13 Ağustos 2021 Cuma

Osmanlıyı/Tarihi Doğru Anlamak Çaba Gerektirir

Tarih boyunca devleti yönetenler yönettikleri toplumun gelişmesinden veya geri kalmasından da doğrudan sorumludur. Zira yöneten yönetme hak, yetki ve sorumluluğu ile birlikte güce de sahip olmuştur. Gücü elinde bulunduran yöneticiler imkânlara da sahiptir. Osmanlı yöneticileri uzun yıllar boyu yöneticiliğin gereğini yerine getirdikleri gibi zamanla bu görevi ihmal eder olmuşlardır. Yöneticilerin ihmali devleti ve toplumu da geri kalmaya mahkûm etmiştir. Osmanlı yöneticilerinden görevlerini ihmal edenler zamanla ellerindeki gücü başkalarına devredip kendileri keyif ve saltanata dalmışlardır. Onların devlet yönetimindeki ihmalinin sonucunda gücü sultanlar adına ele geçirenlerin kendi gölge saltanatlarını kurmasını getirmiştir. Onlar da tıpkı üstlerindeki sultanlar gibi keyif ve saltanata dalarak gölge güç odakları/saltanat naipleri devşirmesi zamanla devlet ile toplumun birbirinden uzaklaşmasına neden olmuştur. Devleti yönetenler dünyanın gidişatından bihaber duruma gelince doğal olarak toplumu oluşturan sıradan insanlar kendi kişisel güç ve kudretleri neye yetiyorsa onunla ilgilenir olmuşlardır. Dünyada ortaya çıkan ekonomik, siyasal, sosyal ve her türlü gelişme ve yenilikten habersiz yaşayan devlet yöneticileri toplumun da aynı durumda olmasına neden olmuştur. Devlete rağmen toplumu oluşturan bireylerin kendilerince bir şey yapabilmesi geleneksel Osmanlı Devlet yönetim kültüründe fitneye sebep olur düşüncesiyle her zaman olumsuz görülmüştür. Devlete rağmen bir şey yapabilme kudretine sahip olmayan yerel vatandaş devletin kendine biçtiği rolün gereğini yapmak zorunda kalmıştır. Dışarıyla bağlantılı olan azınlıklar bu cendereden daha kolay çıkmışlardır. Yerel vatandaşın gözünde dünyanın yeni gelişmelerine uygun niteliklere sahip olma gibi bir imkan zaten yoktu. Devlet de böyle bir imkanı vatandaşına sunmuyordu. Zira devleti yönetenler için böyle bir amaç, düşünce, endişe yoktu. Onların tek endişesi saltanatlarının sürmesi idi. Dünyanın gittiği noktada devlet yönetim sisteminin değişmesi için kendilerini zorlayan bir dış güç önceleri yoktu. Bu nedenle sahip oldukları gücün verdiği sarhoşlukla dünyayı okumaya ihtiyaç duymuyorlardı. Farkına vardıkları zaman ise zaman çoktan geçmişti. Vatandaş kavramı, toplumu oluşturan birey kavramı onlar için çok yabancıydı. Dünyada ortaya çıkan ekonomik sistemleri iyi okuyamayan devlet yöneticileri yeni sistemlerin gereği olan alt yapıları ülke içinde kurmaktan da uzak durdular. Ülke içinde ticaret yöneticilerin gözünde dahi uzun süre aşağılanan bir iş olarak görüldü. Oysa gelişen ekonomik sistem dünya ticaretine yönelik büyük yapıların kurulmasını gerektiriyordu.

Bugün geçmişi yüceltme adına Osmanlı dünyaya nizam verdi söylemleri tarihi gerçeklerden oldukça uzak. Toplumun büyük çoğunluğu bilgiye dayalı bir düşünce edinme kültüründen çok uzak. Toplumda milliyetçilik duygularını körüklemek amacıyla hamaset söylemleri geliştiriliyor. Bu söylemlerle bilgisiz toplum kolayca maniple edilebiliyor. Bu söylemlere ters söylemler iç ve dış düşman olarak nitelenerek bir yönüyle ikinci bir manipülasyon daha yapılıyor. Bu manipülasyondan çıkabilmek için bilgiye dayanan bir görüş, düşünce, fikir sahibi olmak gerekiyor. Bu ise şu an için oldukça uzak bir olgu gibi görünüyor. Zira bilgiye dayanan bir fikir, düşünce ve görüş sahibi olabilmek uzun süreli kişisel bir çabayı gerektirir. Kişisel çaba olmaksızın sahip olunan görüş, düşünce ve fikirler önder olarak kabul ettiği kişileri taklit etmeyi gerektirir. Taklit, hazır bir şablon sunar. Hazır bir şablonu kullanmak insanımıza her zaman kolay ve çekici bir yol olarak gelmiştir.

Osmanlıyı iyi tanımak için öncelikle yerel kaynaklardan başlanarak okumalar yapılması gerekir. Naima, Ahmet Cevdet Paşa, İsmail Hami DANİŞMEND gibi klasik eserlerden başlamak ve ardından yerli ve yabancı diğer kaynaklara yönelerek karşılaştırmalı okumalar yapmak gerekiyor. Bu ise birkaç yılı kapsayacak bir okuma çabasını gerektirir. Bunu göze alabilenler taklitten kurtulup ayakları yere basan bir görüş sahibi olabilir.

                                                                    Muhalifbakış

                                                                          izmirmuhammedali@gmail.com

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...