Ülkede yaşanan
sorunlara dair doğru sorular sorulmazsa doğru bir cevaba, dolayısıyla çözüme
ulaşabilmek de zorlaşır. Hangi alanda hangi soruyu sormak gerekir? Sorusu üzerinde
özellikle herkesin düşünmesi gerekiyor.
Toplu yaşanan
her ortamda pek çok olgu, olay iç içe geçmiş durumdadır. Hangi olay ve olgunun
neyle ilgisi var sorusunun cevabı kişiye, yere, zamana göre değişiyor.
Her insan kendi
ilgi alanına göre dikkatini, gücünü bir alana teksif edip yöneltiyor. Bu
durumda herkes için ortak bir noktanın bulunması oldukça zor.
Temel saik
ekonomi. Ekonomi, yani para. Ekonomi, maddi imkan demek. Maddi imkan bireyin
kendi gücü ile sınırlı olmakla birlikte başkasının gücünü işe koşma aracına
ihtiyaç duyuluyor. Başkasının gücünü işe koşmak için bir menfaat sunmadan bir
başkasının gönüllü gücünü kullanabilmek mümkün değil. Bu ise kişisel gücün
dışında başka güçleri gerektirir. En büyük güç ise bugün paradır. Para ise
ekonomiye bağlıdır.
Günümüz dünyasında
başkalarının gücünü kullanma aracı temel olarak ekonomik güce dayanıyor.
Ekonomik güç
unsurlarının gelişmesi için gereken pek çok unsurun alt yapı olarak oluşması
gerekiyor.
Şahsi ekonomik
güç şahsi hedefler doğrultusunda kullanılarak işe yarar. Şahsi ekonomik gücün etki
alanı sınırlıdır.
Şahsi ekonomik
güçlerin birleşmesi halinde daha büyük güçler ortaya çıkabilir. Bu ise
şahısların üstünde güçlü yapılara ihtiyaç göstermektedir.
Şahısları aşan
güçlü yapıların en büyüğü devlettir. Kamu gücüdür.
Devletin işleyiş
düzeni ekonomik işleyişi büyük oranda etkiler.
Toplumların
hayatları devlet düzenlerinin işleyiş düzenlerine doğrudan bağlıdır. Devletin
işleyiş düzenine genel yönetim sistemi de denir.
Genel yönetim
sistemlerinin işleyişi toplumun hayatını olumlu da etkileyebilir, olumsuz da
etkileyebilir.
Genel yönetim
sistemleri sorunlu olan toplumların hayatları zordur.
Türkiye genel
yönetim sistemi uzun zamandır sorunlarla boğuşmaktadır. Bugün ülkenin içine
düştüğü kaosun temel sebebi genel yönetimdeki bozukluktur.
Genel yönetim
sistemindeki bozukluğun pek çok sebebi vardır.
Genel yönetim
sistemindeki bozukluğun tarihi, kültürel, iç, dış, siyasal, sosyal temelleri
vardır.
Başka ülkelerin
şartları, mevcut durumları incelendiğinde her ülke için geçerli tek bir nedenin
ortaya konulması güçtür.
Ülkelerin sahip
olduğu yer altı, yer üstü zenginlik kaynaklarının azlığı veya çokluğu,
coğrafya, iklim gibi unsurlar en önemli neden olarak kabul edilemez.
Türkiye’de bugün
yaşanan kaosa yönelik değerlendirme yapanlar iktidara yakınlık veya karşıtlık
durumuna göre farklı şekillerde gruplanıyorlar.
Taraftar olanlar
kaosun sebebini dış güçler, pandemi, deprem, FETÖ benzeri yapıların iktidara
karşı mücadele etmeleri, çevremizdeki savaşlar şeklinde sıralayıp iktidarın
buna rağmen başarılı bir mücadele verdiğini kabul ediyorlar. Ekonomik
sorunlardan enflasyonun dünyada her ülke için söz konusu olduğunu da iddia
ediyorlar.
İktidar
yanlılarının gösterdiği gerekçeler üzerinde durulduğunda dış güçler unsurunun
her zaman bu ülke için geçerli olduğu görülecektir. Tarihi süreç içinde Osmanlı’dan
bu yana dış güçler için Osmanlı ve sonra Türkiye her zaman bir doğu sorunu olarak
görüldü. Dış güçler sorunu her zaman vardı. Bundan sonra da her zaman
olacaktır. Burada dış güçleri bir ayak bağı olarak görmek gerçekçi bir mazeret
değildir. Rusya’nın sıcak denizleri, Yunanistan’ın megalo ideası gibi bizim
ülkemizin de bir dış güçlerle mücadele politikası geliştirilmesi gerektiği
halde halen bu konuda geliştirilmiş bir politikadan söz edilememektedir. Bu
durum bugünkü gibi geçmiş iktidarların da en büyük eksikliğidir. Bununla
birlikte geçmişten bu yana hiçbir iktidar bugünkü iktidarın sahip olduğu güç ve
imkana sahip olamamıştır. Bu iktidar geçmişte yapılan hatalardan yararlanarak
bu güç ve imkanları eline almıştır. 2002-2010 arası varlık yokluk mücadelesi
etmek zorunda kalmış bile olsa bu dönemde pek çok temel politikanın alt
yapısını oluşturmak mümkün iken bu iktidar ne yazık ki bunu başaramamıştır.
Mücadeleyi doğru politikalara dayanan bir devlet yönetim sistemi/anlayışı
geliştirmek yerine perde arkasından kendisini desteklediğini zannettiği gruplara/kişilere/çevrelere
yol açarak gücünü pekiştirmeye yöneldi. Bu temel yanlış sonuçta her tür iç ve
dış sorunun daha da büyümesine yol açtı. FETÖ türü yapılar dış ve iç kaynaklı
büyük bir sorun olarak iktidarı sarstı. Aslında iktidar yaptığı yanlışın
sonucunu görmekten başka bir şeyle karşılaşmadı.
Pandemi dünyada
herkes için büyük bir sorun olarak yaşanmakla birlikte özellikle doğru
politikalar üretmiş olan devlet ve toplumlar bu süreçten daha az etkilenmiş
iken biz bu konuda da politikasız ve yanlış yönetim uygulamaları sayesinde daha
büyük bir zarar yaşadık.
2023 Şubatında
yaşanan deprem ülke için büyük bir ekonomik sarsıntıya yol açtığı açık. Fakat
bu da genel olarak devlet yönetiminin sorunlu işleyişinin bir sonucu olarak çok
daha fazla etki doğurdu. 1999 yılında yaşanan Marmara depremleri sonrası ülkede
tümüyle deprem seferberliği başlatılmıştı. 2023 yılında yaşanan deprem bu seferberliğin
gerektiği gibi yürütülmediğini gösterdi. 1999-2023 tarihleri arasında üç yıl
hariç tümüyle iktidarı elinde tutan iktidarın 1999 deprem seferberliğinin gereklerini
yapmak yerine kendine yakın kişileri inşaat sektörü aracılığıyla zengin etme
dışında fazla bir şey yapmadığını gösteriyor. Merkezi ve yerel yönetimlerin
inşaat sektöründe işin gereğini yapmak yerine rantı paylaşmayı tercih etmiş
olduklarını gösteriyor. 2023 depreminde sadece eski binalar yıkılmadı. Bu
deprem ülkenin imar sisteminin ne kadar başıboş bırakıldığını da gösterdi.
Yaşanan ekonomik
sorunların tüm dünyanın baş derdi olduğu söylense de hiçbir ülkede bizdeki
kadar sarsıcı bir durum yaşanmıyor. Her ülkenin yaşadığı enflasyonu bizim
ülkemiz en az 10-15 kat fazlasıyla yaşıyor. Maliye bakanı ülkede pek çok gözde
mesleklerde pek çok kimsenin vergi vermediğini söylüyor. Kayıt dışı, kayıp kaçak
ülkede her zaman konuşulan bir sorun olmasına rağmen iktidar sanki bunu ilk
defa görüyor gibi davranıyor.
Ülkemizde
geçmişten bu güne gelen sorunların tek tek çözülerek tarihe karıştığını iddia
edebilmek ne yazık ki çok zor. Geçmişten beri yaşanan sorunlar aynı şekilde
devam etmekle birlikte çağın getirdiği yeni sorunlar da bunlara ekleniyor.
Tüm bu
sorunların çözülmesi gerçek anlamda etkin işleyen bir devlet yönetim sisteminin
varlığını gerektirdiği halde yakın zamanda böyle bir sistemin kurulabileceğine
dair bir işaret veya izin varlığından söz edebilmek oldukça zor. Geçmişten ders
alınmış bir anlayışla devlet yönetim sistemimizi yeniden ele almak gerekiyor
ama şimdilik bu mümkün de görünmüyor. Mevcut iktidar içine düştüğü bataklıktan
çıkmak için çaba gösteriyor ancak artık bu bataktan çıkabileceğini gösteren
sanal söylemler dışında inandırıcı göstergeler yok. Zamana oynamak dışında
yapabileceği bir şey de yok gibi görünüyor. Onlar da bunu yapıyor. Vatandaş olarak
herkesin kişisel bilincini geliştirmesi ve doğru soruları kendisine sorarak
çözümler üretmesi, kişisel hayatını çağın şartlarına göre uyumlu hale getirmesi
gerekiyor.
Mehmet Ali DEMİR |
Muhalifbakış |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder