişkin henüz bir isim açıklanmış değil. Yeni yönetim sistemi koalisyonlara son
verecek denirken en küçük grupların dahi kapsanmasına yönelik koalisyon
uygulamaları ortaya çıktı. Hükümetin kurulması aşamasında koalisyon yok gibi
görünse de istikrarlı bir yönetim için özellikle meclis içinde koalisyon
anlamında ittifaklardan kaçınılamıyor. Cumhur ittifakı diye oluşan grup yeni
yönetim sisteminde meclis çatısı altında ortaya çıkabilecek muhalefete karşı
doğdu. Bu ittifakın tarafları olan AK PARTİ/AKP meclis içinde ortaya çıkacak
muhalefete karşı MHP ile birlikte hareket ederek yasamayı elinde bulunduruyor.
Buna karşı MHP bürokrasinin içinde cumhurbaşkanı ile girdikleri perde arkası
diyaloğlar aracılığıyla istediklerini alıyorlar. MHP’nin hiçbir beklentisi
olmaksızın ittifakın içinde bulunduğunu iddia etmek gerçekçi görünmüyor.
Yeni
sistemde hiç kimse tek başına iktidara gelmeyi başaramıyor. Bu nedenle
ittifaklar zorunlu bir hale gelmiş durumda. Bu sistemin bu şekle dönüşeceğini
iktidarın öngördüğünü söylemek çok mümkün görünmüyor. MHP sayısal gücü ile
uyuşmayan bir etkiye bu sistem sayesinde sahip olmuş durumda. AK PARTİ/AKP iktidarı
MHP’ye bağımlılıktan memnun olmamakla birlikte sistemden geri dönmeyi de göze
alamıyor. Seçimler öncesi de döneceğini beklememek gerekiyor. Yaşanan tüm
sorunlara rağmen iktidarın halk nezdinde desteği önemli düzeylerde olmaya devam
ediyor gibi görünüyor. Anketlerde genelde birinci parti olarak çıktığı söylense
de tek başına yüzde elli oranını geçme ihtimali oldukça düşük. Bu nedenle
yanına alacağı diğer ortakları ile yüzde elliyi geçmeyi hedefliyor. Sadece MHP’ye
bağımlı olmaktan hoşlanmadığı için ortaklarını arttırma yollarını sürekli
arıyor.
Millet
ittifakı diye oluşan grup özellikle yerel seçimlerde yapılan işbirliği
sonucunda önemli başarılar elde etti. Yerel seçimlerdeki başarıyı
cumhurbaşkanlığı seçimlerine de taşımayı düşünüyor. İttifakın parçalarına
bakıldığında en büyük parça CHP olmakla birlikte iktidarı tek başına zorlaması
mümkün görünmüyor. Bunu bildikleri için millet ittifakı diye anılan grubu bir
arada tutmaya çalışıyor. Bu arada da ittifakın liderliğini ele almaya
çalışıyor. CHP’nin millet ittifakı içinde liderliği ele alması kolay
görünmüyor. CHP’nin geçmişten beri getirdiği bagajlar toplum içindeki desteğin
sınırlı kalmasına neden oluyor.
Cumhurbaşkanlığı
adayı konusu özellikle millet ittifakı içinde halen tartışma konusu. Toplum
içinde cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik geçmişten gelen olumlu
bakış son yıllarda iyice düştü. İktidara geldiği günden beri partisinin içinde
tüm güçleri eline geçirmesine rağmen son yıllarda yaşanan ekonomik sorunlar başta
olmak üzere diğer pek çok alandaki sorunlar cumhurbaşkanının imajını önemli
ölçüde sarsmış durumda. Uzun iktidar yılları içinde cumhurbaşkanının gösterdiği
performans kendisini büyük oranda yormuş durumda. Buna rağmen kenara çekilmeyi
düşünmüyor. Gelinen noktada iktidarın en kötü zamanlarında bırakmak da
istemiyor denebilir. Bu yönüyle belki anlaşılabilir bir bakış açısı denebilir. Cumhurbaşkanı
hiç yoktan var ettiği bir hareketin ülkede önemli başarılar elde ettiğini
görmüşken son yıllarda dibe vurmuş bir durumda bırakmak başarısızlığının da
tescillenmesi gibi görüneceği için son bir hamle ile kötü gidişten çıkmayı ümit
ediyor. Bununla birlikte bu hiç de kolay değil. Seçimler öncesi millete yapılan
vaatlere bakıldığında geçmişte güzel günler yaşattık. Dünyada ve ülke içinde
aleyhimize yapılan kötü niyetli girişimler nedeniyle olumsuz durumlara düşmüş
olabiliriz ancak bu durumdan toplumu yine biz çıkarırız söylemi kullanılıyor.
Yaşanan sorunlarda kendi sorumluluklarını kabul etmek istemiyorlar. Suçu
kendileri dışındaki güçlere atıyorlar. Bu da siyasal bir söylemden öte bir
anlam taşımıyor. Zira ülke içinde ve dışında yaşanan sorunlarda yönetimin başarısızlığının
olmadığını iddia etmek hiç de gerçekçi değil. Yirmi yılı geçen sürede devletin
her şeyine hakim olan bir anlayışın bu kadar uzun bir süreyi toplumun tümüne
yönelik politika ve uygulamalar geliştirmek yerine kendine bağlı zümreleri
öncelemesi sistemin çökmesine neden olmuşken suçluyu dışarda aramak doğru
değil.
Cumhur
ittifakı bu durumda iken millet ittifakı halen toplum nezdinde alternatif
durumuna gelmeyi tam olarak başarabilmiş değil. Millet ittifakı içinde adaylık
tartışması seçimler yaklaştıkça gün yüzüne çıkıyor. İttifakın en büyük ortağı
CHP haklı olarak kendi liderini aday olarak görmek istiyor. Buna karşın
ittifakın içinde bulunan diğer parçalarda tereddütler olduğu görünüyor. CHP’nin
lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığına toplumun tüm kesimlerinde gönül
rahatlığı ile evet diyenlerin oranı yeterli değil. Tek başına CHP adayının oranı
cumhurbaşkanını geçemiyor. Diğer ittifak ortaklarının dayandığı toplum
kesimlerinin kolayca CHP adayını desteklediğini söylemek halen mümkün
görünmüyor. İyi parti son zamanlarda CHP liderinin adaylığında seçimlerde
başarının kolay olmadığını, başka bir aday üzerinde uzlaşılması gerektiğini
dile getirdiği görülüyor. İyi parti İstanbul ve Ankara başta olmak üzere diğer
illerde yerel seçimlerde CHP adaylarını destekledi. Bu destekle birlikte
iktidara karşı başarı da kazanıldı. İyi parti İstanbul veya Ankara belediye
başkanlarını CHP lideri yerine aday yapmayı tercih ediyor gibi görünüyor.
Millet ittifakının aday profili içinde adı geçen kişi ismi fazla değil. Millet
ittifakı içinde yer alan küçük partilerin aday olarak dile getirdiği birileri
bulunmuyor.
Bu
durumda CHP’nin liderinin adaylığında ısrar etmesi ittifak içinde tartışmaları
daha da artırabilir. Bu tartışmalar iktidarın işine yarıyor. Seçimlerde hiçbir
adayın ilk turda yüzde elliyi geçemeyeceğinin kesin olduğu söylenebilir. Bu
durumda millet ittifakının aday tartışmalarını daha da büyütmeden çoklu adaya
gitmesi daha mantıklı görünüyor. Seçimlerde herkes kendi adayını çıkarır. İlk
turda çoğunluk sağlanamayacağı için ikinci tura en çok oy alan iki kişi
katılır. Bu durumda hakemliği millete bırakmak çok daha doğru olabilir gibi
görünüyor. En çok oy alan ikinci adayın etrafında millet ittifakının bir araya
gelmesi başarıyı da getirebilir. Aksi takdirde toplumda 2015 Haziran
seçimlerindeki benzer bir durumla karşılaşmak hiç de uzak bir ihtimal olmaz. Bu
süreçte aday üzerinde uzlaşma kavgası yapmak yerine adaylığın belirlenmesi
sürecinde herkesin kendi adayını göstermesi, uzlaşmanın söylemlerde de dile
getirildiği gibi ilkeler üzerinde yapılmasının üzerinde durulması çok daha
yararlı olacaktır.
|
Muhalifbakış |
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder