2 Ocak 2022 Pazar

Kur’an Kursları Din Eğitiminin Neresinde?

CHP milletvekili Özgür Özel, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açılan 4-6 yaş grubu çocuklara yönelik kurs ve eğitim faaliyetlerini eleştirirken dile getirdiği sözlerden dolayı eleştiriler aldı.

Diyanet İşleri Başkanlığı 4-6 yaş grubundaki çocuklara yönelik Kur’an Kurslarını yaygınlaştırmaya çalışıyor. Bu kursların okul öncesi eğitimden sayılması konusunda çalışmalar yaparak velileri bu tür kurumlara çocuklarını göndermeleri için teşvikler oluşturmaya çalışıyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından açılan Kur’an Kursları genelde cami ve eklentilerinde açılıyor. Bu kurslarda eğitim personeli olarak görev alan kişiler caminin imamı veya müezzini veya Kur’an Kursu öğreticisi olarak çalışan kişiler. Kurs faaliyetlerinde yapılan eğitim faaliyeti genelde Arapça harflerin öğretilmesi, Kur’an-ı Kerimi yüzünden okuma becerisinin kazandırılması ile sınırlı. Kur’an Kurslarında verilen eğitimleri tam olarak bir din eğitimi diye tanımlamak çok da doğru değil. Aslında daha çok dini kültüre ilişkin bir takım davranış ve alışkanlıkların temel düzeyde de olsa kazandırılmasına yönelik çalışmalar olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Eğitim personeli olarak görev yapan kişiler eğitim formasyonundan geçmiş kişiler değil. İlahiyat fakültesi mezunları yanında imam hatip lisesi mezunu veya kur’an kursu hafızlık eğitimi alarak Diyanet kurumunda görev almış kişiler. Eğitim formasyonuna sahip olmaktan çok dini bilgiye sahip kişiler olarak görmek daha doğru olacaktır. Eğitim formasyonu olmayan kişilerin kur’an kurslarında yaptığı çalışmaları din eğitimi olarak görmek yeterli değildir.

Özgür ÖZEL’e yapılan eleştirilere bakıldığında Kur’an’ın tanınmasına karşı çıkılmasına yönelik suçlayıcı eleştirilerin de bulunduğu görülüyor. Kur’an Kursunda verilen eğitimle Kur’an’ın gerçek anlamda tanındığını iddia etmek çok da doğru bir yaklaşım değil. Kur’an Kurslarında Arapça alfabenin çat pat öğrenilmesi ve bu harflerin birleştirilmesiyle Kur’an-ı Kerimin yüzünden okunması dışında fazla bir beceri kazandırılamazken Kur’an’ın tanınmasına engel olunduğu iddiası çok da doğru bir eleştiri değil. Kur’an-ı Kerimi yüzünden okumayı bırakın hafızlık eğitimi alıp da kutsal kitabı ezbere okuyan hafızların dahi Kur’an-ı Kerimi gerçek anlamda tanıyabildiğini söylemek oldukça zor. Kur’an-ı Kerim ayrıntılı bir şekilde incelendiğinde anlamadan sadece yüzünden okumanın dinin hemen hiçbir yerinde yer almadığı görülür. Kutsal kitaptaki ayetlerde anlaşılsın diye kitabın ve ayetlerin Arapça gönderildiği defalarca dile getirilir. Dolayısıyla kitabın hedefi anlaşılmaktır. Anlamadan okumak, ayetleri tekrar etmek dinin amacı olmadığı açıktır. Buna rağmen ülkede önde gelen herkesin Kur’an kurslarını dini eğitimin temeli gibi gösterilmesinin nedenini anlamak oldukça zor.

Dinin doğru anlaşılması konusunda geçmişten bu güne yapılanlara bakıldığında sistemli bir eğitim düzeni kurulması için yeterli çabanın gösterildiğini söylemek tarihi gerçeklerle desteklenmiyor. Devleti yönetme sorumluluğunu alanların kendilerinden önce başlamış bir uygulamayı geleneksel bir sisteme dönüştürme çabası göstermediğini/gösteremediğini söylemek çok da yanlış olmayacaktır. Din alanında hayata geçirilmiş olan medreseler toplumun genel dini anlayışını geliştirmekten çok kendilerini dini hayatın lideri haline getirmeye çalıştıklarını, dini hayatın lideri olarak devleti yöneten siyasal iktidarlarla işbirliğine girerek kendilerini gücün yanına konumlandırdıklarını söylemek tarihi gerçeklikle uyumlu görünüyor. Tarih boyunca medreseler toplumun tümüne ulaşma gibi bir çaba ile hemen hiçbir dönemde kurulmamıştır. Toplumu oluşturan sıradan bireyler için kurulduğu söylenen kurumlar olarak Osmanlıyı ele alırsak sıbyan mekteplerinin oldukça yaygın olarak açıldığı söylense de bu tür kurumlarda verilen eğitimin din eğitimi diye nitelendirilmesi de çok doğru görünmüyor. Sıbyan Mekteplerine gidenlere verilen eğitimde genel anlamda Kur’an-ı Kerimi okuma, genel ilmihal bilgileri, hesap gibi ders içeriklerinin bulunduğu görülüyor. Bu kurumlara devam etme imkanını bulanların ise oldukça sınırlı sayıda olduğu söylenebilir. Nüfusun tamamına yönelik etkin bir din eğitimi verme çalışması hemen hiçbir dönemde var olmamıştır.

Kur’an Kurslarında verilen eğitimin din eğitimi ile ilgisi olmadığını topluma anlatmak oldukça zor. Bunu yapacak olanlar din konusunda yetkin olan kişiler. Oysa din konusunda yetkin olan kişilerin çoğu bu konuda bir söylemi dile getirmeyi istemiyorlar. Öte yandan ülkemizde yakın tarihte yaşanan din-devlet etkileşiminin de sorunlu olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu sorunlu geçmiş din eğitimi konusunda toplumun kafasının da net olmamasına yol açıyor. Din konusu hemen her dönemde siyasal bir argüman olarak lehte veya aleyhte kullanıldı. Bu kullanımlar toplumun zihninde karmaşık düşüncelerin oluşmasına neden oluyor. Karmaşık zihinlerle doğru tartışmaların yapılabilmesi oldukça zor.

Kur’an’ı Kerimin tam ve doğru anlaşılması için Arapça bilmenin önemli olduğu bir gerçek. Bununla birlikte Arapça bilmenin Kur’an-ı Kerimi tam ve doğru anlamanın tek şartı olarak görmek de doğru değil. Öyle olsa Arapça konuşulan toplumlarda Kur’an-ı Kerimin anlaşılmadığını düşünmek mümkün olmadığı halde bu toplumlarda yaşanan din dışı davranışları inkar edebilmek mümkün değil. Arapça konuşulan toplumlarda Kur’an-ı Kerime uymayan davranışların yaygınlığı üzerinde ayrıca durmak gerekir. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerimi anlamak için hele bu çağda illa da Arapça bilmek zorunlu olmayabilir. Önemli olan Kur’an-ı Kerimin mesajını doğru anlamak ve mesajın gereğine göre bir hayat sürmek ise bunun için Arapça bilmeye gerek yok denebilir. Doğru bir din anlayışı için uzun ve zorlu bir çaba gerekiyor. Bu ise her bir bireyin kendi sorumluluğunda olan bir durum. Belki de bunun için kutsal kitapta her bir birey tek tek muhatap olarak alınarak hitap ediliyor.

 

 

                  Muhalifbakış

                                                                          izmirmuhammedali@gmail.com

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...