Seçimler yaklaşırken seçim meydanları da büyük bir hızla kızışmaya devam
ediyor. Cumhurbaşkanı her zamanki performansını ortaya koyarak gitmedik il
bırakmayacak gibi görünüyor.
Cumhur ittifakı adı altında oluşturulan koalisyona karşı Millet ittifakı
olarak karşı bir koalisyon oluştu. HDP bunların ikisi tarafından da kolaylıkla
kabul edilemiyor. Cumhur ittifakı HDP’yi Milli ittifakın içinde göstermeye
çalışarak adeta milletin gözünde şeytanlaştırmaya çalışıyor. HDP
yöneticilerinin geçmişte dile getirdiği söylemleri meydanlarda kullanarak
HDP=PKK durumuna getirmeye çalışıyor. PKK terör örgütünün toplumun büyük
çoğunluğunun gözündeki kötü durumunu kendi lehinde bir araç olarak kullanmaya
çalışıyor. Millet ittifakı da HDP ile aynı pozisyonda bulunduğunu açık bir
şekilde ifade edemiyor. Perde arkasında HDP ile Millet ittifakı arasında bir
işbirliği olduğu kesin.
Cumhur ittifakı ile HDP arasında bir yakınlığın olması mümkün değil. HDP
Türkiye yasalarına göre kurulmuş olan ve varlığını devam ettiren bir parti. Bu
yönüyle HDP=PKK demek tam olarak doğru olmaz. Ancak HDP ile PKK arasında bir
bağın olmadığını da söylemek yine aynı şekilde doğru olmaz. HDP ülkede beş
milyondan fazla oy alan bir parti. Bu partiye oy veren milyonlarca insanı PKK’lı
diye kabul etmek doğru olmaz. HPD bir yönüyle MHP’nin karşısında yer alan bir
parti. MHP’nin yaptığı Türk milliyetçiliği HDP’yi doğurmuş durumda. Onlar da
Kürt milliyetçiliği yapıyorlar.
Türk milliyetçiliği yapılabilir ancak Kürt milliyetçiliği yapılamaz demek
sözden ileri bir anlam taşımamaktadır. Sonuçta insanlar milliyetlerini
seçemiyorlar. Herkes kendi milliyetini sevmekte özgür ise Türk Milliyetçiliği
yapılabilir ancak başkaları bunu yapamaz demek kendi içinde bir çelişki
taşıyor. Burası Türkiye, dolayısı ile bu memleket bizim, buna göre biz Türk
Milliyetçiliği yapabiliriz demek de doğru olmaz. Zira bu ülkede doğup büyüyen
herkes bu memleketin bir üyesi olarak burada yaşama hakkına sahip. Türkiye’de
isen Türksün diye bir söylemi de herkes tarafından kabul edilmek zorunda olan
bir önerme olarak ileri sürmek de doğru değil. Ülkenin her yerinde yaşayan
insanlar doğup büyüdükleri toprakların sahibi konumundalar. Bu nedenle ülke
içinde bir milliyetçilik anlayışını her noktaya aynı şekilde sunabilmeniz
mümkün de değil. Sunsanız dahi bunu kabul eden insan sayısı oldukça az.
Yaşadıklarımız bunun gerçekliğini gösteriyor. Kürt diye bir milliyet olmadığı
için Kürt milliyetçiliği de yapılamaz iddiasını ileri sürmek de yine çok
anlamlı ve kabul edilebilir bir argüman değildir. Sonuçta insanların hisleri
söylenenlerle ne kadar değiştirilebilir? His, duygu, düşünce zorlama ile,
dayatma ile değiştirilebilecek bir şey değil.
Bu çerçevede milliyetçilik siyaseti üzerinden toplumda birlik beraberlik
duygusunun geliştirilmesinde önemli sorunların olduğu görülüyor. MHP’nin
söylemleri sadece kendisinin güçlü olduğu yerlerle sınırlı kalırken aynı
şekilde HDP’nin söylemleri de yine onların güçlü olduğu yerlerle sınırlı. Seçimlerde
de bu durum açıkça görülüyor. MHP ülkenin büyük çoğunluğunda yok hükmünde iken
HDP de yine benzer şekilde sınırlı yerlerde varlığını ortaya koyabiliyor. Her
iki grup bir araya gelerek ülkenin menfaatleri doğrultusunda birleşemiyorlar.
Çatışmacı bir söylem, siyaset ve davranış anlayışı karşılıklı cepheleşmeyi
getiriyor. Cepheleşme mücadeleyi getiriyor. Mücadele ise zamanla karşısındakine
karşı mevzi kazanma çabasını doğuruyor. Kim kimi yenecek hale gelirse hakimiyet
ona geçecek gibi bir anlayış doğuyor. Bu ülkenin menfaatine, yararına bir durum
değil. Bu çerçevede bu seçimlerde yapılan bu propaganda doğru bir propaganda gibi
görünmüyor. Bu söylemi en çok cumhurbaşkanı kullanıyor. Dolayısı ile yanlışı
yapan cumhurbaşkanı olunca söylenecek fazla bir şey bulmak zorlaşıyor.
Cumhurbaşkanı bu söylemi ile MHP’yi yanında tutuyor. MHP ile AK PARTİ/AKP
arasında işbirliğinin aracı olarak bu söylem kullanılıyor. MHP’nin
cumhurbaşkanının yanında yer alması özellikle mecliste hükümetin elini
güçlendiriyor. Bu işbirliğinde MHP de kendince kazanımlar elde ediyor. MHP oy
oranı itibariyle elde edemeyeceği bir güce bu işbirliği sayesinde ulaşmış
oluyor. Bu işbirliği şimdilik belli bir başarı kazanmış gibi görünmekle
birlikte kalıcı olmayacaktır. Siyasi alanda var olan bu işbirliği geçici bir
işbirliği olmak zorunda. Geçmişte işbirliği yapan bu iki parti birbirlerine söylemedik
söz, etmedik hakaret bırakmamıştı. Geçmişteki düşmanlık bugün işbirliğine
dönmüş durumda. Bu işbirliği de ileride değişecektir. Bu nedenle söylenen
sözlere her zaman dikkat etmek gerekiyor. Bu konuda sayısız sözler söylenmiş.
Önümüzdeki yerel seçimler bu yönüyle önemli. Çatışmacı siyasi söylemin
toplum tarafından ne kadar kabul edileceğinin ölçüleceği bir sınav olacak. Bu
sınavda kim kazanacak kim kaybedecek bekleyip göreceğiz ancak ülkenin bundan kazanç
sağlamayacağı kesin.
Muhalifbakış
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder