Seçim sonuçları İstanbul başta olmak üzere hala bazı yerlerde
açıklanamadı. Bunun başta gelen nedeni iktidarın kaybettiği yerlerde kaybetmeyi
hazmedememesi. Aslında hazmedememeden çok seçim kaybedilen yerlerdeki
sorumluların özellikle Cumhurbaşkanı tarafından yiyecekleri azardan veya
başarısızlığın sorumluluğunu azaltma endişesinin yarattığı bir çırpınış olarak
da nitelenebilir. Cumhurbaşkanı seçimde başarısız oldukları yerlerde birilerine
hesabı kesecek. Buralarda bulunan yöneticiler ve sorumlular bu hesap sorma
sürecinde mazeret bulma amacıyla bu kadar büyük çaba harcıyorlar.
Seçim kurulları da bu süreçte büyük zorlukla karşılaşıyorlar.
Özellikle iktidarla bağlantılı olanlardan gelen itirazlar kolay kolay görmezden
gelinemiyor. Seçim kurulları bu davranışları ile görevlerini tarafsız bir
şekilde yapmakta zorlandıkları anlaşılıyor. Güçlü bir iktidar karşısında
kurallara sıkı sıkıya bağlı kalabilmek oldukça güç. Seçim kurulları sonuçta bürokraside
görev yapan kişiler. Yargı mensubu da olsa sonuçta iktidarın iradesine bağlı
bir sistem içinde görev yapıyorlar. İktidar yargı mensuplarının özlük hakları
başta olmak üzere denetim, yönetim ve diğer işlerini takip etme gücüne sahip.
Bir tarafta sonuç alınamadığı durumlarda bir başka alanda sonuç alacak şekilde
sıkıştırma olanaklarına sahip olan iktidarın gücünden çekinmeden kurallara
bağlılığı savunabilmek oldukça zor. Ülkemizde var olan yönetim kültüründe üst
birimler alt birimlerden bir şey isterse alt birimdekiler kendilerini bu
isteğin gereğini yerine getirmek zorunda hissederler. Üst birimlerdekiler de
isteklerinin yerine getirilmemesi karşısında bunu bir kin, garez, intikam hissi
ile bir kenara not ederler. Sahip olduğu gücü, yetkiyi, imkanı zamanı
geldiğinde istediğini yapmayan alta karşı kullanmak için sıranın gelmesini
beklerler. Bu kültür tarih boyunca yönetim sistemimizde her zaman vardı. Var
olmaya da devam ediyor. AK PARTİ/AKP ne yazık ki bu kötü yönetim kültürünün
ortadan kaldırılması için çaba göstermedi. Bunun için mücadele etmediler. Bu
kültürden bürokrasinin içinde yer alan herkes haberdardır. Bunun gereğine göre
hareket etmek zorunda hissederler. Bunun istisnası çok azdır. Bürokraside görev
yapanların büyük çoğunluğu bu kültüre sahip olarak görevlerini yapmaktadır. Bu
kültür devlet yönetim anlayışının seviyesini göstermektedir. Bu seviye aşiret
anlayışıdır. Oldukça ilkeldir. Kurumsal bir devlet yönetim anlayışında olmaması
gereken bir anlayıştır. Ne yazık ki binlerce yıl devlet geleneğine sahip olduğu
söylenen ülkemizde hala kurumsallaşmış bir devlet yönetim geleneği
oluşturulamamıştır.
İktidarın gücüne rağmen, bürokrasideki kötü yönetim kültür
geleneğine rağmen seçimlerde seçim kurulları ve YSK büyük ihtimalle seçimlerde
sonucu çok da fazla değiştireceğini zannetmiyorum. Büyük ihtimalle İstanbul’da
da CHP’li Ekrem İMAMOĞLU sonunda seçimleri kazandı diye ilan edilecek diye
düşünüyorum. Zira seçimlerde kullanılan oylardaki fark kolay kolay gizlenecek,
tersine çevrilebilecek gibi görünmüyor. Öte yandan ülkemizde yapılan seçimlerde
var olan geçersiz oy sayıları hala oy kullanma konusunda vatandaştaki
eksiklikleri de gösteriyor. Bu nedenle tüm siyasi partiler bundan sonra
taraftarlarını oy kullanma konusunda bilgilendirmek amacıyla çok daha fazla
çaba harcamaları gerektiğini gösteriyor.
Seçimlerde CHP’nin kazandığı yerlerdeki yönetim başarısı
iktidarın geleceği açısından da belirleyici olacaktır. Bu nedenle CHP seçimi kazandığı
belediyelerde geleceği düşünerek hareket etmesi gerekiyor. Zira bu seçimlerde
de görüldüğü gibi CHP hala toplumda bir alternatif olduğunu gösterecek düzeyde
olmadığı, toplumun bu şekilde bir konuma CHP’yi taşımadığı anlaşılıyor. İktidar
oy oranları itibariyle hala ülkede birinci sırada görünüyor. CHP seçimler
sonrası kazandığı yerlerde topluma örnek bir yönetim stilini sunması gerekiyor.
Belediye hizmetleri topluma doğrudan doğruya dokunan hizmetlerdir. Bu hizmetler
toplumu önceleyerek yürütülebileceği gibi kişileri, menfaat zümrelerini de
önceleyerek adeta bir rant dağıtım aracı gibi de kullanılabilmektedir.
Ülkemizde ne yazık ki çoğunlukla toplumdan ziyade belli kişi ve gruplara rant
dağıtım aracı olarak kullanılmaktadır. Mevcut iktidar da bunun istisnası değil.
İktidar başlarda belediyeleri topluma hizmet aracı olarak kullanmış iken
zamanla bu davranışını bırakarak kişilere ve gruplara rant sağlar hale
gelmiştir. CHP belediyelerdeki yönetimleri kaybettiği zaman da aynı anlayışla
topluma hizmet yerine kişilere rant sağlıyordu. Bu gün de aynı duruma iktidar
düşmüştür. CHP kazandığı belediyelerde kişi ve gruplara rantı değil topluma
hizmeti öncelerse toplumun güvenini yeniden kazanabilir. Belediyelerin sahip
olduğu kaynak dağıtım aracı olma imkanını toplumun yararına kullanabilir hale
getirebilirse kalıcı bir hale gelebilir. Belediye yönetimlerini yürütürken
sadece kaynakları topluma hizmet eder şekilde kullanma ile yetinmemesi
gerekiyor. Aynı zamanda topluma, vatandaşa tepeden bakmamayı, değerlere
saldırmayıp saygı göstermeyi, ehliyet ve liyakati öncelemeyi, yolsuzluk ve
yoksunluklarla mücadele etmeyi de başarması gerekiyor. Bu konularda da örnek
uygulamalarla topluma mesaj vermesi gerekiyor. Bunu yapabilirse iktidar için
düşüşün de başlangıcının görülebileceği söylenebilir.
Muhalifbakış
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder