22 Eylül 2023 Cuma

Dindarların İktidar Sınavı Üzerine


 

Bu günkü iktidar Cumhuriyet tarihi boyunca mevcut iktidarlar içinde adını en başa yazdırmış görünüyor. Bu durum iktidar açısından büyük bir gurur kaynağı olarak değerlendiriliyor. Bir yönüyle haksız da sayılmazlar. Yirmi yılı aşan bir iktidar hiç kimseye nasip olmadı. İktidarın bu başarısını ortaya çıkaran pek çok farklı unsur vardır. Tek başına bir unsuru öne çıkarmak zor. Bu durumu sadece iktidarın başarısına bağlamak da doğru değildir. İktidarın başarısı önemli bir unsur olmakla birlikte karşısındaki rakip durumundakilerin başarısızlığı da bir diğer önemli faktör olarak ele alınması gerekiyor.

Cumhuriyet tarihi, çağdaş tarihimiz açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Cumhuriyetle birlikte önemli bir dönüşüm sürecine girildiği söylense de sonuçta toplumlar farklı yönetim ve devlet yapıları kursalar bile sürekliliklerini kaybetmezler. Geçmişten bu yana getirdikleri değerleri yeni yapılara da aynen aktarırlar. Cumhuriyet rejiminin kurulması ile birlikte toplumsal dönüşüm hızlı bir şekilde yapılmaya çalışıldı. Ortaya konulan dönüşüm projesi toplumsal alt yapısı olmaksızın uygulanmaya çalışıldı. Bu yönüyle toplumsal dönüşüm süreci üzerinde ayrıca düşünmek gerekiyor.

Cumhuriyetin hedeflediği katı dönüştürme süreci toplumsal tepkiye yol açmakla birlikte ortaya konan tepki pasif bir yapıda idi. Toplumun dayatılan dönüştürme sürecine gösterdiği tepkinin niteliği geçmişten gelen değerlerin bir sonucu olarak görülmelidir. Topluma dayatılan projeye karşı uzun soluklu bir mücadele başladı. Projeye taraftar olanlar bir taraf, karşı çıkanlar da diğer taraf olarak mücadelede yerini aldı. Cumhuriyetin kuruluşunda projeye taraftar olanların argümanı, toplumun çağdaş değerlere yabancı kalması nedeniyle geri kalındığından hareketle çağdaş değerlerin topluma benimsetilmesi olarak kabul edildi. Yeni rejimin tutturulması adına geçmişte var olan hemen her şeye olumsuz anlamlar yüklendi ve yok sayıldı. Yok sayılan değerlerin başında ise din algısı/dini değerler/dini bakış açısı geliyordu. Projeye sahip çıkanlar devlet gücünü, iktidarı elinde bulunduran grup olarak daha bütüncül bir yapıda iken karşı çıkanlarda böyle bir bütünlükten söz edilemezdi. Uzun bir süre iktidar gücüne karşı koyabilecek etkili bir muhalefet hareketi ortaya çıkamadı. Daha çok yer altı denebilecek faaliyetler, oluşumlar yoluyla muhalif düşünce varlığını önceleri kişisel boyutta sürdürürken zamanla toplumsallaştı. Sosyal alandaki varlığını ekonomik, medya, siyaset ve diğer alanlarla da perçinledi.

İktidar gücünü kullananlar uzun bir süre muhalefeti yok ettiklerini, başını ezdiklerini düşünerek görüntüde sağladıklarını zannettikleri başarı göstergelerini sorgulamadan adeta güç zehirlenmesi yaşadılar. İktidar gücünün kullanımı sonucunda ortaya çıkması gereken toplumsal uzlaşma kültürü görmezden gelindi. Uzlaşmayı zayıflık, karşıdakine karşı cephe kaybetmek olarak gören iktidar gücünü kullananlar toplumsal sorunlara da kulak tıkadılar. Toplum içinde yaşadığı sorunlara çare olmadığını gören geniş toplum kesimleri deneme yanılma yoluyla farklı anlayışlara fırsat verdi.

Toplumun içindeki ortalama insanın anlayışının kapsamlı bir toplumsal sisteme dayandığını söylemek zordur. Ortalama insan daha çok günlük ihtiyaçlarının karşılanmasına odaklanır. Sağlam bir bireysel bilinçten söz etmek zordur. Kısa vadeli istek, ihtiyaç ve hedefleri için mücadele eder, yaşar, davranır. Bu nedenle iktidarı kimin hangi anlayışla kullandığıyla çoğu insan ilgilenmez. Günlük hayatına etki eden eylem ve kararlara tepki gösterir.

