Eğitim ve kültür
konusunda yeterince başarılı olamadık itirafını dile getiren iktidar kanuni
düzenlemelerle başarıya ulaşmaya çalışıyor. En son Öğretmenlik Meslek Kanunu
yürürlüğe girdi. Kanunun hazırlanması, mecliste görüşülmesi, kabul edilmesi
iktidar ve destekçisi ittifak bileşenlerinin gayreti ile toplumda fazla gündeme
gelmeden istendiği şekliyle tamamlandı. Toplum nezdinde tartışılmadan yapılan
yasal düzenlemeler ne kadar hayatın içinde yaşanan sorunlara çözüm olacak
zamanla görülecek. Bununla birlikte ortaya çıkan esere bakarak da bir takım
değerlendirmeler yapılabilir. Kanunun yapılacağına dair söylemler uzun zamandır
dile getiriliyordu. Bu söylemler toplumda büyük beklentiler oluşturmuştu.
Ortaya çıkan eser toplumda büyük bir hayal kırıklığına neden oldu. Adı
öğretmenlik mesleği olmakla birlikte öğretmenlik mesleğine dair küçük bir
bölümü konu alan bir kanuni düzenlemenin fazla bir etkisinin olacağını düşünmek
abesle iştigalden öte bir anlam taşımıyor. On iki maddelik kanun metninde
öğretmenliğe dair dört madde mesleğe dair açıklama ve düzenlemeler getirirken
diğer sekiz madde rutin yasal metinlerde olan amaç, kapsam, yürürlük ve yürütme
gibi başlıkları taşıyor. Dört madde ise adaylık, meslekte kariyer basamakları kavramları
dışında diğer yasal düzenlemelerdeki kavramların tekrarından başka yeni bir şey
içermiyor. Adaylıkla ilgili hükümler geçmişte başka düzenlemelerde yer almıştı.
Mesleki kariyer basamakları da aslında geçmişte gelişi güzel bir şekilde
hazırlanmıştı. İtirazlar sonrası ortaya çıkan hukuki boşluklar bu yasal
düzenleme ile giderilmeye çalışılmış gibi görünüyor. Aslında meslek kanunu gibi
önemli bir düzenleme geliyor imajı altında içi boş bir kanun doğmuş oldu. Bu
düzenlemenin eğitim sistemindeki hemen hiçbir soruna çözüm üretmeyeceğini söylemek
kehanet olmayacaktır.
Yıllar yılı
bakanlık tarafından yapılan çalışmalarla ortaya konulmuş olan genel ve özel
öğretmenlik yeterliklerine ilişkin hiçbir atıf yok. Devlet memurları kanununda
geçen haklar, yasaklar, sorumluluklar, izinler, sosyal ve mali haklar,
disipline yönelik düzenlemeler, mesleğin gereği olan nitelikler yanında mesleğe
yakışmayan davranışlara yönelik düzenleyici ilkeler, eğitim kademelerine
ilişkin farklılıklar, geçişler, emeklilik, meslekten çıkarılma, genel memurluk
ile öğretmenlik arasındaki farkları belirleyen genel çerçeve, eğitim sisteminin
içinde yer alan diğer alanlarla öğretmenlik mesleği arasındaki ilişki, özel ve
genel eğitime yönelik kavramlar ve daha pek çok öğretmenlik mesleğini
ilgilendiren konular meslek kanununda yer kendine yer bulamamış.
Okullarda
öğretmenlik sıfatını taşıdığı halde öğretmenlik mesleğine yakışmayan
davranışları nedeniyle gündeme gelen onlarca olaya haber kanalları aracılığıyla
şahit olunuyor. Öğretmenlik meslek kanunu haber kanallarında çıkan bu tür
olaylara çözüm getirmekten çok uzak. Okullarda öğretmenlik mesleğinin gereğini
yerine getirmekten uzak davranışları nedeniyle şikayetlere konu olan bir
öğretmene bu kanun ne tür bir düzenleme getirdi sorusu havada kalıyor. Okullarda
öğrencilerine gerektiği gibi örnek olamayan, taciz, dayak, hakaret ve benzeri
davranışlar gösteren öğretmenlere okul idareleri ve soruşturmacılar devlet
memurları için getirilmiş genel yaptırımlar dışında bir işlem yapamıyor. Disiplin
cezaları yanında görev yeri değişikliği yapılarak başka bir okula giden ve aynı
davranışları orada da sürdüren öğretmenlik mesleği mensubu için yeni meslek
kanunu bir düzenleme içermiyor. Öğretmenlik yapamayacak durumda olan bir
kişinin öğretmenlik mesleğinden uzaklaştırılmasını sağlayacak hukuki bir alt
yapı halen yok. Öğrenciler başta olmak üzere nitelikli bir eğitim hizmeti sunma
sorumluluğunu yüklenmiş olan devlet nitelikli eğitimin ilk şartı olan nitelikli
öğretmeni tanımlayabilecek bir meslek kanununu yine yapabilmiş değil. Eğitim
sistemini yöneten yetkililere ve makamlara yol gösteren bir meslek kanunu olması
beklenirken boş bir düzenleme ortaya çıkmış görünüyor.
1930’lu 1940’lı
yıllarda çıkarılmış olan eğitimle/öğretmenlerle ilgili özel kanunlar 2014
yılında kaldırılmıştı. Bu kanunlar yıllarca yürürlükte kalmakla birlikte pek
çok hükmünün uygulanması imkansız hale gelmişti. Bu kanunların kaldırılması
eğitim sistemimiz açısından önemli bir adımdı. Bununla birlikte yeni kanunun bu
iki kanun kadar bile eğitimle, öğretmenle ilgili hükümleri içermemesi büyük bir
eksiklik. Eğitim ve kültürde başarısızlığın böylesi eksik bakış açısıyla
giderileceğini beklememek gerekiyor. Eğitim ve kültür konusunda eksiklerin
görülmesi teşhisin koyulması adına önemli bir adım gibi görünse de teşhise
uygulanacak tedavi yönteminin doğru bir şekilde belirlenememiş olması eksiklerin
giderilemeyeceğine olan inancı ne yazık ki daha da pekiştiriyor.
Eğitim gibi
toplumun hemen tüm kesimlerini ilgilendiren bir alanda toplumun gücünün,
potansiyelinin dahil edilememesi toplumsal sinerjinin ortaya çıkarılamamasında
önemli bir gerekçe. Toplumu dışarda tutarak toplumun sorunlarına çözüm
bulabilmek boşuna bir çaba. Bu çabayı topluma hizmet adına yapıyorum iddiası
toplumu olduğu kadar bu iddianın sahiplerini de aldatmaktan başka bir işe
yaramıyor. Söylemler ne olursa olsun yapılanlar söylemleri gölgede bırakıyor.
İktidarın önde gelenleri biz topluma efendilik yapmaya değil, hizmetkar olmaya
geldik diye diye yıllar yılı toplumu uyuttu. Bu söylemleri kullanarak toplumun
tüm rantını kendi tekeline alarak taraftarlarına dağıtan iktidar bu yolla gelişilebileceğini
zannetti. Oysa toplumun tümünü içermeyen hiçbir faaliyet toplumun gelişmesine
katkı sağlamıyor. Küçük bir azınlık gelişip zenginleşse de toplumun genel
görünümüne etki edemiyor. Gelişen taraf görüntüde güçlenirken aslında toplumun
çoğunluğunun dibe vurmasına engel olamıyor. Sonuçta bir süre sonra herkes
toptan batıyor. Bugün ülkenin geldiği durum da bu. Ekonomik durum zenginleşen
iktidar yanlılarına rağmen çöküntüye doğru gidiyor. Buna da engel olunamıyor.
Ekonomik sorunlar her alanı etkiliyor. Eğitimde yaşanan da bu.
Muhalifbakış
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder