17 Mayıs 2020 Pazar

İktidar Hırsı Topluma Zarar Veriyor


Memlekete hizmet edecek yerde boşta kalan insan gücünün değerlendirilmesine önem vermek gerekiyor. Devleti yönetenler toplumun insan gücünü çok iyi değerlendirmesi gerekiyor. İnsan gücü toplumun en önemli potansiyel kaynaklarından birisidir. Nüfus, milli güç unsurlarından birisi olarak sayılır. İnsan gücü toplum içinde doğru bir şekilde yönlendirilmez ise atıl hale gelir. Bu nedenle nüfus tek başına önemli olmamakla birlikte etkin yönlendirildiğinde devasa bir güç kaynağına dönüşebilir. Milli güç unsurları topluma yön verme gücüne sahip olan devlet veya kamu gücü tarafından kullanılabilir. Devlet veya kamu gücüne rağmen bir işe girişebilmek otorite çatışmasına neden olur. Bu nedenle devlet ve kamu gücünü elinde tutan yönetim ekibinin başındaki karar vericileri bu konuda bir şeyler yapması gerekir. Bugün toplumda siyasi iktidarın yöneticileri bu makamda bulunuyorlar. Siyasi iktidar devlet aygıtını kullanma gücünü seçimlerle elde etmiş bulunuyor. Siyasi sistemimiz bu şekilde işliyor. Siyasi iktidarın uygulamaları milli güç unsurlarının kullanım şekline de yön veriyor.

Siyasi iktidar uzun yıllardır seçimlerde elde ettiği başarılar nedeniyle ülke yönetiminde önemli bir güce erişmiş durumda. Siyasi iktidarın bu güce erişmesinde pek çok faktör var. Halkın oyları ile gücünü korumaya devam eden iktidara hala önemli oranda destek var. Bu desteğin temel dayanağı parti lideri Recep Tayyip Erdoğan’ın sahip olduğu kişisel karizma gibi görünüyor. Bu kişisel karizmaya karşı muhalif bir hareket şu an için görünmüyor. Erdoğan da bu karizmanın sağladığı gücü sonuna kadar kullanıyor.

Siyasi iktidar Erdoğan’ın liderliğinde devlete ve topluma yön veriyor. Siyasi iktidara destek olan farklı toplumsal gruplar var. Her grubun destek olma gerekçesi farklı farklı. İktidar da kendisini destekleyen gruplara karşı bir takım menfaatler, kaynaklar, imkanlar sunuyor. Böylece karşılıklı olarak bir uzlaşma oluşuyor. Uzlaşmanın tarafları her alanda farklı kişi ve gruplardan oluşuyor. Eğitim sektöründe sendika, sağlık sektöründe cemaatler, ekonomik alanda sermaye sahipleri, siyasal alanda iktidara yakın olmaktan menfaat elde edenler olmak üzere pek çok farklı düşünce grupları söz konusu. Aslında iktidarın devam etmesinden yarar elde eden herkes iktidarın arkasında durmaya devam ediyor. Bir kısım toplum kesimleri de gelecek olanın belirsizliği karşısında bocalamaya devam ediyor. Muhalif tarafta bulunan siyasal rakipler de inandırıcı ve güvenilir bir alternatif sunamadıkları için iktidar konumunu korumaya devam ediyor. Kısa vadede değişecek gibi de görünmüyor.

Siyasal iktidar kendisine destek olanlara istediklerini vermeye devam ettiği sürece bu desteğin devamını sağlayabilir. Bu karşılıklı menfaat paylaşımı sonucunda devlet ve toplumun güç unsurları menfaat sahiplerine hizmet eder hale gelmiş bulunuyor.

Siyasi iktidar özellikle kamuya ait tüm alanlarda kendine yakın olanlara mevki ve makamları bol bol dağıtırken genel olarak toplumun veya kurumsal işleyişin etkin işlemesini öncelemiyor. Talep edenlere kamu makamlarını dağıtırken toplumsal hizmet unsuru yerine destek olan grupların memnuniyetini önceliyor. Memnuniyetin devamı adına toplumsal hizmet alanlarında genel işleyişin verimsiz işlemesine göz yumuyor. Halen pek çok kamu sektöründe pek çok çalışan atıl bir durumda tutuluyor. Çalışanlara işlerinin gereğini yapmalarına fırsat vermek yerine boş bir şekilde havuzda, kızakta vb. yerlerde iş yapmaksızın oturmalarına göz yumuluyor. Bürokraside yapılan atamalarla ilgili verilmiş olan mahkeme kararlarını uygulamak yerine vekaleten veya geçici görevlendirme gibi yollar kullanılarak istenen kişiler ilgili makam ve mevkilerde tutulmaya devam ediliyor.

