14 Haziran 2019 Cuma

Devlet ve Bürokrasi Üzerine…


İl idare kurulu müdürü ilçe belediye başkanı ile yaşadığı polemiği dile getirip belediye başkanının ben seçilmişim, sen atanmışsın dediğini, kendisinin de buna karşı ben sürekliyim/kalıcıyım, sen geçicisin, benim ismimin önünde devlet var, arkamda devlet var , senin isminin önünde devlet yok diyerek kendisinin daha üst konumda olduğunu ima ediyor, açıkça iddia ediyor. Bu durum devlet millet ilişkilerinin niteliğine dair düşünceler oluşturuyor. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözünden hareketle seçilmişler mi, atanmışlar mı? Üstündür sorusu üzerinde durmak gerekiyor. Devlet ile millet kıyaslamasında kim önde gelmeli? Devlet adına iş yapanlar devleti tümüyle temsil ediyor mu? Hakimiyet, egemenlik milletin önermesinde gerçekten egemenliğin millette olması için neler gerekiyor? Millet egemenliğini devlet eliyle yani memurları eliyle kullanırken memurlar devletin tüm gücünü eline geçirip bunu efendilik taslayacak şekilde kullanmaması gerekiyor. Bunun için devletin işleyişinin buna göre düzenlenmesi gerekiyor. Devletin işleyiş düzeni üzerinde devletin bir şeyler yapması gerekiyor. Devlet kurumsal bir yapı olarak kendi iç işleyişini düzeltebilir. Düzeltmesi gerekir.

AK PARTİ/AKP iktidara geldiği günlerde partinin kurucusu Tayip ERDOĞAN hukukun üstünlüğü ilkesine inandıklarını ve Türkiye’nin kanun devletinden hukuk devletine dönüşmesini sağlayacaklarını iddia etmiş ve iktidara geldiklerinde toplumsal kutuplaşmayı bitirerek toplumsal uzlaşmayı sağlayacaklarını söylemişti. 17 yıllık zaman süresince bu söylenenlerin gereğine ne derece uyulduğu sorusunun cevabının üzerinde durulması gerekiyor. Bu gün hukukun siyasallaşması, hukuka olan güvenin çok alt düzeylere düştüğüne dair tartışmalar her gün dile getiriliyor. Bu konularda haberler, raporlar, iddialar ortada dolaşıyor. Seçimlerde ortaya çıkan başarısızlığa dair parti yetkilileri yaptıkları hataları kendileri de kabul ediyorlar. Bürokraside var olan seçilmiş ve atanmış tartışmaları da bu yaşanan sorunlardan sadece bir tanesi. Cumhurbaşkanı sözlerinde halka hizmet etmek için bu makamlara geleceğiz, halka hakimiyet yapma niyetimiz yok dese de devletin iç işleyişinde yaşananların söylenenlerden çok uzak olduğunu gösteriyor.

Devletin işlerini görme görevini üzerine alan kişiler hizmet etmekten ziyade bulundukları makamları kendilerine saltanat yaşama aracı haline getiriyorlar. Bu durum devletin iç işleyişinde önemli sorunların açık bir şekilde hala varlığını canlı ve güçlü olarak gösteriyor. Bu anlayışı düzeltmek için devletin iç işleyişini nitelikli hale getirmek için herkesin ama en çok da üst düzey yönetim siyasetini belirleyenlerin sorumluluğunda buluyor. Üst düzey yönetim siyasetini belirleyenlerin başında Cumhurbaşkanı ve bakanlar geliyor. Mevcut sistemimizde Cumhurbaşkanı en birinci basamakta geliyor. Sistemin değişmesi sonrası Cumhurbaşkanının gücü çok daha fazla artmış durumda. Bu nedenle devletin işleyiş düzenine onun acilen müdahale etmesi gerekiyor. Bu müdahale on yedi yıldır çoktan yapılmış olması gerekiyordu ancak ne yazık ki bu müdahale yapılamamıştır/yapılmamıştır. Bu durum devletin işleyiş düzenindeki bozuklukların aynen devam etmesini getirmiştir.

Devletin işleyiş düzeni ancak güçlü ve bağımsız bir denetim sistemi ile kurulabilir. Oysa yaşadığımız dönemde denetim işlevi tamamen felç olmuş durumdadır. Devletin işleyişinde hizmet eden bakanlıkların hemen tümünde etkin, güçlü ve bağımsız denetimden söz edilememektedir. Denetim sisteminin başındakiler siyasi kadroların güdümüne girmiş durumdadır. Belediyeler denetim adına hiçbir faaliyeti yürütmemektedir. Belediye başkanları hukukun gereğini hayata geçirmek yerine siyasi geleceklerini garanti almanın yollarını aramakta ve kaynakları halkın ihtiyaçları yerine kendi taraftarlarına peşkeş çekmekten vazgeçmemektedir. Sayıştay denetimlerinin hiçbir etkisi bulunmamaktadır. Bu durum devletin işleyiş düzeninde istenen iyileşmenin sağlanmasına zarar vermekten başka bir işe yaramamaktadır. Devleti yönetme sorumluluğunda bulunanlar ise tıpkı başta dile getirilen il idare kurulu müdürü/belediye başkanı arasında geçen nüfuz yarıştırması, nüfuz çatışması için vakit geçirmekten başka bir şey yapmamaktadır. Devletin ve toplumun geleceği her geçen gün ayağımızın altından kaymaya devam ediyor.


                             Muhalifbakış
                                                                               izmirmuhammedali@gmail.com





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...