1 Mayıs 2019 Çarşamba

Sendika-Arka Bahçe Söylemi ve Türkiye İttifakı Üzerine

Cumhurbaşkanı konuşmasında biz hiçbir sendikayı kendimizin arka bahçesi olarak görmüyoruz demiş. Bu doğru mu? Söylenenler kadar yapılanlara da bakmak gerekiyor. Memur Sen konfederasyonunun her yıl yaptığı genel kurullara cumhurbaşkanı katılıp konuşmalar yapıyor. En son 2019 yılı içinde yapılan genel kurulda konuşma yaparak CHP’li belediyelerde sendika değiştirenlere yönelik çağrıda bulunup baskılara boyun eğilmemesini, devletin tüm gücüyle arkalarında olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı devletin en üst yöneticisi olarak bir sendika genel kurulunda böyle bir konuşma yapmasının doğruluk veya yanlışlığı bir tarafa nasıl algılandığı konusu üzerinde durmak gerekiyor. Cumhurbaşkanı Memur Sen genel kurulunda sendika üyelerine yönelik yaptığı konuşmada onlara güvence ve destek vaadinde bulunmuş durumdadır. Sadece bu konuşma bile Cumhurbaşkanının baştaki söylemleri ile çelişmektedir.
Memur Sen Konfederasyonunun bir alt birimi olan Eğitim Bir Sen sendikasının Milli Eğitim Bakanlığındaki gücüne bakıldığında bir başka gerçeklikle karşılaşılmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığının yönetim kademelerinin belirlenmesinde baş aktörlerden birisi Eğitim Bir Sen sendikasıdır. Bu sendika okullardaki yönetici atamalarında, bakanlığın yönetim makamlarının belirlenmesinde, bakanlığın politikalarının belirlenmesinde oldukça etkili bir konumdadır.
Bunun doğruluğuna dair bir sağlama yapılmak istenirse Eğitim Bir Sen sendikasının kuruluş ve gelişme sürecine bakılabilir. 1994’lü yıllarda kurulan Eğitim Bir Sen sendikası uzun süre marjinal bir grup olarak kalmıştır. 2002 yılında AK PARTİ/AKP’nin iktidara gelmesi sonrası sendikanın üye sayısı hızla artmış ve en sonunda eğitim sektöründe en fazla üye sahibi konumuna gelerek yetkili sendika statüsünü kazanmıştır.
Bu gün mevcut yöneticiler arasında sendikal dağılıma bakıldığında hükümetin desteğindeki Eğitim Bir Sen sendikasının üyelerinin bariz bir üstünlüğü görülmektedir. Bu bilgiler açık bir şekilde paylaşılmamaktadır. Paylaşılmadığı için de net bir bilgiye ulaşmak mümkün olmayabilir. Ancak yapılan anket ve araştırmalarda, görüşmelerde Eğitim Bir Sen sendika üyelerinin oranının yüzde doksanlara yakın olduğu ortaya çıkmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatı yönetim kademelerinde görev yapanların büyük çoğunluğu bu sendika üyesidir. Çalışanlara yönelik işlerinin olması isteniyorsa bu sendikaya üyelik şartı getirildiğine dair pek çok haber ve yorumla karşılaşmak şaşırtıcı olmamaktadır. Yönetici atama işlerinde siyasi parti il/ilçe başkanı, vali/kaymakam gibi bürokrat ve sendikanın il/ilçe yöneticileri işbirliği içinde çalıştıkları adeta sağır sultan tarafından dahi duyulmuştur.
17-25 Aralık sürecinden sonra hükümet ile cemaat arasında yaşanan mücadelede cemaatin Aktif Sen isimli sendikayı kurması sonrası bu sendika üyelerinin büyük çoğunluğu Eğitim Bir Sen sendikasından istifa etmişlerdir. Bu süreçte üyeleri arasında büyük kayıplar yaşamaya başlayan Eğitim Bir Sen sendikası Aktif Eğitim Sen’e cephe almıştır. Hükümet ile Cemaat arasında yaşanan mücadelede Eğitim Bir Sen ile Hükümet ortak düşman olarak gördükleri FETÖ grubuna karşı ittifak kurmuşlardır. Sonuçta hükümet FETÖ grubunu saf dışı ederken ortaya çıkan boşluk Eğitim Bir Sen tarafından doldurulmuştur. Bu yaşananlar Memur Sen/Eğitim Bir Sen ile hükümet arasında bir işbirliğinin olmadığı iddiasını güçlendirmekten çok önemli bir işbirliğinin varlığının göstergesidir.
Tüm bunlardan sonra hiçbir sendika bizim arka bahçemiz değildir söylemi hiç de inandırıcı değildir. Söylemlerle yapılanlar birbirini tutmadığı sürece de Türkiye İttifakının olabilmesi zor görünmektedir.
Gerçek anlamda bir Türkiye İttifakı kurulacaksa siyasal iktidarın öncelikle bu görüntüden kurtulması gerekiyor. Söylem olarak sendikalar arasındaki rekabette taraf olmak istemiyoruz dense de uygulamada bu söylemin gereği yapılmamaktadır. Uygulamada gerçekten taraf olunmayacak deniliyorsa gereği yapılmalıdır. Bunun için öncelikle yönetici atama sisteminde tartışmalı konulara çözüm getirilmelidir. Mülakat veya her tür diğer sınav komisyonları oluşturulurken tüm sendikalardan temsilciler seçilmesi zorunluluğu getirilebilir. Tüm sendikaların temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından yapılan sınavlarda dış müdahale, perde arkası oyunlar oynanması mümkün olmaz. Atanan kişilerin sendikal dağılımları arasında makul bir denge oluşturulur. Bu denge toplum içinde de ehliyet ve liyakatin öncelendiği düşüncesini yaygınlaştırır. Ehliyet ve liyakat adalet düşüncesini güçlendirir. Adalet düşüncesi gelişen bir toplumda ise ittifak yapmak da kolaylaşır.

Muhalifbakış
                                                       izmirmuhammedali@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...