5 Eylül 2018 Çarşamba

Seçimler Sonrası Gidişat…


Seçimler üzerinden üç aya yakın zaman geçti. Bu arada yeni bir yazı yazma fırsatı bulamadım. Türkiye o kadar hızlı bir şekilde olaylar içinde oradan oraya savruluyor ki yaşanan olaylara yetişebilmek neredeyse mümkün değil. Sürekli değişen gündem içinde hangi konuda ne söyleneceğini yeterince düşünmeye zaman yok. Aslında bir yönüyle olaylara bakarak yorum yapmanın zorluğu ve yanlışlığının da bir göstergesi olarak de değerlendirilebilir. Ülkemizde kişiler ve olaylara bakarak değerlendirme yapma geleneği değişmediği için herkes bunu yapmaya çalışıyor. Toplumda da kimse olayların hızına yetişemediği için sağlıklı bir değerlendirme yapmaya imkan bulamıyor. Zira kişiler ve olaylar o kadar çok çeşitli ve hızlı değişiyor ki adeta Nasreddin Hoca misali kimi dinleseniz herkes kendine göre haklı gibi bir durum var. Bu durumda da sağlıklı bir değerlendirme yapabilmek imkansız hale geliyor. Bu imkansızlık içinde de vatandaş her söyleneni dinleyip anlamak yerine güvendiği, tanıdığı, sevdiği kişiye gözü kapalı teslim etmek davranışına yöneliyor. Cumhurbaşkanının yıllar boyu seçimleri kazanmasının bir nedeni de bu. En son seçimlerde her ne kadar tek başına iktidara gelmede zorluk yaşadıysa da MHP ile birlikte yine çıtayı geçmeyi, istediği hedefe ulaşmayı başardı.

Yaşanan olaylarda cumhurbaşkanı ne söylerse toplum ona inanıyor. Seçimler öncesi Cumhurbaşkanının damadı bu millete marsa dört şeritli yol yapacağız desek bize inanırlar demişti. Bu söylem boşuna söylenmiş değil. Vatandaş güvendiği cumhurbaşkanı ne derse ona inanıyor. Dünya çapında ekonomik veriler ne olursa olsun bu konuda cumhurbaşkanının söylemi vatandaşı ikna ediyor. Toplumdaki bu güven cumhurbaşkanının en büyük sermayesi denebilir. Buna karşın alternatif siyasi söylemler etkili olamıyor. En büyük ikinci parti CHP topluma güven telkin edememeye devam ediyor. En son seçimlerde MHP büyük bir sürpriz yaparak herkesi şaşırttı. Elde ettiği başarı ile iktidarı Cumhurbaşkanına teslim etti. Seçimler öncesi ötelenen ekonomik sorunlar seçimler sonrası büyük bir hızla adeta patladı. Ancak bunu da cumhurbaşkanı bir şekilde başka gerekçelere bağladı. Vatandaş bunu da kabul etti. Bu kabuller sürekli Cumhurbaşkanına açılan krediler gibi görülebilir. Vatandaşın verdiği krediler gittikçe azalsa da hala cumhurbaşkanını ayakta tutmaya yetiyor. Bu süreçte alternatif siyasi hareketlerin üzerine büyük işler düşmekle birlikte yakın gelecekte siyasi olarak alternatif bir hareket görmek mümkün görünmüyor. Vatandaşın cumhurbaşkanına sürekli kredi vermesinin pek çok nedenleri var. En başta güveniyor. Seviyor. İnanıyor. Güven, sevgi ve inanç boyutunda cumhurbaşkanına kredi verenlerin oranını belirlemek zor ancak tüm kredi verenleri bu kategoriye dahil etmek mümkün değil. Destek verenlerin bir kısmı güven, sevgi ve inanç anlayışı ile hareket ederken yıllardır kurulmuş olan sistemde iş kuran, menfaat elde eden gruplar da var. Bu gruplar değişimle ortaya çıkacak belirsizlik nedeniyle yaşadıkları korku nedeniyle destek vermeye devam ediyorlar. Kurulu düzenden menfaat elde edenler düzenin devamını sağlamak için büyük mücadele ediyorlar. Mevcut iktidara yatırım yapmış olanlar yaptıkları yatırımın sonucunu almak için zaman kazanma adına kredi verenler de var. Alternatiflere güvenemediği için kredi verenler de bir başka grup. Tüm bu nedenler ve gruplar cumhurbaşkanının iktidarını sürdürmesine katkı sağlamaya devam ediyor. Ancak bu durum ülkenin gelişimi ve yönetimi ve geleceği açısından sorunları da barındırıyor.
Cumhurbaşkanı kendisine verilen bu krediyi çok iyi değerlendirmesi gerekiyor. Toplum bir şekilde iktidarı cumhurbaşkanına vermeye devam ediyor. Cumhurbaşkanı bu fırsatı toplum ve devletin yararına kullanması gerekiyor. İktidarda kalma süresine ve geçmişine bakıldığında bu fırsatın yeterince kullanılabildiğini söylemek zor görünüyor. Cumhurbaşkanı fırsatı değerlendiremedi, elde ettiği imkanı heba etti, bozdu, dağıttı, kırdı, döktü demek istemiyorum ancak sahip olunan güç, yetki, fırsatın büyüklüğüne bakıldığında yeterince değerlendirildiğini söylemek zor. Önemli sorunlar, problemler hala devam ediyor. Ülke ve toplum düzenini sağlayacak temel yapısal sorunlar hala çözülebilmiş değil. Yönetim sisteminde, iktisadi sistemde, imarda, eğitimde, sağlıkta, adaletti, siyasette, ulaşımda ve diğer temel alanlarda sağlam bir yapı oluşturulamadı. Cumhurbaşkanı eylül ayı başında Kırgızistan’a ziyarette bulundu. Bu sırada yaptığı konuşmalarda iş adamlarının, ticaretin gelişmesinde bürokratik oligarşiden yakınan açıklamalar yaptı. Bürokratik oligarşi konusunda cumhurbaşkanı hemen her fırsatta açıklamalar yapıp mücadele ettiklerini söylüyor. Bürokratik oligarşiyi her fırsatta eleştiri getiriyor. İktidara geldiği günden bu yana bürokrasinin hemen her alanını istediği gibi şekillendiren Cumhurbaşkanı hala bürokrasiden yakınıyorsa bu konuda haklı olduğunu söylemek biraz zor. Hala yakınıyorsa bu konuda sistemsiz, gelişigüzel, bilim dışı bir anlayışla ve hoyratça davranılmasından kaynaklanıyor. Bunları çözecek olan güç yine iktidarın kendisinde bulunuyor. Devletin, yönetimin en önemli işlevi olan denetim fonksiyonu yıllar boyu sürekli işlevsiz hale getirildi. Bunlar devleti zarara uğrattı. Şahıslar ve parti belki güçlendi. Sivilleşti. Askeri vesayet ortadan kalktı ancak buna karşın devlet güçlendirilemedi. Şahıslar ve partililer kişisel menfaatlerini gerçekleştirme adına maskeler kullanarak iktidarın yakınına yerleşmeyi başardılar. Topluma hizmet adına kişisel menfaatler önceliklenerek yerli ve milli gibi yapay, sanal söylemlerle işlerini yürütüyorlar. İktidar sahipleri de ne yazık ki bu yapaylık ve sanallığı ortadan kaldırma adına bir çaba göstermiyorlar. Toplumun temel sorunları olduğu gibi ortada dururken zaman da hızla geçiyor.
                             Muhalifbakış
                                                       izmirmuhammedali@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...