Eğitim
sektöründe otuz yılı aşan çalışma süresinin son günlerine yaklaştığımız şu
günlerde ülkenin yaşadığı eğitim sorunlarındaki çözümsüzlük üzüntü verici. Toplumsal
hayatın içinde sorunların sıfırlanmasını beklemek yersiz olmakla birlikte
beklenen mevcut sorunların çözümlenmesi, ortaya çıkan yeni yaşam şartlarının
getirdiği yeni sorunlarla uğraşılmasıdır. Hayat devam ettiği sürece sorunlar
var olacaktır. Sistem mevcut sorunlara çözüm bulurken ders alarak işlemesi
gerekir. Aynı sorunlarla tekrar tekrar karşılaşmak, sorunların kangrenleşmesi,
kökleşmesi sistemin çözüm üretememesini gösterir.
Eğitim
sisteminde önemli sorunlar geçmişten bugüne çözülüp sıfırlanabilmiş değildir.
Yönetici yetiştirme sorunu üzerinde etkin bir çözüm geliştirilebilmiş değildir.
Her düzeyde ihtiyaç duyulacak yöneticilerin yetiştirilmesinde bir sistemden söz
etmek mümkün değildir. Halen uygulanan yönetici seçme, yetiştirme sisteminden
şikayet edilmektedir. Yöneticilik nitelikleri konusunda zihinler
netleşememiştir.
Eğitimin yönetim
sisteminin alt işlevlerinde önemli sorunlar yaşanmaktadır. Eğitimin denetimi
konusunda net bir politika geliştirilememiştir. Denetime dair nasıl bir sistem
kurulması gerektiği konusunda net bir politika olmaması denetim sistemine dair
sürekli bir yap bozun yaşanmasına neden olmaktadır. Bu durum yönetim sisteminin
de etkisini azaltmaktadır.
Eğitimin her
düzeyde planlanmasında politikasızlık vardır. İstatistik verilerden hareketle
sınıflara düşen ortalama öğrenci sayısının düştüğü iddia edilse de sosyal olay
ve olgularda istatistik çoğu zaman doğru sonuçlar vermez. Okul türlerine ve
okulların bulunduğu yerlere göre dengesiz bir dağılım vardır. Bir tarafta
öğrenci olmaması sorunu yaşanırken diğer tarafta çalışanlar öğrenci yoğunluğundan
bunalmaktadır. Bu dengesizlik istatistiksel verilerle görmezden gelinebilir
ancak yok olmaz.
Öğrenci
niteliklerine ilişkin planlama yoktur. Günü birlik kararlarla öğrencilerin
eğitim hayatı planlanmaya çalışılmaktadır. Nesilden nesile değişen eğitim
uygulamaları çalışanların ve eğitim hizmeti almak isteyenlerin zihinlerini
karıştırmaktadır. Sınıf geçme, devamsızlık, kademeler arası geçiş, sınav
sistemi, okullar arası nakiller, zorunlu veya seçmeli ders uygulamaları,
dersler ve branşların ağırlığı, zorunlu veya seçmeli olması gibi pek çok alanda
oturmuş bir uygulama sistemi yoktur. Bu alandaki plansızlık had safhalardadır.
Eğitim
sisteminde her alanda verimsizlik, israf, kaynak kaybı ölçülemez düzeylerdedir.
Ücretsiz ders kitabı, kaynak kitap uygulaması, FATİH projesi kapsamındaki
okullarda teknolojik yatırımlar, personelin iş gücünün verimli kullanılması
gibi alanlarda devasa sorunlar varlığını sürdürmektedir. Eğitime ayrılan
kaynakların etkin/verimli kullanımına yönelik bir takip ve değerlendirme
yoktur. Sistem kendi kendine boşta işlemektedir. Verimlilik kavramı eğitimde
yer bulamamaktadır. İş gücü israfı eğitim sisteminde devasa boyutlardadır. İşgal
ettiği kadrolarda üzerine düşen görevleri yapmaksızın havuzda bekletilen
çalışan sayısına ilişkin bir veri bulunmamaktadır.
Eğitim
sisteminin çıktılarına ilişkin sağlıklı bir veri paylaşımı mevcut değildir.
Hesabını bilmeyen kasap misali eğitim sistemi insan ve madde kaynaklarını
sürekli öğütmektedir. Buna karşı ne yapılmalı sorusu üzerinde düşünen bir
işleyiş düzeni sistemde yoktur. Çağdaş yönetim uygulaması konusunda eğitim
sistemi içinde bir bakış açısı, uygulama yoktur. Üst düzey yönetim birimlerinde
bulunan yetkililerin kişisel başarı değerlendirmeleri herkes tarafından
tartışılmaksızın kabul görmek zorunda kalınmaktadır. Bilimsel, akla dayanan bir
sistem kurulup işletilir hale gelinememiştir.
Eğitim sisteminin
yetiştirmesi gereken insan tipi konusunda toplumsal uzlaşma oluşturulamamıştır.
Yaşanan güç mücadelesi sonucunda yönetim erkini eline geçiren eğitim sistemini keyfine
göre dizayn etmek istemektedir. Aynı iktidara mensup farklı bakanlar farklı
eğitim uygulamalarına yönelmekte, tartışmasız bir eğitim sistemi kurulup
geliştirilememektedir.
Toplumun insan
gücünü etkin kullanmada baş sorumlu olan eğitim halen geleneksel bir insan
yetiştirme düzeni kurabilmiş değildir. Türlere göre okullar arası nitelik
farkları halen sınav odaklı bir anlayışla yapılandırılmakta, okullar bizzat
bakanlar tarafından nitelikli/niteliksiz diye gruplanmaktadır. Topluma
nitelikli eğitim sunma sorumluluğunu üzerine almış bakanlık bu konularda
üzerine düşen görevi yerine getirmek yerine küçük bir azınlığın nitelikli
eğitim talebini nitelikli okullar aracılığıyla karşılamayı kendine görev olarak
almaktadır.
Öğretmen yetiştirme
sistemi konusunda eğitimin diğer tüm alanlarındaki kafa karışıklığı devam
etmektedir. Niteliği ön plana tutan bir öğretmen çalışma düzeni kurulabilmiş
değildir. Öğretmen nitelikleri konusunda sistemde hiçbir değerlendirme söz konusu
değildir. Öğretmen meslek kanunu adı altında çıkarılan mevzuat düzenlemeleri
sistemin ihtiyacını karşılamaktan çok uzaktadır. Tartışılmayan bir mevzuat
düzenlemesi getirilememiştir.
Özel öğretim
sistemi başıboş bir vaziyettedir. Bu alan sürekli mevzuat düzenlemeleri
yapılarak ve denetimsiz, kendi haline bırakılarak adeta sahipsiz bir haldedir.
Parası olan, işini yürüten istediğini yaparken kim ne yapıyor bakan bir irade
yok gibidir. Kural olarak belirlenen düzenlemeler kamuya açık alanlarda açıkça
çiğnenerek afişe edilmesine rağmen ne oluyor diyen yok gibidir. Kaçak
dershanecilik, kaçak personel, hayalet öğrenci deyimleri özel öğretim alanında
her gün bir başka kavramla nitelendirilmektedir.
Eğitimin
dezavantajlı kesimlerine veya özel bir eğitim ihtiyacına muhtaç olan bireylere
yönelik özel eğitim faaliyetleri konusunda sistemde sağlıklı bilgi/beceri ve
uygulama tecrübesine sahip kişi sayısı yetersizdir. Yöneticiler bu konularda
eğitim görmeksizin yetki kullanmaları, işleyişi yönetmeleri istenmektedir. Bu
durum özel eğitim faaliyetlerinin yönetimi konusunda her şeyin kağıt üzerinde
kalmasına yol açmaktadır.
Bakanlık tarafından
geliştirilen modüller aracılığıyla çalışanlar hemen her şeyi elektronik ortama
kayıt etmeye zorlanmakta, bu durum iş yükünü artırmaktadır. Sistemin merkezinde
yer alanlar alandaki her şeye ulaşma, hakim olma endişesi ile merkeziyetçiliği
güçlendirmektedir. Güçlü merkeziyetçi yönetim anlayışı çalışanları sorumluluk
almak yerine üstten istenen şekilde veri üretmeye sevk etmektedir. Kağıt
üzerinde her şeyin mükemmel olduğuna dair bir görüntü verilerek sistemi
yönetenler kendi kendilerini adeta aldatmaktadır. Gerçeklik ile kağıt
üzerindeki mevcut durum çatışıyor mu diye bir sorgulama yapılamamaktadır.
Eğitimde müfredat,
taşımalı eğitim faaliyetleri, kademeler arası nitelik-nicelik farkları,
kurumsal ve personel performansı, yaygın eğitim faaliyetleri, mevzuat
düzenlemeleri gibi eğitimin tüm alanlarına yönelik ayrıntılı bir
değerlendirmeyi tek bir yazının sınırlarına sığdırmak zor. Eğitimdeki sorunların çözümü sadece eğitim sistemini yönetenlerle mümkün olmayabilir. Eğitimin birey, toplum
ve kamu boyutları vardır. Bununla birlikte sistemi yönetenden kaynaklanan sorunlar
çözülmediği sürece birey ve toplumdan kaynaklanan sorunların çözülmesi mümkün
görünmemektedir.
Mehmet Ali Demir |