8 Temmuz 2022 Cuma

LGS Sınavı ve Bitmeyen Eğitim Handikabı

Ülkemizdeki eğitim sorunları sadece eğitimden sorumlu bakanlığın çalışması ve çabası ile ortadan kaldırılabilecek kadar kolay değil. Eğitim sorunları oldukça karmaşık, girift, uzun ve kapsamlı çalışmayı gerektiren sorunlar. Eğitim dışındaki tüm diğer alanların eğitimle birlikte işbirliğini gerektiren sorunlar bu kapsamda ele alınamayınca çözülemiyor. Çözülemeyen sorunlar da bakanlığı yan yollara kaçmaya zorluyor.

Geçmişte bir dönem tüm okullar öğrencilerin tümünü merkezi sınavda aldığı puana göre kabul ediyordu. Merkezi yarışma sınavına eğitim alan tüm öğrenciler adeta girmek zorunda idi. Herkesin sınavda aldığı puana göre sıralama yapılıyor ve okulların tümü en üst puandan en düşük puana doğru yapılan sıralamaya göre okullara kayıt hakkı kazanıyordu. Bu sistemin yarattığı kaos/sorun/karmaşa görüldü ve bundan vazgeçildi. Bunun yerine herkesin en yakınındaki okula gideceği iddia edildi. Buna rağmen küçük bir azınlık için önce fen liseleri sınav puanıyla öğrenci seçmeye devam etti. Ardından bu sayı her geçen gün arttı. Fen liselerine eş değer konumda nitelendirilmeye çalışılan sosyal bilimler liseleri de aynı gruba dahil edildi. Bir süre sonra İmam Hatip liselerine talep olmadığı görülünce İmam Hatip Lisesine çocuğunu göndermeyi düşünen aileler için yeni bir model geliştirildi. Fen ve Sosyal Bilimler lisesi programı uygulayan proje imam hatip liseleri gibi garip bir kategori oluşturuldu. Bu aralıktan pek çok farklı ortaöğretim kurumu geçmeye başladı. Artık proje uygulayan okul kategorisinde Anadolu liseleri, mesleki ve teknik Anadolu liseleri ve diğer tür okullar da proje uyguluyoruz adı altında ayrıcalıklı hale gelmeye başladı. Ülkenin genel eğitim politikalarına yönelik çalışmalar yapması gereken bakanlığın okulların öğretmen ve yöneticilerinin atanmasına kadar ayrıntıya giren işlerle uğraşması bir başka handikap.

Bu uygulama aslında nitelikli eğitim talebinde bulunan nüfusu tatmin etmek amacıyla geliştirilmiş bir yan yol olarak kullanılmaya başlandı.

Sistemde bulunan herkesin yarışma sınavındaki durumuna göre bir okula yerleşmesi önemli bir sorun oluştururken hiçbir sınav yapılmaksızın öğrenci yerleştirilmesi uygulaması da nitelikli okul talebine sahip olan aileleri tatmin etmedi. Bu yoğun talebi karşılayamayan bakanlık sorunları çözecek köklü çözümler bulmak yerine pansuman çözümler üreterek sorunların etrafından dolaşmayı tercih ediyor.

Nitelikli eğitim talebi toplumun tümü tarafından dile getirilen bir talep değil. Eğitimin önemine inanma düşüncesi/ihtiyacı/gereksinimi üst düzey bir gereksinim. Ülkede toplumun büyük çoğunluğunun sosyo ekonomik düzeyi dünyadaki genel ortalamanın oldukça altında. Bu durum temel düzeydeki ihtiyaçların karşılanmasını zorlaştırıyor. Toplumun çoğu temel düzeydeki ihtiyaçlara odaklanmak zorunda kaldığı için eğitim gibi üst düzey gereksinimlere yeterince zaman ayıramıyor. Toplumdaki dengesizlikleri ortadan kaldırıp adaletli bir toplum yapısı oluşturması gereken devlet ve devletin yetkili kurum ve kuruluşları ile bunların başında bulunan yetkili ve sorumlular bu sorunlarla uğraşmak yerine daha kolay işlerle uğraşmayı tercih ediyorlar.

Sınavla öğrenci alan okullar nitelikli okullar olarak isimlendiriliyor. Bu okullarda sınıf mevcutları 30’u geçemiyor. Öğrenciler merkezi sınavda aldıkları puanlara göre bu okullara yarışma sınavındaki seviyelerine göre alınıyor. Sınavla öğrenci alan okullar kapsamında fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, Anadolu liseleri ile özel bir proje/program uygulayan okullar yer alıyor.

Sınavla öğrenci alan okullar dışındaki okullar mefhumu muhalifinden hareketle niteliksiz okullar olarak isimlendirilmek zorunda kalınıyor. Bu okullarda sınıf mevcutlarında herhangi bir sınır olmadığı için uygulamada kırklara dayanabildiği gibi geçe de biliyor. Adrese dayalı bir kayıt sistemi uygulandığı iddia edilse de yerleşim birimlerindeki tüm okullar tek bir yerleşim yeri olarak belirlendiği için aslında uygulamada yine not ortalamasına göre bir sıralama yapılmak zorunda kalındığı için seviyeye göre gruplanmış öğrencilerden oluşan okullar yine ortaya çıkmış oluyor. Aslında bu uygulama geçmişteki sınav puanına göre yapılan yarışma sınavına dayalı sıralamadan çok da farklı bir sonuç doğurmuyor. Okullar yine başarı durumuna göre gruplanmış durumda. Ayrıcalıklı gruplara özgü okullarla sıradan insanlara özgü okullar bir şekilde ayrılmış oluyor. Ayrıcalıklı gruplara özgü okullar nitelikli, sıradan toplum kesimlerine özgü okullar niteliksiz. Geçmişten bu güne varlığını sürdüren paran kadar konuş anlayışı sürgit devam ediyor.

Eğitim sisteminde yer alan okulların nitelikli ve niteliksiz diye ayrılması kadar bu ayrımı eğitim sistemini yöneten bakanlığın yapması çok daha garip/ilginç ve de acı.

Nitelikli eğitim almak her vatandaşın en temel hakkı olduğu halde bu hakkın kullanımından sorumlu devlet kurumu olan milli eğitim bakanlığının bu konuda üzerine düşeni yapmak yerine nitelikli eğitim endişesi taşıyan küçük bir azınlığa hizmet eder şekilde davranması garip/ilginç ve acı.

Bakanlığın mevcut eğitim sorunlarını çözme iradesini ortaya koyamamasının en önemli nedeni neyi nasıl yapacağı konusundaki kafa karışıklığı yaşanmasıdır. Mevcut siyasal iktidarın ülke yönetimine ilişkin vizyonsuz bakışı bu kafa karışıklığının yaşanmasına neden oluyor denebilir. Vizyonsuzluğun nedeni ise mevcut dünya gerçeklerinden habersiz bir yaşam felsefesine, bakış açısına sahip olunması. Mevcut iktidar geçmişten bugüne gelinceye kadar içinden geçerek geldiği tarihi mirası, kültürel, siyasal arka planı sağlıklı bir toplumsal zemine oturmuyor. Bunun nedeni de ülkenin genel toplumsal zemininin sağlıksız olmasından kaynaklanıyor denebilir. Türkiye toplumu geçmişten beri sağlıksız bir yapıda varlığını sürdürdü. Toplumdaki sağlıksız yapıyı tam olarak ortaya koyabilmek o kadar kolay değil. Toplumun tarihi, siyasal, sosyal, coğrafi, kültürel, ekonomik pek çok yönü var. Bunların tümünü kapsayabilmek oldukça zor. Toplumun sağlıksız yapısından süzülerek ortaya çıkan siyasal, sosyal gruplar mevcut kurumları kullanarak toplumsal hayata hizmet sunmak zorundalar. Kamu hizmeti amacıyla oluşturulmuş kurumlar toplumun tüm kesimlerini içine almak zorunda. Toplumun tüm kesimlerini içinde barındıran sosyal gruplar sahip oldukları her tür siyasal, sosyal, kültürel mirası içinde bulundukları kurumlara taşıyorlar.

Türkiye toplumunun hastalıklı yapısının ortaya çıkardığı kurumsal yapılardan birisi olan eğitim sistemi de diğer yapılardan farklı bir anlayışta oluşturulmadı.

 

                                                                                        Muhalifbakış 

                                                izmirmuhammedali@gmail.com

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...