31 Mayıs 2023 Çarşamba

Seçimlerin Ardından


 

Seçimler sonuçlandı. Ülkede herkesin yakındığı pek çok sorunlara rağmen toplum mevcut iktidarı yeniden seçti. Televizyonlar başta olmak üzere her yerde bu konuda yorumlar yapılıyor. Herkes kendince bir şekilde yaptığı yorumlarla görüş ve düşüncelerini dile getiriyor. Seçim sonuçlarını kazananlar da kaybedenler de kendilerine göre yorumluyor ve gelecek için planlar yapıyor.

Seçimlerde mille ittifakı ve cumhur ittifakı olarak iki ana ittifak yarıştı. Millet ittifakını CHP ve İyi Parti temsil ederken Cumhur İttifakı cumhurbaşkanı ve MHP’nin ana akım olarak temsil etti. MHP herkesi şaşırttı. Şimdi herkes bunun gerekçesini anlamaya ve anlamlandırmaya çalışıyor.

MHP’nin başarısı üzerine yapılan yorumların tümünün mutlaka kendine göre haklı tarafları vardır. Sosyal olayların nedenlerini ve sonuçlarını ortaya kesin bir şekilde koyabilmek mümkün değil. Herkes kendince bir ucundan tutup yorum yaparak değerlendiriyor. Tüm yorumların bir araya getirilerek yapılacak değerlendirme en doğrusu olacaktır. Bu ise çok kolay bir iş değil. Ben de bu çerçevede bir yönünü dile getirmek istiyorum. MHP mevcut sistemde iktidarı desteklerken yapılan hataları tam olarak üzerine almıyor. Bu yönüyle fazla sorumluluk almaksızın var olan avantajlardan sonuna kadar yararlanma imkanına sahip bir konumda. Bu nedenle bu işleyiş düzeninin sona ermesi işine gelmiyor. Bir yönüyle iktidarın gölgesinde kalıyor gibi bir görüntü vermek istenmeyen bir görüntü olabilir mi denebilir ancak MHP’nin mevcut sistemde tek başına iktidara gelme iddiasının olabilmesi mümkün değil. Bu nedenle iktidara doğrudan sahip olunamayacağını gören MHP yönetimi, iktidara kendini en avantajlı şekilde eklemlemiş oluyor. İktidar MHP’ye tamamen tavır koyabilmesi mümkün değil. Bu yönüyle iktidar MHP’ye mecbur olduğu için onun desteğini sağlayacak her tür talebine boyun eğmek zorunda kalıyor. MHP sadece küçük bir destek vererek iktidarın zorluklarını yüklenmeksizin iktidarın avantajlarına sahip olabiliyor. MHP yönetimi bu durumu kendi takipçilerine çok iyi bir şekilde anlatmış gibi görünüyor.

Millet ittifakı en başta Kemal KILIÇDAROĞLU ismini kendine lider olarak seçmekle toplumda büyük bir çelişkinin doğmasına neden olmuştu. CHP yanına muhafazakar grupları almaya çalışmış da olsa toplumdaki muhafazakar kesimleri tam olarak yanına çekmeyi başaramadı. CHP zihniyeti kavramının toplum zihninde oluşturduğu travma bir anda değişebilecek bir düzeyde değildi. İktidara karşı olan pek çok muhafazakar seçmen gönül rahatlığı ile CHP önderliğindeki ittifaka destek veremedi. Millet ittifakı içinde tıpkı cumhur ittifakındaki şekliyle her parti kendi adıyla seçime girse sonuç değişir miydi sorusu bir kenarda durmakla birlikte en önemli faktör KILIÇDAROĞLU’nun aday olarak bu ittifakın liderliği olmuştur. Kemal KILIÇDAROĞLU’nun adaylığı toplumda yeterince kabul edilebilmiş değildi. Buna rağmen CHP yönetimi en büyük grup biz isek lider de bizden olmalı dayatması ile KILIÇDAROĞLU’nun adaylığında ısrar ederek yenilgiye büyük bir katkı sağlamış oldu. Toplumsal zihniyette olan CHP travmasından kurtulabilen kesim kazandıracak kadar büyütülemedi. Bundan sonra CHP’nin benzer siyasal söylem ve uygulamalara devam ederek toplumdaki derin travmayı sona erdirmesi gerekiyor ancak bu da oldukça zor görünüyor.

