Bu söz 28 Ekim 1923 gecesi Mustafa Kemal tarafından
arkadaşlarına söylenmiş bir söz. Bu gün toplumun büyük bir kesiminde var olan
bir düşünce, söylem var ki her zaman her yerde çok doğal bir ifade olarak kabul
ediliyor. Bu söylem/düşünce; Cumhuriyet olmasa idi bu ülkede isimlerimiz,
dinimiz, kültürümüz, bağımsızlığımız vb. her şeyimiz bu durumda olmazdı.
Buradan hareketle Mustafa Kemal ismi adeta kutsallaştırılıyor. Mustafa Kemal
Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda henüz Atatürk soyadını almamıştı. Bugün
Mustafa Kemal ismi Atatürk’süz söylenince düşmanlık olarak algılanıyor. Bu
durum bile toplumdaki önyargıların ne kadar güçlü olduğunun açık bir
göstergesi. Toplumda halen ön yargısız bir değerlendirme alışkanlığı gelişemiş
durumda iken Cumhuriyetin bizi bu günlere getirdiğini iddia etmek ne kadar
gerçekçi sorusu insanın zihninde duruyor.
Cumhuriyetin
ilan edildiği tarih Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bir projesi olarak hayata
geçmiştir. Bu yönüyle yeni bir yönetim şeklinin ortaya çıkarılmış olması
geçmişten beri gelen sorunlardan soyutlanmanın başlangıcı olarak önemli bir
aşama olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte Cumhuriyetin ilan edildiği
tarihini öncesinden soyutlayarak ele alabilmek mümkün değil. Cumhuriyetin ilan
edilmesi ile birlikte adeta bir sihirli değneğin değmesi gibi her şeyin bir
anda değiştiğini kabul etmek geçmişi, bugünü ve yarını doğru bir şekilde
değerlendirememe anlamına gelecektir.
Mustafa
Kemal ATATÜRK ismini Cumhuriyetten soyutlamak ülkemiz tarihi açısından mümkün
değil. Sonuçta bu rejimi hayata geçirme sürecinde baş rolü oynayan kişi Mustafa
Kemal ATATÜRK idi. Bununla birlikte Cumhuriyetin ilanı ile birlikte toplumsal
yaşamın da büyük oranda Cumhuriyet rejiminin getirdiği düzene kavuştuğunu iddia
etmek doğru olmaz. Belki o günün şartlarında toplumun bir anda Cumhuriyet
rejimini anlayabilmesini, kabul edebilmesini beklemek gerekirdi denebilir. Bu
söylemin de doğruluk payı oldukça fazla. Bununla birlikte o zaman Cumhuriyet
ilan edildi, her şey değişti söyleminin ve bugün o dönemi kutsamanın da doğru
olmadığını kabul etmek gerekiyor. Cumhuriyet ilan edilmekle toplumsal hayatın hiçbir
alanı yeni rejimin gereğine uygun bir hale gelememiş iken ilan gününün bu kadar
kutsanması çok doğru bir davranış değil. Cumhuriyetin ilan edilmesi bir
başlangıç idi. Bu adımın atılması ile birlikte bir sürece girildi, bu sürece
giriliş tarihinin de önemsenmesi gerekir denebilir. Oysa Cumhuriyetin ilanı ile
birlikte toplumsal hayatta bir şey değişmemiş iken başka alanlarda değişti mi
sorusunun cevabına da bakmak gerekiyor. Aslında içinde yaşadığımız bu gün dahi
Cumhuriyet yönetiminin, rejiminin her şeyiyle hayata geçtiğini söylemek mümkün
değil.
Cumhuriyetin
ilanı ile birlikte değişen şey sadece padişahın yerine Cumhurbaşkanının
seçilmesi sisteminin gelmesidir. Cumhurbaşkanı o günkü şartlarda meclis
tarafından seçiliyordu. Meclise kimin geleceği Cumhurbaşkanı tarafından
belirleniyordu. Seçim sistemi 1946 yılına kadar tek parti ile devam etti. Tek
partinin olduğu bir sistemde milletvekillerinin kim olacağına karar veren
Cumhurbaşkanının seçimle belirlenmesinin Cumhuriyet rejiminin hangi olumlu
yönünü gösterdiği sorusunun cevabı yok. Halk görüntüde kendisini yönetecek
kişiler olan vekillerini seçiyordu denilse bu kişiler halkın bilgisiyle,
iradesiyle belirlenmiyordu. Bu gün de aynı durum söz konusu. Bu gün de halkın
bilinçli olmadığı söylemini iddia etmek çok gerçekçi değil.
Cumhuriyetin
ilan ediliş tarihine bakıldığında savaşın tamamen sona erdiği bir döneme
rastladığı görülür. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün savaş sırasında Cumhuriyet
rejimine geçileceği vaadiyle insanları kurtuluş savaşına teşvik ettiğine dair
tek bir tarihi kayıt yok. Öyle iken Cumhuriyet olmasaydı kurtuluş savaşında
işgallerden kurtulamazdık söylemi de doğru değil. Kültürümüzü, değerlerimizi,
dinimizi, vatanımızı korumak için savaşırken Cumhuriyetin adı anılmıyordu.
Dolayısıyla Cumhuriyet olmasaydı adımız, dinimiz, vatanımız olmazdı söyleminin
tarihi gerçeklikle ilgili yoktur. Tamamen duygusal bir söylemdir. Cumhuriyet
fikrinin ilk defa Mustafa Kemal Atatürk tarafından ortaya atıldığı söylemi de
doğru bir değerlendirme değil. Tanzimat dönemi sonrası batı ile girilen
etkilemiş sürecinde cumhuriyet fikri zaman zaman dile getirilen bir söylem idi.
Bu söylem zamanla Mustafa Kemal Atatürk’ün de zihnine yerleşmiştir.
Cumhuriyet
rejiminin yerini aldığı önceki Osmanlı yönetim sisteminin hayalini kuruyor,
beğeniyor değilim. Osmanlı yönetim sistemi çağın getirdiği şartlara uyum
sağlama yönünde bir çaba içinde bulunmak yerine var olan konumunu koruma adına
çağın şartlarına gözünü kapattığı için mevcut şekliyle var olmayı hak
etmiyordu. Bu gün de hiç kimse bir ailenin içinden seçilerek gelen kişilere
devlet yönetiminin teslim edilmesini kabul etmez/etmemeli. Bu gün zaman zaman
ön plana çıkarılan Osmanlı soyundan gelenlerin etrafında toplanmaya
çalışanların desteklenmesi saçma bir davranış. Ancak bu durumun sadece
Cumhuriyet rejimine geçişin bir gereği olarak görülmesi anlamsız. Bugün dünyada
cumhuriyet rejimi ile yönetilmediği halde dünyada herkesin beğeni ve
hayranlığını kazanan ülke yönetimleri var. Sonuçta keramet cumhuriyet rejiminde
değil. Çağın şartlarını ve gereklerini doğru okuyan bir yönetim sistemi kurulup
toplumun tümünün ihtiyaçlarını karşılamak, toplumun sorunlarının çözümünü
sağlamak amacıyla işletilmesi önemlidir. Bunu hangi rejim yaparsa yapsın bu
amacın göz ardı edilmemesi gerekiyor. Bu gün Japonya’da imparator, İngiltere’de
kraliyet var. Diğer başka ülkelerde de farklı yönetim sistemleri var. Buna
rağmen bu ve benzeri ülkeler toplumlarına hizmet etmede en gelişmiş bir yönetim
sistemine sahip durumdalar.
Bizde
Cumhuriyet kuruldu ancak halkın eğitim ihtiyacı, ekonomik, sosyal, kültürel pek
çok ihtiyaçları halen gerektiği gibi karşılanabilmiş değil. Sorunlar yumağının
içinde debelenmeye devam ediyoruz. Halen iyi işleyen bir yasama, yürütme, yargı
sistemi yok. Bağımsız bir basın yok. Yönetimi ele geçirenler kendilerine göre
yönetim erkini istedikleri gibi kullanabiliyor. Ülkenin alt ve üst yapısı
eksiklerle, sorunlarla dolu. Yerel yönetim geleneği halen oluşabilmiş değil. Tüm
bu eksikliklere rağmen her şeyimizi borçlu olduğumuz cumhuriyete teşekkür
etmeye devam.
|
Muhalifbakış |
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder