Dindar anlayışa sahip olan kesimler yıllar
yılı yok sayılmaktan, çağdaşlaştırma projeleri ile yozlaştırılmaktan, dini
değerlerin baskı altında tutulmasından, özgürlüklerin kısıtlanmasından
yakınarak toplumda seslerini duyurmak için uğraş verdiler. Toplumda özgürlük ve
demokrasinin en başta gelen savunucuları arasında yer alan dindar kesimin önde
gelenleri radikal dinci akımlardan kendilerini soyutlamak amacıyla muhafazakar
demokrasi söylemlerini adeta kimseye bırakmadılar. Öyle bir zaman geldi ki
toplumun büyük çoğunluğu için adeta tek proje sahibi gruplar olarak
kendilerinin olduğunu iddia eder oldular. Bu söylemler uzun süren toplumsal
sorunların getirdiği 2001 yılı tıkanıklığından çıkış olarak toplumun büyük
çoğunluğu tarafından kabul gördü. 2002 seçimleri ile birlikte AK PARTİ iktidarı
devletin yönetimine sahip olmayı başardı. Bu durum özellikle seküler ve laik
kesimler tarafından uzun süre hazmedilemedi. İktidarın devri adeta ayak
sürünerek gerçekleşirken iktidar olabilirsiniz ancak muktedir olamazsınız
sloganları ile karşılandı. Hukuk başta olmak üzere ekonomi, askeri ve sivil
bürokrasi, akademik dünya AK PARTİ iktidarını boğmak için elinden geleni yaptı.
Kapatma davaları ile karşı karşıya kalan iktidar bu süreçte toplum nezdindeki
gücünü artırmak amacıyla daha fazla demokrasi, özgürlük ve sivilleşme
söylemlerine sarıldı. Bu süreç 2010 yılına kadar devam etti. Bu süreçte iktidar
toplumun tüm kesimlerini yanına almak için büyük çaba harcadı. Bu çabanın
sonuçlarını da aldı denebilir.
İktidarın en önemli handikaplarından birisi
söylemlerinde güçlü bir şekilde kullandığı demokrasi, özgürlük ve sivilleşme
söylemlerini sistematik bir yönetim uygulamasına dönüştürememek oldu. Devletin
yönetimini demokratik yöntemlerle eline alan iktidarın yapması gereken şey
toplumun tüm alanlarında bu söylemlere uygun yönetim düzenleri kurması iken
iktidar bunun tam tersine hareket ederek söylemlerin arkasında oluşturduğu
perde arkası mekanizmalarla demokratik olmayan gayri nizami düzenler kurma
yolunu seçti. Geçmişte yok sayılan, ezilen dindar kesimlere hoş görünme, onları
memnun etme endişesi ile devlet kademelerinde onlara yer açmaya başladı. Bunu
yaparken de siyasi teşkilatını kullandı. İktidarın partisi ile etkileşim
kurarak devlet kademelerine girme yolunu kullanan tüm cemaat grupları kendi
adamlarını bir yerlere sokma yarışına girdiler. Geçmişten beri toplumun tüm
kesimleri ile iç içe geçmiş olan cemaat yapıları sahip oldukları güç nispetinde
kendilerine alan açma yarışına girdiler. Geçmişten beri cemaat yapılarının
içinde en sistemli, pragmatik, güçlü yere sahip olmayı başarmış olan
fethullahçılar grubu bu yarışta diğerlerinden daha öne çıktı. Geçmişten beri
tüm cemaat yapılarından kendilerini sürekli ayrı bir konumda gören bu grup
iktidarın cemaatlere gösterdiği hoşgörüyü en fazla istismar eden en güçlü grup
haline geldi. Fethullahçı grup eğitim sektörü başta olmak üzere emniyet ve
yargı bürokrasisi aracılığı ile resmi işleyişte büyük bir yere sahipti. Gazete,
televizyon, radyo gibi yazılı ve görsel medyada olsun iş adamları aracılığı ile
oluşturduğu dernekler aracılığıyla iş dünyasında olsun yerel ve ulusal pek çok
alanda büyük çaplı faaliyetlerle yeni iktidar döneminde pastadan en fazla payı
almayı başardılar. İktidar bu süreçte bu grubun sahip olduğu her tür aracı
kullanmaktan uzak durmadı. Bu durum karşılıklı bir menfaat ilişkisi oluşturdu.
Bu ilişki mevcut mevki makamlar tükeninceye kadar devam etti denebilir. Dağıtılacak
her tür kaynağın zamanla azalması ile birlikte iktidar ile fethullahçı grubun
menfaat yollarının daha fazla kesişmeye başlamasına neden oldu. Menfaat çatışması
sonucunda siyasal iktidar ile fethullahçı grup arasında savaşın başlamasına
neden oldu. İktidar taraftarları siyasal mücadele sonucunda sahip oldukları
devlet gücünü doğal olarak yönetimde hiçbir riski üzerine almayan fethullahçı
gruba karşı kullanmak zorunda kaldılar. Fethullahçı grup buna karşı sahip
olduğu her tür gücü iktidarı yıpratma, zayıflatma amacıyla kullanma yoluna
girmek zorunda kaldı. Bu çerçevede iki grup arasında yaşanan güç mücadelesinde
iki taraf da birbirine karşı sahip olduğu tüm araçları kullanmaya başladı.
İktidar Fethullahçı grubun en önemli güç devşirme aracı olan dershane
sektöründe düzenlemeler yaparken karşı taraf emniyet ve yargı bürokrasisindeki adamları
aracılığıyla yolsuzluk operasyonlarını kullanmaya çalıştı. Sahip olduğu basın
yayın araçlarını da yoğun bir şekilde iktidara muhalif kişi ve gruplara açtı.
Sistemli devlet gücüne karşı Fethullahçı grubun şansının olması beklenemez.
Kaldı ki bu grup iktidarla girdiği işbirliği ile sahip olduğu gücü toplum
kesimleri içinde haksız bir şekilde hemen herkese karşı kullandığı için zaten
bir toplumsal temele de dayanmıyordu. Diğer cemaat grupları ile kendisini
sürekli uzak tuttuğu için geçmişte de bu cemaat grupları tarafından dışlanan
Fethullahçı grup sonuçta yalnız kaldı. Sahip olduğu dış desteklerin de
yönlendirmesi ile 15 Temmuz kalkışmasına kadar sahip olduğu tüm mühimmatı
kullandı ve sonuçta kendisini bitirdi.
Siyasal iktidar söylem düzeyinde kullandığı
özgürlük, demokrasi ve sivilleşme kavramlarını toplumun tüm kesimleri için
hayata geçirecek bir yönetim düzeni kurabilirdi. Bu çerçevede hangi zihniyette
olursa olsun herkesin bürokraside yer almasına yardım edecek objektif seçme
sınavları aracılığıyla en liyakatli olanları seçebilirdi. Bu tür objektif seçme
sınavları aracılığıyla işe girme imkanı bulan hiç kimse gayri nizami kişi ve
grupların ağına, kapısına düşmezdi. Bu tür yapı ve gruplar da güçlenme imkanı
bulamazdı. Sırf bizim adamlarımızdan oluşan devlet kadroları oluşturacağız
endişesiyle girilen bu yanlış kadrolaşma çabası iktidarın kendi kendini
bitirmesine neden olan en önemli hususlardan sadece birisidir.
Geçmişte aynı yolun yolcusu zannettiği cemaat
yapılarından görülen ihanet iktidarı kendi bağlılarını yaratma yoluna gitme
tercihini kullanmaya itti. Bu amaçla kendine yakın kişiler tarafından
oluşturulan sivil toplum yapıları, vakıf, dernek ve diğer kurum ve kuruluşlar
aracılığıyla kendine bağlı toplu kesimleri oluşturmaya çalışıldı. Bu yapılar
aracılığıyla referanslar aranınca insanlar geçmişte kullandıkları maskelerin
benzerlerini bu kez iktidara ait olanlardan seçmek zorunda kalır oldular.
Geçmişte insanlara dayatılan iki yüzlülük bu kez iktidarın şablonları kullanılarak
yeniden gün yüzüne çıkmış durumda. Oluşturulan mülakat sistemleri ile objektif
sınav kriterinin aşılmasının yolu bulunmuş oldu. Oysa bu durum iktidarın güç
kaybetmesine neden olan ana unsurların başında geliyor. Buna rağmen bu yoldan vazgeçilemiyor.
Büyük bir kısır döngü oluşmuş durumda.
İktidar sahip olduğu devlet gücünü sadece
kadrolaşmak için kullanmadı. Siyasal sorumluluk sahibi olduğu iddiasıyla
topluma yönelik hemen her alana gelişigüzel müdahil olmaya başlaması bir başka
sorun alanıdır. Ekonomi başta olmak üzere eğitim, yargı, imar, şehirleşme ve
tarım/ziraat/hayvancılık gibi hemen her alan kendine özgü bilgi sistemi,
işleyiş yöntemi ve araç gereciyle özgün ve özerk uygulama alanları olması
gerekirken sürekli siyasal iradenin müdahalesine açık hale getirildi. Bu alanlara
özgü bilimsel çalışma düzeni yerine liderin söylemlerine bağlı işleyiş
alanlarına dönüşüp kendine özgü çalışma düzenini terk etti. Bu gün dünyanın
hemen her yerinde ekonomi biliminin gereğine göre hareket eden devletlere
karşın bizim ülkede ekonomi biliminin temel ilkeleri görmezden gelinmeye devam
ediliyor. Eğitim sisteminin yetişmiş insan gücü devre dışı bırakılarak siyasal
iktidarın güdümünde oluşturulmuş politika kurulları ile günübirlik eğitim
uygulamaları bugün hayata geçerken yarın kaldırılıyor. Sürekli bir yaz boz
uygulaması geçmişten beri gelen eğitim sorunlarının devam etmesine neden olurken
çağın getirdiği yeni uygulamalarla yeni sorun alanları ortaya çıkıyor. Tarım
politikaları dışa bağımlı bir devlet/toplum yapısı ortaya çıkarmış durumda.
Siyasal iktidar sahip olduğu devlet gücünün
yarattığı maddi kaynakları kendine taraftar olanlara dağıtarak yeni bir menfaat
grubu oluşmasına neden oldu. İktidara yakın olmanın getirdiği maddi kaynaklara
kolay ulaşma imkanı iktidarla güçlü bir bağ oluşmasına da neden olmuş durumda.
Bu menfaat ilişkisinin oluşturduğu zümre iktidarın devam etmesi halinde menfaatlerinin
devam edebileceğinin farkında olarak iktidarın hayatını uzatmanın yollarını
arıyor. Bununla birlikte toplumun büyük çoğunluğuna ulaşmayan imkanlar büyük
çoğunluğun yokluk içinde kalmasına neden olmuş durumda.
İktidarın bu sorunlar sarmalından çıkabilmesi
oldukça zor görünüyor. Uzun bir zamandır oluşturulan kaynak dağıtma
mekanizmasının oluşturduğu menfaat ilişkisinin kısa sürede bozulacağını
beklemek çok mümkün görünmüyor. İktidarın şimdiye kadar oluşturduğu bu düzeni
tamamen bozması, tersine bir duruma sokması zaten azalmış olan toplumsal
desteğin tamamen bitmesi anlamına geleceğinden mümkün değil. Bu düzenin topluma
yarar sağlamadığı da açık. Bu nedenle toplumun tümüne hizmet eden bir sistemin
kurulması bu saatten sonra bu iktidarın yapabileceği bir şey değil. Kendine
bağlı kadroları devre dışı bırakacak, ehliyet ve liyakati önceleyen bir seçme
sisteminin kurulması da yine aynı şekilde mümkün değil. Bu güne kadar uygulanan
ekonomi, eğitim, sağlık, yargı, tarım politikalarından tamamen vazgeçebilmek de
yine mümkün görünmüyor. Bu politikalardan dönüş şimdiye kadar yapılanların
yanlışlığını kabul anlamına geleceği için iktidar tarafından bunun kabul
edilmesi en yakın seçimlerde başarısızlığın kabulü anlamına da gelecektir.
Bu saatten sonra mevcut iktidarın bir şeyleri
değiştirmesi, olumlu yöne çevirmesi çok mümkün görünmüyor. Bundan sonra
muhalefet gruplarının akıllı politikalar, söylemler ve taahhütlerde bulunması
gerekiyor. Buna rağmen ülkenin bu güne kadar yaşadığı sorunlardan kısa sürede
kurtulabileceğini beklemek de doğru değil. Mevcut sorunlar yumağının
çözülebilmesi için en azından 2-3 yıllık doğru politika uygulamalarına ihtiyaç
gösteriyor. Yen dönemde geçmişe dönük etkin bir sorgulama, yargılama sürecinin
işleyeceğini beklemek de şimdiye kadarki ülke geçmişi dikkate alındığında çok
gerçekçi değil. Keşke etkin bir sorgulama ve yargılama sistemi kurularak
geçmişte yapılan yanlışların hesabı sorulabilse ama bu da hayal gibi görünüyor.
Geçen yıllardan ders alınabilirse bu da büyük bir kazanım olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder