28 Ekim 2022 Cuma

Yarın Cumhuriyet İlan Ediyoruz!!!


 

             Bu söz 28 Ekim 1923 gecesi Mustafa Kemal tarafından arkadaşlarına söylenmiş bir söz. Bu gün toplumun büyük bir kesiminde var olan bir düşünce, söylem var ki her zaman her yerde çok doğal bir ifade olarak kabul ediliyor. Bu söylem/düşünce; Cumhuriyet olmasa idi bu ülkede isimlerimiz, dinimiz, kültürümüz, bağımsızlığımız vb. her şeyimiz bu durumda olmazdı. Buradan hareketle Mustafa Kemal ismi adeta kutsallaştırılıyor. Mustafa Kemal Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda henüz Atatürk soyadını almamıştı. Bugün Mustafa Kemal ismi Atatürk’süz söylenince düşmanlık olarak algılanıyor. Bu durum bile toplumdaki önyargıların ne kadar güçlü olduğunun açık bir göstergesi. Toplumda halen ön yargısız bir değerlendirme alışkanlığı gelişemiş durumda iken Cumhuriyetin bizi bu günlere getirdiğini iddia etmek ne kadar gerçekçi sorusu insanın zihninde duruyor.

            Cumhuriyetin ilan edildiği tarih Mustafa Kemal ATATÜRK’ün bir projesi olarak hayata geçmiştir. Bu yönüyle yeni bir yönetim şeklinin ortaya çıkarılmış olması geçmişten beri gelen sorunlardan soyutlanmanın başlangıcı olarak önemli bir aşama olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte Cumhuriyetin ilan edildiği tarihini öncesinden soyutlayarak ele alabilmek mümkün değil. Cumhuriyetin ilan edilmesi ile birlikte adeta bir sihirli değneğin değmesi gibi her şeyin bir anda değiştiğini kabul etmek geçmişi, bugünü ve yarını doğru bir şekilde değerlendirememe anlamına gelecektir.

            Mustafa Kemal ATATÜRK ismini Cumhuriyetten soyutlamak ülkemiz tarihi açısından mümkün değil. Sonuçta bu rejimi hayata geçirme sürecinde baş rolü oynayan kişi Mustafa Kemal ATATÜRK idi. Bununla birlikte Cumhuriyetin ilanı ile birlikte toplumsal yaşamın da büyük oranda Cumhuriyet rejiminin getirdiği düzene kavuştuğunu iddia etmek doğru olmaz. Belki o günün şartlarında toplumun bir anda Cumhuriyet rejimini anlayabilmesini, kabul edebilmesini beklemek gerekirdi denebilir. Bu söylemin de doğruluk payı oldukça fazla. Bununla birlikte o zaman Cumhuriyet ilan edildi, her şey değişti söyleminin ve bugün o dönemi kutsamanın da doğru olmadığını kabul etmek gerekiyor. Cumhuriyet ilan edilmekle toplumsal hayatın hiçbir alanı yeni rejimin gereğine uygun bir hale gelememiş iken ilan gününün bu kadar kutsanması çok doğru bir davranış değil. Cumhuriyetin ilan edilmesi bir başlangıç idi. Bu adımın atılması ile birlikte bir sürece girildi, bu sürece giriliş tarihinin de önemsenmesi gerekir denebilir. Oysa Cumhuriyetin ilanı ile birlikte toplumsal hayatta bir şey değişmemiş iken başka alanlarda değişti mi sorusunun cevabına da bakmak gerekiyor. Aslında içinde yaşadığımız bu gün dahi Cumhuriyet yönetiminin, rejiminin her şeyiyle hayata geçtiğini söylemek mümkün değil.

            Cumhuriyetin ilanı ile birlikte değişen şey sadece padişahın yerine Cumhurbaşkanının seçilmesi sisteminin gelmesidir. Cumhurbaşkanı o günkü şartlarda meclis tarafından seçiliyordu. Meclise kimin geleceği Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyordu. Seçim sistemi 1946 yılına kadar tek parti ile devam etti. Tek partinin olduğu bir sistemde milletvekillerinin kim olacağına karar veren Cumhurbaşkanının seçimle belirlenmesinin Cumhuriyet rejiminin hangi olumlu yönünü gösterdiği sorusunun cevabı yok. Halk görüntüde kendisini yönetecek kişiler olan vekillerini seçiyordu denilse bu kişiler halkın bilgisiyle, iradesiyle belirlenmiyordu. Bu gün de aynı durum söz konusu. Bu gün de halkın bilinçli olmadığı söylemini iddia etmek çok gerçekçi değil.

            Cumhuriyetin ilan ediliş tarihine bakıldığında savaşın tamamen sona erdiği bir döneme rastladığı görülür. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün savaş sırasında Cumhuriyet rejimine geçileceği vaadiyle insanları kurtuluş savaşına teşvik ettiğine dair tek bir tarihi kayıt yok. Öyle iken Cumhuriyet olmasaydı kurtuluş savaşında işgallerden kurtulamazdık söylemi de doğru değil. Kültürümüzü, değerlerimizi, dinimizi, vatanımızı korumak için savaşırken Cumhuriyetin adı anılmıyordu. Dolayısıyla Cumhuriyet olmasaydı adımız, dinimiz, vatanımız olmazdı söyleminin tarihi gerçeklikle ilgili yoktur. Tamamen duygusal bir söylemdir. Cumhuriyet fikrinin ilk defa Mustafa Kemal Atatürk tarafından ortaya atıldığı söylemi de doğru bir değerlendirme değil. Tanzimat dönemi sonrası batı ile girilen etkilemiş sürecinde cumhuriyet fikri zaman zaman dile getirilen bir söylem idi. Bu söylem zamanla Mustafa Kemal Atatürk’ün de zihnine yerleşmiştir.

            Cumhuriyet rejiminin yerini aldığı önceki Osmanlı yönetim sisteminin hayalini kuruyor, beğeniyor değilim. Osmanlı yönetim sistemi çağın getirdiği şartlara uyum sağlama yönünde bir çaba içinde bulunmak yerine var olan konumunu koruma adına çağın şartlarına gözünü kapattığı için mevcut şekliyle var olmayı hak etmiyordu. Bu gün de hiç kimse bir ailenin içinden seçilerek gelen kişilere devlet yönetiminin teslim edilmesini kabul etmez/etmemeli. Bu gün zaman zaman ön plana çıkarılan Osmanlı soyundan gelenlerin etrafında toplanmaya çalışanların desteklenmesi saçma bir davranış. Ancak bu durumun sadece Cumhuriyet rejimine geçişin bir gereği olarak görülmesi anlamsız. Bugün dünyada cumhuriyet rejimi ile yönetilmediği halde dünyada herkesin beğeni ve hayranlığını kazanan ülke yönetimleri var. Sonuçta keramet cumhuriyet rejiminde değil. Çağın şartlarını ve gereklerini doğru okuyan bir yönetim sistemi kurulup toplumun tümünün ihtiyaçlarını karşılamak, toplumun sorunlarının çözümünü sağlamak amacıyla işletilmesi önemlidir. Bunu hangi rejim yaparsa yapsın bu amacın göz ardı edilmemesi gerekiyor. Bu gün Japonya’da imparator, İngiltere’de kraliyet var. Diğer başka ülkelerde de farklı yönetim sistemleri var. Buna rağmen bu ve benzeri ülkeler toplumlarına hizmet etmede en gelişmiş bir yönetim sistemine sahip durumdalar.

            Bizde Cumhuriyet kuruldu ancak halkın eğitim ihtiyacı, ekonomik, sosyal, kültürel pek çok ihtiyaçları halen gerektiği gibi karşılanabilmiş değil. Sorunlar yumağının içinde debelenmeye devam ediyoruz. Halen iyi işleyen bir yasama, yürütme, yargı sistemi yok. Bağımsız bir basın yok. Yönetimi ele geçirenler kendilerine göre yönetim erkini istedikleri gibi kullanabiliyor. Ülkenin alt ve üst yapısı eksiklerle, sorunlarla dolu. Yerel yönetim geleneği halen oluşabilmiş değil. Tüm bu eksikliklere rağmen her şeyimizi borçlu olduğumuz cumhuriyete teşekkür etmeye devam.

 

 

Muhalifbakış

 

izmirmuhammedali@gmail.com

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...