Bu kapsamda eğitim sektörü en başta geliyor. Milli eğitim bakanlığı bir dönem okul müdürlüklerine aldığı merkezi kararlarla istediği kişileri atadı. Mevcut yöneticilerin tümü görevden alınarak yerlerine yeni yöneticiler atandı. Bu yöneticiler hukuki yollara başvurarak yapılan işlemleri iptal ettirdi. Buna rağmen bu kişiler görevlendirilmedi. Şube müdürlüğü atamalarında usulsüz sınav uygulamaları ile yapılan atamalar yine hukuki yönden iptal edilmesine rağmen hayata geçirilmedi. Merkez ve taşra teşkilatı yöneticileri havuza alındı. Uzman olarak görevlendirildi. Uzmanlık kadrolarındaki bu kişilere hiçbir görev verilmediği için bu kişiler halen evlerinde oturmaya, hiçbir görev ifa etmeksizin özlük haklarını almaya devam ediyorlar. Denetim sistemi ile sürekli ve sistemsiz bir şekilde oynayan bakanlık halen pek çok denetim elemanını işlevsiz bir şekilde tutmaya devam ediyor. Bunun yerine sübjektif kriterlerle seçtiği küçük bir azınlığı denetim faaliyetlerinde etkisiz bir şekilde kullanmaya devam ediyor. Bu ve benzeri uygulamalar ülkedeki insan gücü israfının sadece küçük bir bölümü. Bu israfın bilmeden yapıldığını söylemek dahi ülkedeki mevcut sistemsizliğin ve başıboşluğun bir göstergesidir.

Yeni yönetim sistemi kurulurken yönetim sorunlarının daha hızlı ve etkin çözüleceği vaat ediliyordu. Oysa gelinen noktada devletin ve kamu gücünün kullanım şeklinde farklı bir işleyişin olmadığı görülüyor. Geçmişe göre yaşanan sorunlar yeni sistemin gelmesi sonucu ortadan kalkmış görünmüyor. Sorunlar halen aynı şekilde yaşanmaya devam ediyor. Etkin bir denetim sistemi, yönetim sistemi, kamu gücünün kullanımına dayalı ekonomik, sosyal ve siyasal sorunların hiç biri sona ermiş görünmüyor. Bürokrasideki atıl insan gücü yine aynı şekilde devam ediyor. Tersine kabul edilmese de siyasal, hukuki, yönetsel her alanda tek bir kişiye bağlı bir yapı oluşmuş durumda. Toplumun hemen her kademesinde ve kesiminde yönetimdeki kişiyle veya onu temsil eden güç merkezleri ile çatışmak veya onları eleştirmek yerine onlardan gibi görünmeyi tercih eden bir yapılanma oluşmuş durumda. Bu durum yönetim sisteminin kuruluş biçiminden ziyade yönetim erkinin kullanım anlayışından kaynaklanan sorunların olduğunu gösteriyor.

Yönetim erki toplumda hak ve adalet ölçülerine uygun olarak kullanılmalıdır. Toplumdaki belli menfaat gruplarına hizmet etmek yerine toplumun tümüne hizmet etme anlayışı benimsenerek güç kullanılmalı. Toplumda birlik, beraberlik ve dayanışmayı güçlendirecek bir işleyiş kurulmalı. Toplumda herkes adil bir güç kullanımının olduğu inancına sahip olabilmeli. Bu inancı güçlendirecek uygulamalar, düzenlemeler, işleyişler kurulup geliştirilmeli. Bunun için herkese açık bir bürokratik yükselme sistemi kurulmalı. Her görüşün temsil edildiği, objektif ve şeffaf seçme sistemleri kurulmalı. Siyasi iktidarı destekleme değil topluma hizmet etme, görevini en iyi yapmayı teşvik eden bir yönetim sistemi kurulmalı. Sorunların gizlenmesi veya görmezden gelinmesi yerine sorunları ve çözümlerini bulacak etkin işleyen denetim sistemleri kurulmalı. Etkin denetim sistemi ile haksız ve yanlış işlerin peşine anında düşülmeli ve gereken yaptırımlar da adil ve kurallara dayalı olarak ve kimsenin dış müdahalesi olmaksızın yerine getirilmeli. Bunlar yapılırken de topluma, kamuya, basına açık şeffaf bir işleyiş kurulmalı.



                             Muhalifbakış
                                                                               izmirmuhammedali@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...