TOKİ
sistemi özellikle 1980 sonrası dönemde ülkemizde toplu konut sistemine önemli
bir aktör olarak girdi. Konut ihtiyacı ülkemizde herkes için önemli bir konu.
Aile bütçesindeki en önemli gider kalemlerinden birisi konut alanında.
Siyasiler
bu konuda bir şeyler yapmayı vaad ederek iktidara geldiler ve gelmeye devam ediyorlar.
2002
yılı sonrası iktidara gelen AK PARTİ/AKP’nin bu sistemi oldukça etkili
kullandığı söylenebilir. İktidar süreci boyunca hemen her dönem TOKİ’yi kullanarak
ülkede özellikle dar gelirli insanlar için ümit kapısı olarak göründü. TOKİ,
kentsel dönüşüm, deprem ve diğer doğal afet geçiren bölgelerde mağduriyet
yaşayan insanların desteklenmesi ve sosyal amaçlı bina ve konutların
yapılmasında kullanılan bir araç olarak kullanıldı ve oldukça önemli görevler
icra etti ve etmeye devam ediyor.
TOKİ
sisteminin toplum içinde icra ettiği işlevler genelde olumlu bir hava içinde
kullanıldı ve adeta bu olumlu havanın etkisi ile her zaman bir reklam aracı
gibi de kullanıldı. TOKİ sistemine girmemiş olanlar bu olumlu havadan her zaman
büyülenmiş gibi davrandılar ve davranmaya devam ediyorlar. Buna karşın TOKİ
sisteminden konut almış olanların yaşadıkları
olaylar ve şahit oldukları durumlar görüntünün hiç de zannedildiği kadar
büyüleyici olmadığını gösteriyor.
TOKİ
sisteminin işleyişinde konutların yapılacağı arsa alanlarının temin edilmesi ve
konutların yapılması sürecinde serbest piyasa şartları açısından önemli sorunlardan
söz edildiğini özellikle inşaat sektöründe olanlar tarafından her zaman dile
getirilmiştir. TOKİ sistemine göre inşa edilecek konutların yapıldığı arsalar
bir maliyet kalemi olarak yer almaz. Bu durum konutların maliyetlerine önemli
bir etki yapar. Bununla birlikte bu yazıda TOKİ sistemindeki inşaatların yapım
sürecinden ziyade kullanım sürecinde yaşanan sorunlardan söz edilecektir.
TOKİ,
konutları inşaa ettirme sonrası toplu konutların yönetimini de kendi üzerine
alarak vatandaşa iyilik yapıyor gibi görünmekle birlikte gerçeklik hiç de böyle
değildir.
TOKİ
inşaatların tamamlanması sonrası hak sahiplerine konutları teslim etmektedir.
Konutların teslim edilmesi ile birlikte TOKİ’nin işlevi sona ermemektedir. TOKİ’nin
teslim ettiği konutlar hak sahiplerine 120 aya varan vadelerde belirlenen taksitlerle
ödeme yapılarak kullanıma sunulur. Peşin ödemeleri genelde düşük olmakla
birlikte taksitler altı ayda bir farklı oranlarda yeniden belirlenir. Bu belirlemeler
yapılırken enflasyon veya memur maaş zamlarına gelen oranlar dikkate alınır.
TOKİ, hak sahipleri borçlarını tamamlayıncaya kadar tapuların devrini üzerinde
tutar. Bu sürece bakıldığında ekonomik ve hukuki şartların gereği olarak normal
bir işleyiş gibi görünebilir. Buna karşın bu süreçte yaşananlar önemli
sorunları içermektedir. TOKİ, tapu sahibi olarak hak sahiplerine konutları
teslim ederken hazırladığı sözleşmeleri imzalamayı zorunlu tutar. Hazırlanan
sözleşmeler TOKİ ile hak sahiplerini karşılıklı yükümlülük altına sokmaktadır.
Bu sözleşmeler konut kullanıcıları üzerinde tek taraflı büyük yükümlülüklerin
altına sokmaktadır. TOKİ yönetimi bu sözleşmeleri kullanarak konut
kullanıcılarını adeta kulu ve kölesi haline getirmektedir. TOKİ toplu yaşamanın
gereğini insanlara öğretme, onları uyumlu bir toplum yaşama hazırlama adı
altında yönetimi tek taraflı olarak eline almaktadır. Hazırlanan sözleşme ve
oluşturulan yönetim aracılığı ile konut kullanıcıları esaret altına
alınmaktadır. Sözleşmeye konulan maddeler TOKİ tarafından istendiği şekilde belirlenir.
TOKİ’den konut alanların çoğu o güne kadar toplu yaşama veya kat mülkiyeti
konularına yabancıdır. Bu yabancılık TOKİ tarafından adeta istismar
edilmektedir. Sözleşmeye göre oturanlara toplu yaşamanın ve kat mülkiyetinin
gereğini öğretmesi gereken TOKİ insanların bilgisizliğini kullanarak yıllar
boyunca konutları kullananları kendisine mahkum müşteriler gibi görmektedir.
Toplu yaşamanın gereği olarak konut kullanıcılarını bilgilendirme, yönetim
birimlerini kurup oturanlara devir etmek yerine toplu yaşam alanlarını kendisi
tarafından atanmış kişiler için iş kapısı haline getirmektedir. Verilen
hizmetler site sakinlerinin memnuniyetsizliğine rağmen nitelikli hale
dönüştürülmemekte, şikayetlere adeta kulak tıkanmaktadır.
Site
yöneticisi olarak atanan kişilerin çoğu TOKİ tarafından daha önce siyasi
iktidar adına siyasi mücadelelere girmiş ve kaybetmiş kişiler arasından
seçilmektedir. Yönetici konumunda ödenecek kişilere ödenecek ücretler ve diğer
hak edişler başta olmak üzere konutlarda ikamet eden konut kullanıcılarının
ödeyeceği aidatlar tamamen TOKİ tarafından tek taraflı olarak belirlenir. Konut
kullanıcıları bu meblağları ödemek zorundadır. İtiraz etme gibi bir imkanları
yok dense yeridir. Zira konut kullanıcılarının çoğu hukuki hakları konusunda
yeterli bilgi sahibi kişiler değildir. TOKİ devlet adına hareket eden, hukuki,
ekonomik ve tecrübe itibariyle her yönden imkan ve güce sahip devasa bir örgüt
olarak bir tarafta dururken yeterli bilgiye sahip olmayan bireyin buna karşı
mücadele edebilmesini beklememek gerekiyor.
TOKİ’nin
kurduğu yönetim sistemi sadece oradaki konut kullanıcılarına yönelik bir sistem
olarak işlememektedir. Her nerede olursa olsun yapılan konutlar TOKİ adına
yönetilirken TOKİ’nin de dahil olduğu farklı kurumlardan oluşan İstanbul
merkezli şirketlere kaynak sağlar hale dönüşmüştür. Toplanan aidatların belli
bir oranı doğrudan bu şirketlere aktarılır. Anadolu’nun en ücra köşesinde konut
kullanıcısı olarak şevkle başını sokacak bir evi olduğu için sevinen vatandaşın
ödediği aidatlar devasa şirketlere aktarılmaktadır.
TOKİ,
konutların yönetimini oluştururken vatandaştan yönetim birimlerini oluşturma
adına avans adı altında oldukça önemli miktarlarda meblağlar almaktadır. Belirlenen
avansları konut alan herkes ödemek zorundadır. Daire başı belirlenen avansların
toplamı yönetim birimlerinin oluşturulmasında ihtiyaç duyulan maddi kaynağın
kat kat üstünde olmasına rağmen buna kimse itiraz edip sorgulayamamaktadır.
TOKİ’nin yaptığı işleri etkin bir şekilde takip edip şikayetleri sorgulayan bir
sistem bulunmamaktadır.
Son
dönemde gelir düzeyi düşük kesimlere yönelik sosyal konutlar yapılmaktadır. Bu
konutlar ise maliyetleri düşürme, kârı artırma adına balkon, havalandırma,
ortak alanları yetersiz bir şekle dönüşmüş durumdadır. Belki konut sahipleri
için başını sokacakları bir ev edinmeleri sağlanmış oluyor ancak maliyetlerin
bu kadar düşürüldüğü söylenen bir sistemde insani ihtiyaçların da göz ardı
edilmemesi gerekiyor. Üstelik de maliyetlerle satış fiyatları karşılaştırılınca
hiç de ekonomik bir yönünün olmadığı görülmektedir. Altı ayda bir güncellenen
ödeme sisteminde konut alanların ödediği faizin miktarı on yıl boyunca evin
güncel fiyatını hiç de ucuzlatmamaktadır. Ucuz alıp pahalı satarak işleyen
sistemi sosyal hizmet diye sunmak çok da inandırıcı değildir.
Buraya
kadar TOKİ sistemi ile ilgili yaşanan sorunların küçük bir kısmı dile
getirilmeye çalışılmıştır. TOKİ bu yönüyle belli kişilere rant sağlayan bir
sisteme dönüşmüş gibi görünmektedir. Sözleşmeler bu sisteme geçirilmiş hukuki
bir kılıf olarak konut alanların ayaklarına geçirilmiş prangalar durumuna
gelmiştir.
Siyasal
iktidarın toplumun konut ihtiyacını karşılama gibi sosyal bir hizmet amacıyla
oluşturduğu bu sistemin bu şekilde belli kişilere rant sağlayan, içine
girenleri kendisine mahkum eden, ya öde ya çık dayatması şeklinde işleyen,
kontrolsüz ve de üstelik pahalı bir hizmeti sosyal bir hizmet olarak nitelemek
mümkün değildir. Bu durum hiç de yeni ortaya çıkmış bir durum değildir. Uzun
zamandır TOKİ sisteminde bu sorunlar mevcut olmasına karşın ekonomik darboğaza
girilen bu günlerde ülke çapında bir kampanyaya dönüşme eğilimine giren TOKİ
sistemiyle henüz tanışmamış olanların bu cepheyi de dikkate almalarında yarar
bulunmaktadır.
Muhalifbakış
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder