Memlekete
hizmet edecek yerde boşta kalan insan gücünün değerlendirilmesine önem vermek
gerekiyor. Devleti yönetenler toplumun insan gücünü çok iyi değerlendirmesi
gerekiyor. İnsan gücü toplumun en önemli potansiyel kaynaklarından birisidir.
Nüfus, milli güç unsurlarından birisi olarak sayılır. İnsan gücü toplum içinde
doğru bir şekilde yönlendirilmez ise atıl hale gelir. Bu nedenle nüfus tek
başına önemli olmamakla birlikte etkin yönlendirildiğinde devasa bir güç kaynağına
dönüşebilir. Milli güç unsurları topluma yön verme gücüne sahip olan devlet
veya kamu gücü tarafından kullanılabilir. Devlet veya kamu gücüne rağmen bir
işe girişebilmek otorite çatışmasına neden olur. Bu nedenle devlet ve kamu
gücünü elinde tutan yönetim ekibinin başındaki karar vericileri bu konuda bir
şeyler yapması gerekir. Bugün toplumda siyasi iktidarın yöneticileri bu makamda
bulunuyorlar. Siyasi iktidar devlet aygıtını kullanma gücünü seçimlerle elde
etmiş bulunuyor. Siyasi sistemimiz bu şekilde işliyor. Siyasi iktidarın
uygulamaları milli güç unsurlarının kullanım şekline de yön veriyor.
Siyasi
iktidar uzun yıllardır seçimlerde elde ettiği başarılar nedeniyle ülke
yönetiminde önemli bir güce erişmiş durumda. Siyasi iktidarın bu güce erişmesinde
pek çok faktör var. Halkın oyları ile gücünü korumaya devam eden iktidara hala
önemli oranda destek var. Bu desteğin temel dayanağı parti lideri Recep Tayyip
Erdoğan’ın sahip olduğu kişisel karizma gibi görünüyor. Bu kişisel karizmaya
karşı muhalif bir hareket şu an için görünmüyor. Erdoğan da bu karizmanın
sağladığı gücü sonuna kadar kullanıyor.
Siyasi
iktidar Erdoğan’ın liderliğinde devlete ve topluma yön veriyor. Siyasi iktidara
destek olan farklı toplumsal gruplar var. Her grubun destek olma gerekçesi
farklı farklı. İktidar da kendisini destekleyen gruplara karşı bir takım
menfaatler, kaynaklar, imkanlar sunuyor. Böylece karşılıklı olarak bir uzlaşma
oluşuyor. Uzlaşmanın tarafları her alanda farklı kişi ve gruplardan oluşuyor.
Eğitim sektöründe sendika, sağlık sektöründe cemaatler, ekonomik alanda sermaye
sahipleri, siyasal alanda iktidara yakın olmaktan menfaat elde edenler olmak
üzere pek çok farklı düşünce grupları söz konusu. Aslında iktidarın devam
etmesinden yarar elde eden herkes iktidarın arkasında durmaya devam ediyor. Bir
kısım toplum kesimleri de gelecek olanın belirsizliği karşısında bocalamaya
devam ediyor. Muhalif tarafta bulunan siyasal rakipler de inandırıcı ve
güvenilir bir alternatif sunamadıkları için iktidar konumunu korumaya devam
ediyor. Kısa vadede değişecek gibi de görünmüyor.
Siyasal
iktidar kendisine destek olanlara istediklerini vermeye devam ettiği sürece bu
desteğin devamını sağlayabilir. Bu karşılıklı menfaat paylaşımı sonucunda
devlet ve toplumun güç unsurları menfaat sahiplerine hizmet eder hale gelmiş
bulunuyor.
Siyasi
iktidar özellikle kamuya ait tüm alanlarda kendine yakın olanlara mevki ve
makamları bol bol dağıtırken genel olarak toplumun veya kurumsal işleyişin
etkin işlemesini öncelemiyor. Talep edenlere kamu makamlarını dağıtırken
toplumsal hizmet unsuru yerine destek olan grupların memnuniyetini önceliyor.
Memnuniyetin devamı adına toplumsal hizmet alanlarında genel işleyişin verimsiz
işlemesine göz yumuyor. Halen pek çok kamu sektöründe pek çok çalışan atıl bir
durumda tutuluyor. Çalışanlara işlerinin gereğini yapmalarına fırsat vermek
yerine boş bir şekilde havuzda, kızakta vb. yerlerde iş yapmaksızın
oturmalarına göz yumuluyor. Bürokraside yapılan atamalarla ilgili verilmiş olan
mahkeme kararlarını uygulamak yerine vekaleten veya geçici görevlendirme gibi
yollar kullanılarak istenen kişiler ilgili makam ve mevkilerde tutulmaya devam
ediliyor.
Bu
kapsamda eğitim sektörü en başta geliyor. Milli eğitim bakanlığı bir dönem okul
müdürlüklerine aldığı merkezi kararlarla istediği kişileri atadı. Mevcut
yöneticilerin tümü görevden alınarak yerlerine yeni yöneticiler atandı. Bu
yöneticiler hukuki yollara başvurarak yapılan işlemleri iptal ettirdi. Buna
rağmen bu kişiler görevlendirilmedi. Şube müdürlüğü atamalarında usulsüz sınav
uygulamaları ile yapılan atamalar yine hukuki yönden iptal edilmesine rağmen
hayata geçirilmedi. Merkez ve taşra teşkilatı yöneticileri havuza alındı. Uzman
olarak görevlendirildi. Uzmanlık kadrolarındaki bu kişilere hiçbir görev
verilmediği için bu kişiler halen evlerinde oturmaya, hiçbir görev ifa
etmeksizin özlük haklarını almaya devam ediyorlar. Denetim sistemi ile sürekli
ve sistemsiz bir şekilde oynayan bakanlık halen pek çok denetim elemanını
işlevsiz bir şekilde tutmaya devam ediyor. Bunun yerine sübjektif kriterlerle
seçtiği küçük bir azınlığı denetim faaliyetlerinde etkisiz bir şekilde
kullanmaya devam ediyor. Bu ve benzeri uygulamalar ülkedeki insan gücü
israfının sadece küçük bir bölümü. Bu israfın bilmeden yapıldığını söylemek dahi
ülkedeki mevcut sistemsizliğin ve başıboşluğun bir göstergesidir.
Yeni
yönetim sistemi kurulurken yönetim sorunlarının daha hızlı ve etkin çözüleceği
vaat ediliyordu. Oysa gelinen noktada devletin ve kamu gücünün kullanım
şeklinde farklı bir işleyişin olmadığı görülüyor. Geçmişe göre yaşanan sorunlar
yeni sistemin gelmesi sonucu ortadan kalkmış görünmüyor. Sorunlar halen aynı
şekilde yaşanmaya devam ediyor. Etkin bir denetim sistemi, yönetim sistemi,
kamu gücünün kullanımına dayalı ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların hiç biri
sona ermiş görünmüyor. Bürokrasideki atıl insan gücü yine aynı şekilde devam
ediyor. Tersine kabul edilmese de siyasal, hukuki, yönetsel her alanda tek bir
kişiye bağlı bir yapı oluşmuş durumda. Toplumun hemen her kademesinde ve kesiminde
yönetimdeki kişiyle veya onu temsil eden güç merkezleri ile çatışmak veya
onları eleştirmek yerine onlardan gibi görünmeyi tercih eden bir yapılanma
oluşmuş durumda. Bu durum yönetim sisteminin kuruluş biçiminden ziyade yönetim
erkinin kullanım anlayışından kaynaklanan sorunların olduğunu gösteriyor.
Yönetim
erki toplumda hak ve adalet ölçülerine uygun olarak kullanılmalıdır. Toplumdaki
belli menfaat gruplarına hizmet etmek yerine toplumun tümüne hizmet etme
anlayışı benimsenerek güç kullanılmalı. Toplumda birlik, beraberlik ve
dayanışmayı güçlendirecek bir işleyiş kurulmalı. Toplumda herkes adil bir güç
kullanımının olduğu inancına sahip olabilmeli. Bu inancı güçlendirecek
uygulamalar, düzenlemeler, işleyişler kurulup geliştirilmeli. Bunun için herkese
açık bir bürokratik yükselme sistemi kurulmalı. Her görüşün temsil edildiği,
objektif ve şeffaf seçme sistemleri kurulmalı. Siyasi iktidarı destekleme değil
topluma hizmet etme, görevini en iyi yapmayı teşvik eden bir yönetim sistemi
kurulmalı. Sorunların gizlenmesi veya görmezden gelinmesi yerine sorunları ve
çözümlerini bulacak etkin işleyen denetim sistemleri kurulmalı. Etkin denetim
sistemi ile haksız ve yanlış işlerin peşine anında düşülmeli ve gereken
yaptırımlar da adil ve kurallara dayalı olarak ve kimsenin dış müdahalesi
olmaksızın yerine getirilmeli. Bunlar yapılırken de topluma, kamuya, basına
açık şeffaf bir işleyiş kurulmalı.
Muhalifbakış
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder