7 Ekim 2017 Cumartesi

Değişim ve Yenilenme Aldatmacası


Cumhurbaşkanı Erdoğan parti genel başkanı sıfatı ile Afyonkarahisar’da katıldığı parti değerlendirme toplantısı açılış konuşmasında uzun zamandır dile getirdiği yenilenme kavramını bir defa daha kullanarak seçimler öncesi parti içinde yenilenme ihtiyacının gereklerinin yapılmasının zorunluluk olduğunu söyledi.
Hem cumhurbaşkanı hem de genel başkanlık sıfatını aynı kişide toplanması yeni bir uygulama olmamakla birlikte AK PARTİ/AKP’nin geldiği siyasal gelenekte geçmişte hep tek parti ve tek adamlık nitelemesi ile eleştirilen bir uygulamanın şimdi üstelik de Mustafa Kemal ATATÜRK de aynı uygulamayı yaptı diyerek savunmak ilginç bir görüntü veriyor. Bilindiği gibi geçmişte Cumhuriyet Halk Fırkasının ilk kurulduğu yıllardan başlayarak ölümüne kadar geçen sürede Mustafa Kemal ATATÜRK hem parti genel başkanı hem de cumhurbaşkanı görevini yürüttü. Cumhuriyet tarihinde muhafazakar kesimin tek parti uygulamaları diyerek eleştirdiği bu uygulamalar işe bakın ki 2017 Türkiye’sinde muhafazakarlık şampiyonluğunu kimseye bırakmayan AK PARTİ/AKP tarafından yapılıyor.
Bu tecrübeyi de toplum bir süre yaşayıp görecek. Zira bizim toplum okuma fakiri olduğu için okuma alışkanlığının kazandırdığı zihinsel, düşünsel faaliyetler yeterince gelişemiyor ve sonuçta daha pahalı olan yaşayarak öğrenmeyle yüz yüze geliyor. Bu nedenle geleceğe dair öngörülerle ilgili olarak ne söylenirse söylensin toplum bunu yaşadıktan sonra öğreniyor. Yaşayıp öğreninceye kadar da yine okuma fakirliğinin doğal bir getirisi olarak duygusal tepkilerle sevdiğini her şeyiyle gözü kapalı severken sevmediğini de ağzıyla kuş tutsa benimseyemiyor.
AK PARTİ/AKP toplumun bu özelliğini çok iyi keşfetmekle birlikte karşısında alternatif bir hareket olmamasının da getirdiği rahatlıkla elini kolunu sallaya sallaya gezip dolaşıyor. Cumhurbaşkanı ve genel başkan Recep Tayyip ERDOĞAN da hitabetinin, ve karizmasının hakkını vererek vatandaşı istediği gibi yönlendiriyor.
Uzun zamandır parti içi ataletten, metal yorgunluğundan söz ederek ön planda olan yöneticilerin değiştirilmesine yönelik faaliyetler devam ederken yeni gelenlerle yeni bir vitrin oluşturularak vatandaşa yenilik, değişim, enerji yenilenmesi, dinamizm havası kazanıldığı sanısı verilmeye çalışılıyor. Değiştirilenlere de küskünler hareketi olmasın diye yine parti içinde başka görevler verileceği söyleniyor. Aslında eskiler ve yeniler diye nitelenenlere bakıldığında hepsi aynı çevrenin insanları, aynı yolun yolcuları ve aynı siyasi kültür ortamında yetişmiş kişiler. Yapılan ön sıradakilerin arkaya geçmesi, arka sıradakilerin de ön sıraya geçmesinden ibaret. Bu yer değişiminin anlayış değişimini getireceğini söylemek çok da mümkün görünmüyor. Parti içi değişim çalışmalarına girişen AK PARTİ/AKP aslında 15 yıldır ülkenin başında bulunuyor ve yaklaşık yedi-sekiz yıldır da rakipsiz olarak devletin her kademesini istediği gibi şekillendirme gücüne sahip durumda. Buna rağmen devlet içinde bir dönüşüm ve değişimi yapabildiklerini söylemek çok zor. Tersine devlet kademelerinde olumsuz bir çok örneğin ortaya çıkıp yaygınlaşmasına veya geçmişte var olan geleneklerin işleyişinde kendi adamlarını etkin konuma getirip aynısını sürdürdüklerine şahit olunuyor. Devlet kademelerinde yeniden yapılanma formal bir takım düzenleme ve yapılanmalarla daha kolay bir şekilde yapılabilir. Zira yapılacak düzenleme ile ortaya çıkarılacak sistem zorunlu olarak kendisi için çizilen formal yapıya uymak zorunda kalır. Yapılanlara bakıldığında devlet kademelerinde böyle bir yeni yapılanmadan söz edebilmek mümkün değil. Tersine sürekli bir yap boz uygulaması devletin hemen tüm kurumları için geçerli. Devlet kurumları için var olan bu duruma karşı siyasal parti içinde yenilenme devlet kurumlarına göre daha zordur. Siyasal yapılanmalar formal ve informal yapıların güçlü bir şekilde iç içe geçtiği bir iklime, kültüre sahiptir. Formal ile informalin sınırlarını belirlemek çok zordur. Bu nedenle devlet kurumları içinde dahi istendik değişimi yapamayana bir yönetim anlayışının bundan daha güç ve karmaşık bir alanda gerçek anlamda bir değişim ve dönüşümü yapabilmesi mümkün değildir.
Siyasi alana yönelik en son anayasa değişiklik referandumunda aşırı şekilde şişirilen on sekiz yaş sınırı değişikliğinden önce siyaset yapma serbestisinin toplumun her kesimine yayılması gerekiyor. Bu durum siyaset yapan çevre sayısını arttırıp çeşitlendireceği için değişim sürecini de daha hızlandırıp kolaylaştırabilir. Şu an belli elit kesimlerin eline teslim edilmiş siyaset yapma ayrıcalığı tüm toplum kesimlerine yayılmadan değişim iddiaları havada kalmaya devam edecektir. Devleti dönüştürememiş bir siyasal kültürün kendi içinde değişim yapıyor görüntüsü vermesi aldatıcı bir davranıştan öte bir anlam taşımıyor.  
Yazık ki toplum yeni bir siyasal muhalefeti çıkaramadığı sürece de bu görüntü ile oyalanmaya devam edecek gibi görünüyor.

Muhalifbakış

                                                       izmirmuhammedali@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...