16 Mayıs 2021 Pazar

Sedat Peker ve Devlet Yönetim Sistemi


 

Sedat Peker bugünlerde devleti yönetenlerce organize suç örgütü yöneticisi nitelemesiyle anılıyor.

Youtube kanalı aracılığıyla beşinci videoyu da paylaşan Peker paylaşımlarında Mehmet Ağar ve oğlu başta olmak üzere İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve diğer bazı tanınmış kişilerle ilgili bir takım iddialarda bulunuyor.

Mehmet Ağar’ın emniyet içindeki adamları aracılığıyla ne tür olaylara müdahil olduğunu, siyasilerle girdiği ilişkileri kullanarak elde ettiği nüfuz aracılığıyla maddi ve manevi imkanlara ulaşmasını örnekleriyle anlatıyor. Ülkemizde nüfuz ticareti gibi bir olgunun ne şekilde kullanıldığına şahit olmayan yok gibidir.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve yakın çevresi ile ilgili olarak kendisinin de dahil olduğu gayri meşru sayılabilecek türde ilişkiler ağını adım adım anlatıyor.

Sedat Peker’in anlatımlarında devletin en üst düzeyinde söz sahibi olmuş kişilerin adları geçiyor. Medya patronları, medyada köşe yazarlığı yapan kalem sahipleri, iş adamları, üst düzey bürokratlar, siyasiler, siyasilerin yakın çevreleri, akrabaları, arasında Sedat Peker’in de dahil olduğu ilişkiler ağı örnek olaylarla birlikte adım adım anlatılıyor.

Sedat Peker gibileri yer altı dünyasının elemanları diye nitelenir. Sedat Peker bu alanda sayılan onlarca isimden sadece birisi. Onun gibi pek çok insanın adı, yaptıkları, videolarıyla sosyal medyada, haber bültenlerinde sürekli dolaşıyor. Bunlara karşı hareket geçen bir yetkili makamın etkili bir çalışmasının olduğunu söylemek şu an için çok mümkün görünmüyor. Yıllarca televizyon kanalları aracılığıyla insanların her tür dini duygusunu sonuna kadar sömüren meşhur kişilere de yine rastlamak vaka-i adiyeden bir durum.

Sedat Peker ailesine yönelik devlet emniyet kuvvetlerinin yaptığı kendince kabul edilemez diye nitelediği muamelenin intikamını almak için yaşadıklarını deşifre etmeye devam edeceğini söylüyor.

Burada devlet yönetim gücünü elinde bulunduran insanların, görevlilerin girdikleri ilişkiler ağının küçük bir kısmını görüyoruz. Ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış bilinmez, ancak, Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek’in deyimi ile binde biri bile doğru olsa vahim ifadesi önemli. Kaldı ki söylenenlerin büyük çoğunluğunun doğru olduğu düşüncesi toplumun büyük kesimlerine hakim.

Anlatılanlara bakınca emniyet ve adalet sisteminin birilerini zora sokmak, birilerine yarar sağlamak için nasıl araç olarak kullanıldığı açıkça görülüyor. Emniyet ve adalet sisteminde kuralların değil perde arkası ilişkilerin hakim olduğu görülüyor. Sorun yaşayan birinin devletin emniyet ve adalet sistemine güvenmek yerine en üst yöneticilere veya yakınlarına ulaşabildiği takdirde sorununun kolayca çözülebildiği, yani kuralların ve kurumsal işleyiş sistemlerinin değil, kişisel ilişkilerin devlet yönetiminde hala çok güçlü bir kültür olarak yaşadığı açıkça görülüyor.

Bu görüntü ülkenin dünyadaki pozisyonu açısından içler acısı bir görüntüdür. En geri muz cumhuriyeti diye nitelenen ülkelerde görülen olayların kolayca yaşandığı bir ülke olmaktan çıkılamadığının göstergesi olarak bu olaylara tepkisiz kalınması büyük bir vehamet.

Emniyet ve adalet sistemi ile ilgili anlatılan durum devlete ait diğer diğer kamusal hizmet alanlarında yok demek çok fazla iyimserlik olacaktır. Eğitim sisteminde de benzer şekilde bürokratik/siyasal klikler hakim durumda. Eğitim sistemindeki uygulamalara yönelik verilen mahkeme kararları bu sistemin yöneticileri tarafından kolayca görmezden gelinebiliyor. Sırtını siyasi yönetim kadrolarındaki yakın akrabalarına dayayan kişiler eğitim sistemi içinde kişisel inisiyatiflerine hizmet edecek düzenlemeleri yapıp hayata geçirebiliyor. Sağlık sistemi ekonomik-ticari kliklerin yönlendirmelerine göre satın alma, yapım ve ihale süreçlerinin esiri olmuş durumda. Ticaret hayatı benzer şekilde etkin güç sahibi kliklerin elinde. Sıradan vatandaşın belini büken hayat pahalılığına çözüm olarak sunulduğu iddia edilen yasal düzenlemeler meclisten geçirilip bir türlü uygulamaya giremiyor. Belediyeler, kontrol ve denetim üst kurulları gibi saymakla bitmeyen hemen pek çok kamu kurumu benzer ilişkiler ağı ile sarılmış durumda.

Tüm bunların merkezinde güç sahibi siyasi kadrolar kimin elindeyse onlar bulunuyor. Dönemin, günün siyasi figürleri bu işleyişte her zaman rantın en büyüğünü alıyorlar. Kendilerine bağlı kişi ve gruplara ortaya çıkan rantı aktarıyorlar.

Yıllarca ülkede yaşanan sorunların sorumlusu diye o günün iktidarlarını eleştirerek kendilerini alternatif olarak sunan bu iktidar da bu kısır döngüyü kırabilmiş değil. Geçmişte toplumuna yabancılaşmış yöneticiler diye suçladıkları kişilere karşı geliştirdikleri dindarlık söylemini de bir argüman olarak kullananların üretilen rantı halkın yararına çevireceğini vadederken bugün tam tersine mevcut ilişkiler ağına dahil olmaları büyük bir acı.

Dindarlığı kendilerine bir söylem olarak alıp garip gurebanın, öksüzün, yetimin hakkını koruma iddialarıyla mangalda kül bırakmayanlar bu gün bu rant sofrasının baş köşesine kurulmuş durumdalar.

Yaşananlar dindarlık söyleminin açgözlü iktidar hırsına kurban edildiğini gösteriyor. Artık dindarlık söyleminin uzun bir zaman bu topraklarda itici bir dil olarak görüleceği kesin. Dindar bir söyleme sahip çıkabilmek artık gerçek anlamda dindarlar için bile oldukça zor görünüyor. Bu gün deizm gibi bir akım bu topraklarda konuşuluyorsa bunun en baş sorumlusu dindar nesil yetiştirme iddiasındaki iktidarın bizzat kendisidir. İktidarın söyledikleri ile yaptıkları arasındaki tutarsızlıktır.

Devleti yönetmekle dindarlık arasında bir ilişki kurmanın anlamsızlığını veya asılsızlığını bu yaşananlar adeta kanıtlıyor.  Dindar veya laik, sağ veya sol, ne olursa olsun topluma dair bir şey yapılacaksa üzerinde uzlaşılmış kuralların hakimiyetine dayanan, şeffaf bir devlet yönetim sistemi kurulmadığı sürece ideolojik bakışın niteliği önemli değilmiş fikrine ulaşabilmek için bu günleri yaşamak gerekiyormuş.

 

                  Muhalifbakış

                                                                          izmirmuhammedali@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...