7 Nisan 2019 Pazar

Seçimlerin Düşündürttükleri…


Seçim sonuçları İstanbul başta olmak üzere hala bazı yerlerde açıklanamadı. Bunun başta gelen nedeni iktidarın kaybettiği yerlerde kaybetmeyi hazmedememesi. Aslında hazmedememeden çok seçim kaybedilen yerlerdeki sorumluların özellikle Cumhurbaşkanı tarafından yiyecekleri azardan veya başarısızlığın sorumluluğunu azaltma endişesinin yarattığı bir çırpınış olarak da nitelenebilir. Cumhurbaşkanı seçimde başarısız oldukları yerlerde birilerine hesabı kesecek. Buralarda bulunan yöneticiler ve sorumlular bu hesap sorma sürecinde mazeret bulma amacıyla bu kadar büyük çaba harcıyorlar.

Seçim kurulları da bu süreçte büyük zorlukla karşılaşıyorlar. Özellikle iktidarla bağlantılı olanlardan gelen itirazlar kolay kolay görmezden gelinemiyor. Seçim kurulları bu davranışları ile görevlerini tarafsız bir şekilde yapmakta zorlandıkları anlaşılıyor. Güçlü bir iktidar karşısında kurallara sıkı sıkıya bağlı kalabilmek oldukça güç. Seçim kurulları sonuçta bürokraside görev yapan kişiler. Yargı mensubu da olsa sonuçta iktidarın iradesine bağlı bir sistem içinde görev yapıyorlar. İktidar yargı mensuplarının özlük hakları başta olmak üzere denetim, yönetim ve diğer işlerini takip etme gücüne sahip. Bir tarafta sonuç alınamadığı durumlarda bir başka alanda sonuç alacak şekilde sıkıştırma olanaklarına sahip olan iktidarın gücünden çekinmeden kurallara bağlılığı savunabilmek oldukça zor. Ülkemizde var olan yönetim kültüründe üst birimler alt birimlerden bir şey isterse alt birimdekiler kendilerini bu isteğin gereğini yerine getirmek zorunda hissederler. Üst birimlerdekiler de isteklerinin yerine getirilmemesi karşısında bunu bir kin, garez, intikam hissi ile bir kenara not ederler. Sahip olduğu gücü, yetkiyi, imkanı zamanı geldiğinde istediğini yapmayan alta karşı kullanmak için sıranın gelmesini beklerler. Bu kültür tarih boyunca yönetim sistemimizde her zaman vardı. Var olmaya da devam ediyor. AK PARTİ/AKP ne yazık ki bu kötü yönetim kültürünün ortadan kaldırılması için çaba göstermedi. Bunun için mücadele etmediler. Bu kültürden bürokrasinin içinde yer alan herkes haberdardır. Bunun gereğine göre hareket etmek zorunda hissederler. Bunun istisnası çok azdır. Bürokraside görev yapanların büyük çoğunluğu bu kültüre sahip olarak görevlerini yapmaktadır. Bu kültür devlet yönetim anlayışının seviyesini göstermektedir. Bu seviye aşiret anlayışıdır. Oldukça ilkeldir. Kurumsal bir devlet yönetim anlayışında olmaması gereken bir anlayıştır. Ne yazık ki binlerce yıl devlet geleneğine sahip olduğu söylenen ülkemizde hala kurumsallaşmış bir devlet yönetim geleneği oluşturulamamıştır.

İktidarın gücüne rağmen, bürokrasideki kötü yönetim kültür geleneğine rağmen seçimlerde seçim kurulları ve YSK büyük ihtimalle seçimlerde sonucu çok da fazla değiştireceğini zannetmiyorum. Büyük ihtimalle İstanbul’da da CHP’li Ekrem İMAMOĞLU sonunda seçimleri kazandı diye ilan edilecek diye düşünüyorum. Zira seçimlerde kullanılan oylardaki fark kolay kolay gizlenecek, tersine çevrilebilecek gibi görünmüyor. Öte yandan ülkemizde yapılan seçimlerde var olan geçersiz oy sayıları hala oy kullanma konusunda vatandaştaki eksiklikleri de gösteriyor. Bu nedenle tüm siyasi partiler bundan sonra taraftarlarını oy kullanma konusunda bilgilendirmek amacıyla çok daha fazla çaba harcamaları gerektiğini gösteriyor.

Seçimlerde CHP’nin kazandığı yerlerdeki yönetim başarısı iktidarın geleceği açısından da belirleyici olacaktır. Bu nedenle CHP seçimi kazandığı belediyelerde geleceği düşünerek hareket etmesi gerekiyor. Zira bu seçimlerde de görüldüğü gibi CHP hala toplumda bir alternatif olduğunu gösterecek düzeyde olmadığı, toplumun bu şekilde bir konuma CHP’yi taşımadığı anlaşılıyor. İktidar oy oranları itibariyle hala ülkede birinci sırada görünüyor. CHP seçimler sonrası kazandığı yerlerde topluma örnek bir yönetim stilini sunması gerekiyor. Belediye hizmetleri topluma doğrudan doğruya dokunan hizmetlerdir. Bu hizmetler toplumu önceleyerek yürütülebileceği gibi kişileri, menfaat zümrelerini de önceleyerek adeta bir rant dağıtım aracı gibi de kullanılabilmektedir. Ülkemizde ne yazık ki çoğunlukla toplumdan ziyade belli kişi ve gruplara rant dağıtım aracı olarak kullanılmaktadır. Mevcut iktidar da bunun istisnası değil. İktidar başlarda belediyeleri topluma hizmet aracı olarak kullanmış iken zamanla bu davranışını bırakarak kişilere ve gruplara rant sağlar hale gelmiştir. CHP belediyelerdeki yönetimleri kaybettiği zaman da aynı anlayışla topluma hizmet yerine kişilere rant sağlıyordu. Bu gün de aynı duruma iktidar düşmüştür. CHP kazandığı belediyelerde kişi ve gruplara rantı değil topluma hizmeti öncelerse toplumun güvenini yeniden kazanabilir. Belediyelerin sahip olduğu kaynak dağıtım aracı olma imkanını toplumun yararına kullanabilir hale getirebilirse kalıcı bir hale gelebilir. Belediye yönetimlerini yürütürken sadece kaynakları topluma hizmet eder şekilde kullanma ile yetinmemesi gerekiyor. Aynı zamanda topluma, vatandaşa tepeden bakmamayı, değerlere saldırmayıp saygı göstermeyi, ehliyet ve liyakati öncelemeyi, yolsuzluk ve yoksunluklarla mücadele etmeyi de başarması gerekiyor. Bu konularda da örnek uygulamalarla topluma mesaj vermesi gerekiyor. Bunu yapabilirse iktidar için düşüşün de başlangıcının görülebileceği söylenebilir.  

Muhalifbakış
           izmirmuhammedali@gmail.com



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...