7 Mart 2019 Perşembe

Bozuk Düzen Nasıl Değişir?


Kamu tarafından yapılan yapım ihaleleri sonucu üretilen eserler genelde istenen nitelikleri karşılamaktan oldukça uzak. Bu konuda üretilen eserler özellikle taşrada ise nitelik çok daha düşük hale gelebiliyor. Ülkemizde ihale usulü belli kişilere rant sağlama aracı haline gelmiş bir durumda. Geçmişte bu konu çok daha fazla istismara açıktı. Bu gün istismarların önüne geçildi diyebilmek hala çok iddialı bir tezdir. Eğitim kurumları bu yönde en çok istismarın yaşandığı alanlardan sadece birisi. Eğitim kurumlarının yapımı için hazırlanan projeler merkezi düzeyde planlanıyor. Bu projelerin yapımı amacıyla ayrılan ödenekler büyük meblağlara ulaşıyor. Bu devasa meblağlar bu alanda çalışanların ağzını sulandırıyor. Özellikle büyük ölçekli firmalar bu tür yatırımları yakından takip ediyorlar. İhalelerin alınması büyük ölçekli firmalar için çok da zor olmayan bir iş. İhale sürecine daha çıkılmadan önce şartnamelerin hazırlanması aşamasında çalışmalara başlanıyor. İstenen şartlar önceden belirleniyor. Belirlenen şartlara göre görüntüde prosedürler işletiliyor. İstenen eser taşeronlar aracılığıyla en az maliyetle ortaya çıkarılıyor. Eserin bitirilip teslimi aşamasında yine yapılan müdahalelerle prosedürlere son nokta konuluyor. Ortaya çıkan eserin son kullanıcıları kullanım sürecinde yaşadıkları sorunları kendi çaplarında çözmeye çalışıyorlar. Bu süreçte geçmişe dönük bir araştırma ve sorgulama hemen hiçbir zaman yapılmıyor. Bürokratik işleyişte böyle bir işleyiş yok. Ortaya çıkan eserde var olan eksiklerin peşine düşen kimse de olmayınca sayfa kapanıyor.
Bu işleyiş süreci hangi kamu ihale ürünü ele alınırsa alınsın çok fazla değişiklik göstermeden aynı şekilde işliyor. Bu süreçte bürokrasinin yapabileceği fazla bir şey yok. Zira bürokrasinin özellikle karar mekanizmalarında bulunanlar dolaylı olarak bu sürecin farklı derecelerde içinde yer alıyor. Asıl güç sahibi olan siyasi irade sahipleri bürokrasinin işleyişine her aşamada müdahale ediyorlar. Siyasi iradeye rağmen bürokrasinin kendi başına hareket edip bir şeyler yapabilmesi mümkün değil. Bu bozuk düzen ancak siyasi iradenin bu konuda hassas davranması ile değiştirilebilir. Ülkenin siyasi iradesi bu bozuk düzenin bozulması veya düzeltilmesi için iradesini ortaya koymadığı sürece bunun değişmesini beklemek boş bir beklenti. Siyasi iradenin işi siyaset yapmak, yani ülkenin yönetimine yön vermektir. Siyasi iradenin bunu yapabilmesi için siyaset faaliyetinin toplumda belli kişilerin elinde bir araç olmaktan çıkması gerekiyor. Siyaset toplumun genelini ilgilendiren bir faaliyet olmakla birlikte toplumda herkesin bu alanda faaliyette bulunmasına izin verilmemesi bu faaliyetin belli sınıfların, grupların ve kişilerin elinde kalmasına neden olmaktadır. Toplumun genel durumu siyasi faaliyetlerin çerçevesini çiziyor. Toplumdaki alışkanlıklar, gelenekler, adetler, tutumlar, anlayışlar siyasi faaliyetlere yön gösteriyor. Siyaset de toplumu kendine göre dizayn ediyor. Toplum ile siyaset yapanların karşılıklı etkileşimi siyasi faaliyetlerin seviyesine, şekline doğrudan etki yapıyor. Siyasetçiler ile toplumsal etkileşim bürokrasiyi ve kurumların işleyişini etkiliyor. Siyaset toplum kaynaklarının nasıl kullanılacağına karar veriyor. Kaynaklar toplumun geneline veya toplumun içinde belli grup, kişi ve anlayışların yararına olacak şekilde bu kararlarla belirleniyor. Bu gün için ülkemizde kaynaklar toplumun genelinden ziyade belli kişi ve zümrelere hizmet edecek şekilde kullanılıyor. Kamu ihaleleri bunun en somut göstergelerinden birisi. Kamunun kaynakları her ne kadar belli kişi ve zümrelere hizmet edecek şekilde kullanılsa da bu kaynaklar sadece o kişi ve zümrelerin elinde kalmıyor. Kaynakları dağıtan siyasi irade ile kaynakları almış gibi görünenler arasında son aşamada karşılıklı bir menfaat bölüşümü oluyor. Siyasi irade kaynakları belli kişi ve zümrelere dağıtırken dolaylı yoldan bu kaynaklar siyasi iradeyi elinde tutanlara dönüyor. Bu dönüşüm karşılıklı menfaat üretimi oluşturan bir sistemi doğuruyor. Sistem istenen sonucu verdiği sürece işlemeye devam edecek gibi görünüyor. Sistem bir kısır döngüye dönüşmüş durumda . Bu nedenle kısa vadede değişmesini beklememek gerekiyor. Toplum kendisinden çok belli kişi ve zümrelerle menfaat paylaşımına giren siyasi irade sahiplerinin farkına varamadığı sürece kısır döngüden çıkabilmek mümkün değil. Kamu kaynakları uzun bir süre daha bu şekilde bölüşülüp paylaşılmaya devam edecek gibi görünüyor.
Kısır döngünün bozulması için gerçek anlamda toplumu düşünen bir yönetim oluşturulması gerekiyor. Toplum içinde tüm insanları kapsayacak bir ortak hedef oluşturulması bir başka gereklilik. Hedef doğrultusunda işleyen yönetim etkin bir denetimle desteklendikten sonra var olan sorunlara hassasiyetle yaklaşılması gerekiyor. Adalet bu işleyişin her aşamasında geliştirilip güçlendirilmesi gereken temel bir değerdir. Adaletin değeri toplumun her kişi, kurum ve birimince anlaşıldığı gün istenen yapı ve işleyiş de oluşturulmaya başlanmış olacaktır. O zamana kadar yağmaya seyirci kalmaya devam edeceğiz gibi görünüyor.

Muhalifbakış
                                                                 izmirmuhammedali@gmail.com


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...