11 Nisan 2023 Salı

Eğitimde Okul Kademelerine Dair Karmaşa

Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran kanun, 11 Nisan 2012'de ''İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'' adıyla Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Bu kanunun yürürlüğe girmesi sonrası okullar okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kurumları olarak ayrıldı. Okul öncesi hariç diğer kademeler zorunlu oldu. Kanuni düzenleme ile getirilen bu sistemin alana yansıması üzerinde durmak gerekiyor. Eğitim sisteminin kağıt üzerinde düzenlenmesi kadar hatta çok daha önemli yönü alandaki uygulamalardır. Zira kağıt üzerinde yazılı olan teorik boyut uygulamadaki gerçeklikle örtüşmediği sürece çok fazla bir anlam taşımamaktadır.

Eğitim sistemine yönelik düzenleme çalışmaları Osmanlı döneminin son dönemlerinde başladı. Cumhuriyet dönemi ile birlikte yeni bir dönem başlamış gibi görünse de Osmanlı döneminden bağımsız bir yaklaşımla ele almak doğru değildir. Bu yönüyle eğitim sistemine yönelik düzenleme çalışmaları 150 yıllık bir geçmişe sahiptir. 150 yıllık bu düzenleme çabaları halen sağlıklı bir yapıya ulaşabilmiş değil gibi görünüyor.

Bugünkü yapının temel çerçevesi 1970’li yıllarda çizilmiştir. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu ile okul sisteminde zorunlu eğitim temel eğitim olarak isimlendirilmiş ve temel eğitim okulları ilköğretim okulları şeklinde açılacağı hükmü getirilmiştir. Bu kanuni düzenleme sonrası bu alandaki uygulamalar yaygın şekilde uzun süre hayata geçirilememiştir. Eğitim alanındaki kanuni uygulamaların hayata gerektiği gibi geçirilememiş olmasının pek çok siyasal, sosyal, ekonomik ve bürokratik yönleri vardır.

Toplumda eğitim alanı ideolojik bir kamplaşma alanı haline dönüştürülmüştür. Eğitimi toplumun dönüştürülmesinde araç olarak gören çevreler bu aracı kendi kontrol ve tek ellerine almak istemişlerdir.

Ülkede yaşanan ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar eğitime dair yaşanan sorunları sürekli gözden uzak kalmasına neden olmuştur.

Günümüzde kanuni düzenlemenin gereği olarak ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kurumu şeklinde ayrılan öğretim kurumları yeterli fiziksel altyapı olmaması nedeniyle zorunlu olarak aynı ortamları kullanmak zorunda kalmaktadır. Aynı binada ilkokul, ortaokul, ortaokul, lise, hatta bazen ikiden çok okul levhalarının bulunduğu görülmektedir. Son dönemde anaokullarına ait levhaların da ilkokul ve ortaokul levhalarına eklendiği görülüyor. Okullarımız tam bir okul levhası enflasyonu ile karşı karşıyadır denebilir.

İlkokul ve ortaokulların bünyesinde okul öncesi eğitim vermek amacıyla açılmış olan ana sınıfları anaokuluna dönüştürülerek kurumların kağıt üzerindeki sayıları daha da arttırılmış durumdadır.

Sistemde yani kağıt üzerinde ilkokul ile ortaokulun ayrı olmasına rağmen gerçekte yönetim, personel, fiziki ortam ve diğer yönlerden birlikte ele alınması eğitim sisteminin yönetiminde sorunlara neden olmaktadır.

Okul öncesi eğitime dair mevzuat hükümlerine bakıldığında okul öncesi eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğü kurumlar olarak anasınıfları, uygulama sınıfları ve anaokulları şeklinde gruplandırıldığı görülmektedir. Anasınıfları ilkokul, ortaokul veya ortaöğretim bünyesindeki yönetimlere bağlı olarak bir veya birkaç sınıf olarak açılmaktadır. Uygulama sınıfları okul öncesi eğitim alanında program uygulayan geçmişte kız meslek lisesi diye nitelenen fakat daha sonra mesleki ve teknik eğitim alanında ortaöğretim kurumu diye nitelenen ve çocuk gelişimi programı uygulayan lise/ortaöğretim kurumları bünyesinde açılmaktadır. Anaokulları ise bağımsız yönetime sahip ayrı okullar şeklinde kurulur şeklinde düzenlemelerin olduğu görülmektedir. Okul öncesi eğitim faaliyetlerine yönelik eğitsel ve uygulama sürecine bakıldığında anasınıfı, uygulama sınıfı veya anaokulu şeklinde isimlendirilen üç farklı kurumda da aynı nitelikte faaliyetlerin var olduğu görülür. Aslında okul öncesi eğitim faaliyeti anasınıfı, uygulama sınıfı ve anaokulu olarak hangi isim altında olursa olsun tümünde aynı içerik ve uygulamaya sahiptir. Öğrenciye yönelik uygulamalar üç kurumda da aynı içerik ve kapsamda yapılır. Fark tamamen uygulama yapılan kurumlara özgü şartlara göre esnetilebilmesinden kaynaklanır. Anasınıfları çok daha kolay açılıp yürütülebilir. Uygulama sınıfları alana özgü teorik ve uygulama kolaylığı sağlamak amacıyla oluşturulur. Anaokulları okul öncesine yönelik daha bağımsız işleyiş düzeni sağlama imkanı sunar. Okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılması sürecinde amaç ihtiyaç duyan öğrencilere ulaşmaksa kurumların isminin çok da önemi olmasa gerek.

Milli Eğitim Bakanlığı son dönemde anasınıflarını anaokullarına dönüştürme şeklinde bir uygulama yapmaktadır. Bu uygulamada ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim kurumları bünyesindeki anasınıfları anaokuluna dönüştürülmektedir.

İlkokul, ortaokul ve ortaöğretim kurumları bir müdür tarafından yönetilirken aynı kurumun bünyesindeki diğer okullar için müdür yardımcılığı ataması yapılmaktadır. Aynı müdürün yönetiminde iki ayrı müdür yardımcısı görevlendirilirken sistem üzerinde iki ayrı okul tanımlaması yapılmaktadır. Müdür yardımcıları sorumlu oldukları kurumun yönetim faaliyetleri başta olmak üzere tüm diğer işlerini ilgili mevzuata göre yürütürken aynı müdüre bağlı olarak çalışmaktadır. Okulun öğretmenleri, öğrencileri ve diğer personel aynı ortamları paylaşmaktadır.

Okulların bu şekilde farklı isimlendirilmesine karşı aynı ortamları kullanmaları zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Her okul türü için ayrı bir binanın ayrılması mümkün değildir.

Zorunlu eğitimin yaygınlaştırılması amacıyla uzun yıllar boyunca imkanlar ölçüsünde okul binaları yapılmaya çalışılmıştır. Kesintisiz sekiz yıllık eğitim düşünülerek yapılan okul binaları yeni yasal düzenleme sonrası dört yıllık ilkokul ve ortaokula dönüşümle birlikte yeni sisteme uyumda sorun yaratmıştır. Bu sorun günümüzdeki uygulama ile aşılmaya çalışılmaktadır. Ancak bu çözüm yöntemi daha farklı sorunların yaşanmasına neden olmuştur.

Okul türlerine göre işleyişi düzenleyen mevzuat hükümleri geçmişten bugüne yeni duruma göre değiştirilmemiştir. İlkokul ve ortaokul diye ayrılan okulların işleyişini düzenleyen mevzuat temel eğitim adı altında okul öncesi, ilkokul ve ortaokulun tümünü kapsar şekilde varlığını sürdürmektedir. Aynı mevzuatın üç farklı kurum türüne yönelik düzenlemeler içermesi uygulamayı zorlaştırmaktadır. Tek yönetim altında üç farklı kurumun yönetilmesi uygulaması bürokratik işleyişte karmaşaya yol açmaktadır. Kağıt üzerindeki gereklilik ile uygulama arasındaki şartların uyuşmasında yaşanan zorluklar uygulayıcılarda çatışmaya neden olmaktadır.

Okul binası yapımı için geçmişten bugüne harcanan çabalardan geri dönüş kolay değildir. Bunun yerine sistem üzerinde kurumların fiziki şartları da dikkate alınarak ilkokul, ortaokul kategorisi yanında ilköğretim okulu şeklinde bir tanımlama yapılarak sorun yaratan işleyişe izin verilmeyebilirdi.

Sistem üzerinde kurumların bu şekilde ayrılması yerine ilköğretim okulu şeklinde tanımlanabilirdi. Böylece yönetim, uygulama ve mevzuat bütünlüğü sağlanmış olurdu. Mevcut duruma bakıldığında uygulamada yönetim ve uygulama karmaşasının yaşandığı görülmektedir. Uygulamada tek müdüre bağlı iki farklı kademenin işlerini yürüten müdür yardımcıları iki farklı kurumun işlerini sistem üzerine işlemektedir. Tek başlılık ile çok başlılık bir arada karmaşaya yol açmaktadır. Tek mevzuat içinde farklı kurumların birleştirilmesi işleyişi zorlaştırmaktadır. Aynı yönetime bağlı personelin katılacağı kurul/komisyon çalışmaları kademelere göre farklılaşması nedeniyle yöneticilerin işlerini çoğaltmaktan öte anlamı olmayan bir işleyiş düzeni okul işleyişini zorlaştırmakta, personelde anlamsız iş yükü duygusunun doğmasına neden olmaktadır. 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...