Dindar anlayışa sahip olanlar bu anlayışlarını günlük yaşam tecrübelerinden hareketle edinmiş değildir. Bu mümkün de değildi. Cumhuriyet projesini üretenler dini değerlere yönelik bir önceliğe sahip değillerdi. Tersine bu değerleri çağ dışı kalmış değerler olarak görüyorlardı. Cumhuriyet döneminde dini değerlere yönelik batı toplumlarından miras olan bakış açısının etkisiyle dışlayıcı bir yaklaşım hakimdi. Pozitivist anlayış zamanla her şeye çözüm bulacak deniyordu. Batı değerleri ile yetişmiş Cumhuriyet önderleri din konusunda olumsuz tecrübelere sahiptiler. Dini değerlere yönelik var olan bu olumsuz bakışın etkisiyle dini bir tecrübenin yaşanabilmesi mümkün olmuyordu. Buradan hareketle dine dair her tür bilgi, uygulama ve tecrübe kitaplardan edinilmek zorunda kalındı. Kitaptan edinilen tecrübe soyuttu. Çok fazla idealize edilmiş bir algı, tutum ve anlayış edinilmesine neden oluyordu. Ayakları yere basmayan bu anlayıştan hareket eden dindarlar her şeyin en idealini söylem olarak kullanarak toplumsal sorunlara çözümler sundular. Sunulan çözümlerin hayata geçmesine yönelik şahit olunmuş bir örnek olmaksızın sürekli ideal toplum, yönetim ve iktidar projelerini dile getiren dindarlar toplumun büyük çoğunluğunun çaresiz kalmasının da bir sonucu olarak 2002 yılında büyük bir şans yakaladılar. Dindarların iktidara gelmesine neden olan en önemli unsurlardan başta geleni iktidar gücünü uzun süre kullananların yaşadıkları güç zehirlenmesinin etkisiyle her şeye güçlerinin yeteceğine dair sergiledikleri megaloman tutum ve tavırlardır. Ülkenin tek sahibi kendileri gibi davranan güç odakları toplumdaki pek çok sorunlu alana çözüm bulmak için çaba göstermekten kaçındılar. Bu durum kendilerine karşı var olan muhalif cephenin gittikçe büyümesine yol açtı. En sonunda da iktidar gücünü kaybettiler.

2002 yılında iktidara gelme şansını elde eden dindarlar bir süre için toplumun kendilerine verdiği fırsatı doğru kullandılar. Geçmişten gelen çatışmacı ortamdan kaynaklanan kamplaşmayı kendi lehlerine kullandılar. Bununla birlikte söylem bazında dile getirilen ideal yönetim, ideal iktidar ve devlet uygulamalarını hayata geçirmede başarılı bir işleyiş düzeni kuramadılar. Yıllarca mücadele ettikleri iktidar sahiplerinin düştüğü hataların benzerlerine düştüler. Söylemle uygulama arasındaki zorlukları aşacak iradeyi gösteremediler. Gücü ele geçirmenin getirdiği yönetme hırsını geçmişten farklı olarak toplumun tüm kesimlerine yarar sağlayacak şekilde kullanmak yerine oluşturdukları avantajlı gruplara hizmet edecek şekilde kullanmayı tercih ettiler. İşbirliği yaptıkları gruplar için sağlanan avantajların ayaklarının altındaki toprağın kaymasına neden olduğunu fark ettiklerinde geri dönerken yine doğru adımlar atmak yerine kendilerine bağlı başka grupları oluşturmaya yöneldiler.

Dindar iktidarın uygulamada yaptığı hemen her uygulama söylemleriyle açıkça çelişir hale geldi. Söylem bazında idealize edilen dindarlığın gerçek hayatta karşılığını görememek toplumdaki büyük kesimlerin de dindarlığa sırt çevirmesine neden oldu. Bu gün iktidara sahip olanlar geçmişte yapılan yanlışlardan döneceklerine dair vaatlerde bulunuyorlar. İktidarın vaatleri toplumun büyük kesimleri tarafından inandırıcı bulunmuyor. Geçmişten bu güne dindarlık söylemini kullanan iktidar tarafından oluşturulan ekonomik, sosyal, siyasal yapının toplumdaki sorunlara çözüm üreteceğini beklemek çok mümkün de görünmüyor. Bununla birlikte hemen herkes alternatifsizlikten yakınarak nereye gideceğini bilmez bir hale gelmiş durumda.

Dindar söylemle gerçek hayatın gerçeklerini bağdaştıramamak dindarların iktidar sınavını kaybetmesine neden olmuştur. Uzun bir süre dindar söyleme toplumun prim vereceğini beklememek gerekiyor. Bunun da en başta sorumlusu dindarlık söylemini sonuna kadar sömürenlerdir dense yanlış olmayacaktır.

Bugün geçmişte dindarlığın aleyhinde olanların ortaya çıkıp biz söylemiştik demelerinin haklılığını da iddia etmek doğru değildir. Söylemle uygulamanın ortaya çıkardığı tezadı anlamak ancak yaşamakla mümkün oluyor. Bu tecrübe toplumun tüm kesimleri tarafından doğru okunması gerekiyor. Dindar anlayışın kaybettiği iktidar sınavından hareketle dine karşı çıkmak ne kadar yanlış ise geçmişte yapılan her şeyi tümüyle doğru kabul etmek de aynı şekilde yanlıştır. Toplumda dindar da olsa dindarlık karşıtı da olsa tümüyle yaşananlardan doğru dersler çıkarılması gerekiyor. Toplumda her tür anlayışın var olmasını hoş görü ile kabul etmek gerekiyor. Toplumsal uzlaşma kültürünün ortaya çıkması için herkese büyük görevler düşüyor.

 

 

 

 

 

Eğitimde Müfredat Açmazı

Bizde eğitim denilince okullar, okullar deyince sınıflar, sınıflar deyince de dersler akla gelir. Millî Eğitim Bakanlığı güya ders içerikler...