28 Ekim 2022 Cuma

Sapkın Fikirlere Anayasa Engeli Söylemi!!!

    Sapkın diye nitelenen fikirlerin yapılacak bir anayasa değişikliği ile engellenebileceği söyleminin gerçeklikle bir ilgisi yok. Buna rağmen siyasal iktidar bu tür söylemleri ısrarla gündeme getirmeye, gündemde tutmaya çalışıyor. Bundaki temel niyetin topluma mesaj verme çabası olduğu açık. Topluma verilmek istenen mesaj biz iktidar olarak toplumun değerlerinin savunulucuğunu, koruyuculuğunu yapıyoruz. Bu nedenle yaklaşan seçimlerde bizi tercih etmeye devam edin denmek isteniyor.

            İstanbul uzun yıllar boyunca Osmanlı’nın baş kentliğini yapmış bir şehir. Bu şehrin özellikle Osmanlı döneminde merkezi konumda olan yerleşim yerleri gezdiğinizde aynı meydanda, sokakta pek çok cami olduğu görülür. Öyle ki camiler karşı karşıya, üç beş adım mesafeyle yaptırılmıştır. Bunları yaptıranlara bakıldığında genelde üst düzey bürokrat olan paşalar oldukları görülür. Vezirler, sadrazamlar başta olmak üzere devletin yönetim makamlarında bulunan kişiler tarafından yaptırılan bu camiler yanında padişahlar, padişah eşleri, anneleri veya diğer yakınları tarafından da camilerin yaptırıldığı görülür. Bu camilerin yapılmış olması toplumun dindarlığının bir göstergesinden çok bir yönüyle topluma, toplumun önderi durumunda olan kişi ve gruplara yönelik mesaj verilme endişesidir. Bir başka yönden de sahip olunan mal ve mülkün müsadere edilmesinin önüne geçme endişesidir.

            Cami yaptıran öyle padişahlar veya ileri gelen devlet yöneticileri vardır ki bunların günlük yaşayışlarının dinle ilgisi olmayan pek çok yönü olduğu görülür. Dinin haram saydığı pek çok alışkanlıkları yapan kişilerin cami yaptırmış olmasını, üstelik bu camilerin adım başına yapılmış olmasının dini ihtiyaçla bir ilişkisi olduğunu söylemek zorlayıcı bir yorumdur. Dönemin devlet ideolojisi ilayı kelimetullah idi. Böyle bir ideolojiyle uyumlu olduğunu göstermek en kolay cami yaptırmakla mümkün idi.

            Yaptırılan camilerin günlük ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla vakıflar kurularak mal bağışında bulunuluyordu. Bu malların sahibi durumunda olan vakıfların yönetim heyetleri vakfı kuran kişinin yakınları arasından belirleniyordu. Böyle olunca mala sahip olanlar dolaylı yönden sahip oldukları malların yönetimini yakınlarına kolayla aktarabiliyordu. Vakıf mallarının müsaderesi mümkün olmadığı için atanan kişiler ve sonraki nesiller var olduğu sürece malların yönetimine sahip olabiliyordu.

            Bugün iktidarda bulunan siyasal hareketin geçmişi de bu yönüyle Osmanlı’ya hayranlık besleyen bir anlayıştan geliyor. Toplumun büyük çoğunluğu arasında okuma, araştırma, sorgulama alışkanlığının olmaması siyasi iktidarın işini kolaylaştırıyor. Toplumda en fazla değer atfedilen alan din olduğu için iktidar da bu değere yönelik sonuna kadar mesaj vermekten kaçınmıyor. Dindar nesil yetiştirme vaadi, imam hatip okullarının, Kur’an kurslarının, diyanetin her yönden desteklenmesi toplumda önem atfedilen dini değerlerin sahiplenildiğine dair bir mesajdan öte bir anlam ifade etmiyor ne yazık ki. Bu gün gündeme gelen sapkın fikirlerin anayasal düzenlemelerle engellenmesi söylemi de bu tür bir mesaj.

            Sapkın fikir denilen söyleme bakıldığında adı üstünde bir fikir olarak insanların zihinlerinden kaynaklanan bir olgu. Zihinde var olan bir olgunun engellenmesi anayasal düzenlemeyle değil ancak her bir insanın zihninde doğru bir düşünce, ideal yerleştirilerek mümkün olabilir. Bu ise genel anlamda eğitim sisteminin bir işidir. Oysa mevcut iktidar eğitim sistemini sürekli yap-bozlarla işlevsiz bir araca dönüştürmüş durumdadır. Eğitim sisteminin işlevselliği kadar bu sistemi destekleyen alt ve üst sistemlerin iyi işlemesi de bir gerekliliktir. Bir başka deyişle sadece eğitim sisteminin çabası ile toplumdaki düşünce sistemi değiştirilemez. Eğitim sistemi oluşturulmuş düşünce sisteminin topluma ve toplumu oluşturan bireylere aktarılmasında organik bir yapıdır. Bu organik yapının bağlı olduğu alt ve üst sistemler eğitim sisteminin çalışma düzenini çok fazla etkiler. Bu etki öyle bir duruma gelir ki eğitim sistemi bugün bizdeki olduğu gibi işlevsizleşebileceği gibi etkin bir işleve de dönüşebilir. Üst sistem denilen yapı genel olarak devletin üst düzey yönetim sistemidir. Üst düzey yönetim sistemi eğitim sisteminin işlevselliğine olumlu veya olumsuz büyük etki yapmaktadır. Bu gün bizde olumsuz bir etki söz konusudur. Devletin üst düzey yönetim sistemi kendine özgü bir şekilde eğitim sisteminin işlemesine fırsat vermemektedir. Eğitim sisteminin bürokratik işleyiş düzeninde bir sistem yoktur. Bürokrasi sürekli üstten müdahalelerle ne yapacağını bilmez bir hale gelmiştir. Bürokratik işleyişte ehliyet ve liyakati önceleyen bir düzen yoktur. Eğitim sisteminin ihtiyaç duyduğu insan gücü kaynağı yetiştiren bir sistem yoktur. Bu sistemsizlik adamını bulan herkesin her yerde görev alabilmesine neden olmaktadır. Sistemi tanımayan kişilerin bulunduğu mevki ve makamlar, kurum ve kuruluşlar kendileri için belirlenmiş görev ve sorumlulukları yerine getirememekte, sürekli kaynak tüketirken hiçbir üretim yapamamaktadır. İnsan gücü israfı, kaynak israfı, zaman israfı gibi her alanda var olan israf eğitim sisteminin işlevsizleşmesine neden olmaktadır. Bugün geçmişten bugüne gelen sürece yakından bakıldığında geçmişte var olan hemen her sorun aynı şekliyle varlığını devam ettirirken gelişen dünya ve teknoloji ile birlikte ortaya yeni sorunlar da çıkmıştır. Eski ve yeni sorunları ile eğitim sisteminde istenen başarının, verimin, işleyiş düzeninin sağlanabilmesi mümkün değildir. Bu yönüyle mevcut yönetim anlayışı ile mevcut eğitim sisteminin başarılı bir işleyişe kavuşabilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla eğitim sisteminin bu şekliyle kendinden beklenen görev ve sorumlulukları işlevleri yerine getirmesini beklemek boş bir hayaldir.

         Mevcut iktidar genel yönetim anlayışını değiştirmeyi, yönetim anlayışını çağın gerektirdiği bir yapıya kavuşturmayı istememektedir. Zira yönetim anlayışı toplumun genelinin menfaatini düşünmesi, her alana müdahil etmek yerine her alanın kendine özgü çalışma düzenine uygun özerk bir işleyiş yapısı kurmasını gerektirmektedir. Bu durum iktidarda bulunan ve yönetme hırsına büyük oranda kendini kaptırmış olan yöneticilerin arzu ve isteklerine uymamaktadır. Her yere müdahil olmanın verdiği psikolojik doyum toplumun geneline zarar verdiği halde bunu görmek, kabul etmek istememektedirler.

              Toplumda uzun yıllar boyunca var olan kamplaşmanın ortaya çıkardığı güvensiz ortam içinde iktidarın yaşadığı mağduriyet kendisini toplum nezdinde ödüllendirilmesi düşüncesini doğurdu ve sonuçta yirmi yılı aşan bir süredir mağduriyetin meyvelerini yiyen iktidar başta kurduğu sistemi toplumun genelinin yararına işletmek yerine kendine ram olacak gruplar oluşturmaya hizmet edecek şekilde işletmeye yöneldi. Bu durum iktidarın en büyük handikabı. Bu handikap iktidarın başındakilere güç devşirme imkanı verdiği halde toplumun geneline yarar sağlamadı. Bunun yerine küçük küçük menfaat grupları oluşturuldu. Oluşturulan menfaat grupları sahip oldukları avantajların devamı adına kurulan sistemi ayakta tutmaya çalışıyor. Ancak menfaat grupları ortaya çıkan artı değeri toplumla paylaşmak istemedikleri için toplumun genelinde hoşnutsuzluk ortaya çıkmasına neden oldu. Toplumda iktidara ehil olduğunu gösteremeyen bir muhalefetin olması mevcut iktidar için en büyük avantaj. Buna rağmen yaşanan ekonomik, sosyal, siyasal sorunlar artık katlanılamaz hale dönüşmeye başladı. İktidarın mevcut kötü gidişi geri çevirebilmesi ancak oluşturduğu menfaat gruplarını terk etmesine bağlı iken iktidarın bunu yapabilmesi kendisini destekleyen kitlenin azalmasına neden olacak. Bu nedenle bu yolu tercih de edemiyorlar. Kendilerine bağlı kitleleri tutabilme adına sürekli mesajlarla algı yönetilmeye çalışılıyor. Sapkın fikirlerle mücadele söylemi de bu algının yönetilmesine yönelik bir çabadan öte bir anlam taşımıyor.

 

 

Muhalifbakış

 

izmirmuhammedali@gmail.com

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...