İktidar açısından seçim sonuçları başarılı gibi görünse de toplumun yaşadığı derin sorunlara çözüm bulabileceğini beklemek çok fazla bir iyimserlik olacaktır. Belki bir yönüyle son defa iktidar talebinde bulunan Cumhurbaşkanının gelecek beş yıllık dönemde atacağı adımlara göre bir değerlendirme yapılabilir. Bunun olabilmesi ise ancak atılacak adımların görülmesine bağlı bir durumdur. Bu güne kadar atılan adımların aynısına devam edilerek derin sorunlardan çıkabilmek mümkün görünmüyor. Son dönem denerek bu güne kadar zenginleştirilen, rant sağlanan gruplara dirsek gösterilir ve toplumun yararına yönelik politikalar belirlenip uygulamaya geçirilebilirse belki bir ümit var denebilir. Yirmi yıllık iktidar tecrübesinin geldiği noktada oluşturulan tek adam yönetimi ülkede derin sorunlara yol açtı. Kurumsal işleyiş düzenini tamamen bozdu. Bu işleyiş düzeninin yeniden kurulabilmesi için devletin tüm alanlarının yeniden ele alınması gerekiyor. Devletin içine düştüğü yönetim sorunları çözülmek isteniyorsa köklü uygulama değişikliklerine gidilmesi gerekiyor. Artık bir iktidar beklentisi olmayan birisi için ülkede oy avcılığı anlamına gelecek uygulamalar yapmasına gerek de yoktur. Bundan sonra toplumun tümüne yarar sağlayacak kararların, düzenlemelerin ve işleyişin ortaya konması gerekiyor.

Toplumun iktidarı destekleme gerekçesine bakılınca seçim sürecinde ortaya konulan projeler, ülkenin ortaya koyduğu başarılar, topluma gösterilen hedefler bunu sağlamıştır denebilir.

Toplumda yönetim uygulamalarına yönelik ayrıntılı bir değerlendirme yapıldığını düşünmüyorum. Yönetimin yaptığı uygulamalara bakılınca işleyiş düzeninin desteklenecek bir yönünün olmadığı ileri sürülebilir. Buna rağmen toplumun desteğinin kazanılmış olması gidişata yönelik ayrıntılı bir değerlendirmenin toplum tarafından yapılmadığını gösteriyor. Yönetim, bir yönüyle toplumun aynasıdır. Toplumda var olan bakış açısı benzer şekilde yönetim uygulamalarına da aynen yansımaktadır. Bir yönüyle yanlış yönetim uygulamalarının toplum zemininde kökleri olmasa toplum tarafından bunlar hoş görülmez. Bu nedenle toplumun zemininde var olanlar yönetim uygulamaları tarafından da desteklendiği için toplum tarafından kötü görülmedi. Toplumun içinde kayırmacılık uygulamaları hemen her alanda vardır. Bu nedenle yönetimde kayırmacılığın olmasına toplum kötü gözle bakmamaktadır. Rüşvet uygulamaları, yolsuzluk, usulsüz ve kuralsız işler yine toplum tabanında yaygın bir uygulama olduğu için bu tür uygulamaların yönetim uygulamalarında görülmesi yadırganmamaktadır. Yolunu, yordamını bularak işini hale yola koyma kültürü toplum tarafından her zaman hayranlıkla izlenen bir yöntem olduğu için aynı uygulamaların yönetim düzeyinde olması yine yadırganmamıştır. Toplum kendine uygun bir anlayış, uygulama ve işleyiş düzenine ses çıkarmak yerine devam kararı vererek bir yönüyle kendi gerçeklerine uygun bir adım atmıştır.

Ekonomik sorunlara yönelik yapılan değerlendirmeler açısından toplumun nasıl oluyor da bu ekonomik sorunlara yol açan iktidarı destekledi diye düşünülüyor olabilir. Ekonomik sistemin aktörleri içinde en büyük mağduriyeti sabit gelirliler yaşıyor. Ticari hayatın içinde alım satım yapan tüm kesimler mevcut duruma göre ortaya çıkan maliyetleri ürün ve hizmetlerine doğrudan doğruya yansıtıyor. Enflasyon veya diğer ekonomik sorunlar bu faaliyetlerde bulunanlara büyük bir zarar vermiyor. Sabit ve dar gelirli kesimler mevcut durumda en altta kalıyorlar. Kırsal kesimde yaşayan nüfus büyük oranda kendi yağıyla kavrulma anlayışı içinde iktidara büyük bir tepki içinde değiller. Bu nedenle seçimlerde küçük çaplı yerleşim yerlerinde iktidar oy oranlarında büyük kayıplar yaşamadı. Büyük şehirlerde iktidara olan destek düşmekle birlikte aday, millet ittifakının yanlış görüntü vermesi, iktidarın medya ve diğer araçları iktidar gücüne dayanarak sonuna kadar kullanması gibi nedenlerden dolayı yeterli düzeye, kazandıracak düzeye gelemedi.

 

 

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...